İstanbul Hikayeleri

Vücudumuzda ruhumuzun pencereleri sıfatıyla ve naif dokunuşlarla açılan gözlerimizin önünden İstanbul Boğazının mâi suları misali akıp giden, yahut rüzgarla, gelip geçen gemilerle oynaşan bir anaç martı gibi göğe yükselip alçalan yatay ve dikey bütün istikametlerdeki mekanları boş bırakmayan, zamanı her saniyesiyle kapatan şu hayat, hayatımız, ne ak kağıtlar üzerine döktürülmüş mısralarla kıstırılarak tüketilebiliyor, ne de kat kat tutkallarla ince tahtalara dönüştürülmüş tuvaller üzerindeki resimlerle cinayete kurban edilebilir bir mahiyet taşıyor.

Soğuk, soğuk bir gece vakti, açıkta uyumuş ve üşümüş bir bedenin üzerine, onu uyandırmamak maksadıyla usulca örtülen yünden yapılmış bir yorganın sıcak, okşayıcı, şefkatli ağırlığı halinde geliyor şiir. Allahım, bu yürekler bu sözlerin karşısında neden böyle tarumar oluyorlar? Sözün sihri nedir? Gücü ne kadardır? İnsan vücuduna girip öteki taraftan çıkan duman rengi bir ışın gibi geçtiği yerdeki bütün tahribatı ufak bir öksürükten ibaret. Ama ya yürekteki hali? Oraya elleriyle narin bir tazyik yapıyor. Ağırlığını hissettiriyor. Hatta biraz acıtıyor da. Her kimse o yüreğin sahibi, ne hikmet, bu acıdan haz duyuyor. O ağırlığın üzerinden hiç kalkmamasını diliyor.

Vücudumuzda ruhumuzun pencereleri sıfatıyla ve naif dokunuşlarla açılan gözlerimizin önünden İstanbul Boğazının mâi suları misali akıp giden, yahut rüzgarla, gelip geçen gemilerle oynaşan bir anaç martı gibi göğe yükselip alçalan yatay ve dikey bütün istikametlerdeki mekanları boş bırakmayan, zamanı her saniyesiyle kapatan şu hayat, hayatımız, ne ak kağıtlar üzerine döktürülmüş mısralarla kıstırılarak tüketilebiliyor, ne de kat kat tutkallarla ince tahtalara dönüştürülmüş tuvaller üzerindeki resimlerle cinayete kurban edilebilir bir mahiyet taşıyor.

Soğuk, soğuk bir gece vakti, açıkta uyumuş ve üşümüş bir bedenin üzerine, onu uyandırmamak maksadıyla usulca örtülen yünden yapılmış bir yorganın sıcak, okşayıcı, şefkatli ağırlığı halinde geliyor şiir. Allahım, bu yürekler bu sözlerin karşısında neden böyle tarumar oluyorlar? Sözün sihri nedir? Gücü ne kadardır? İnsan vücuduna girip öteki taraftan çıkan duman rengi bir ışın gibi geçtiği yerdeki bütün tahribatı ufak bir öksürükten ibaret. Ama ya yürekteki hali? Oraya elleriyle narin bir tazyik yapıyor. Ağırlığını hissettiriyor. Hatta biraz acıtıyor da. Her kimse o yüreğin sahibi, ne hikmet, bu acıdan haz duyuyor. O ağırlığın üzerinden hiç kalkmamasını diliyor.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
9786056114472

Diğer baskılar


Etiketler: hikâye, öykü

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

mavisevda_21
1 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski