İtaatsizlik isyan değil uyumdan vazgeçmektir ve uygarlık itaatsizlikle başlar,Korkuya, nefrete, hırsa,Bize sürekli eni ihtiyaçlar dayatan ve neyi beğenmemiz gerektiğini empoze eden sisteme,Otomatikleşmeye,Yaşlılığı süper tüketicilik konumuna getirmeye,Telkinlere ve kamuoyuna,Savunduğumuz şeyleri sevmek yerine karşısında olduğumuz şeylerden nefret etmeye,İnsanların eğerlenmişliğine ve nesnelerin eğerin üzerinde olmasına,Bireysellik yerine aynılığı koymaya,Savaş çığlıklarına,Bunca varlık içinde gitmeyen gönül darlığına,Yaşama sevincinin yerine Yaşasın Ölüm! sloganını koyanlaraİTAATSİZLİK!
İtaatsizlik isyan değil uyumdan vazgeçmektir ve uygarlık itaatsizlikle başlar,Korkuya, nefrete, hırsa,Bize sürekli eni ihtiyaçlar dayatan ve neyi beğenmemiz gerektiğini empoze eden sisteme,Otomatikleşmeye,Yaşlılığı süper tüketicilik konumuna getirmeye,Telkinlere ve kamuoyuna,Savunduğumuz şeyleri sevmek yerine karşısında olduğumuz şeylerden nefret etmeye,İnsanların eğerlenmişliğine ve nesnelerin eğerin üzerinde olmasına,Bireysellik yerine aynılığı koymaya,Savaş çığlıklarına,Bunca varlık içinde gitmeyen gönül darlığına,Yaşama sevincinin yerine Yaşasın Ölüm! sloganını koyanlaraİTAATSİZLİK!
Kutsal kitaplardan alıntı yaparak, uygarlığın ve birey olarak insan olmanın savunusuyla açmış metinini yazar. İtaatsizliğin yozlaştırmayacağını aksine özgür kılacağını belirtmiş ve Cennet'ten kovuluş, Prometheus mitoslarını örnek olarak göstermiş. Asimov'la aynı çıkarımları yapmış ve sormuş : "Teknoloji ilerliyor ama biz ilerliyor muyuz?" İtaati ikiye ayırmış; güce yönelik itaati, dışa dönük olarak, akla yönelik yönelik itaati içedönük olarak sınıflandırmış. Otoriter vicdanın ( üst benlik ) dış bir güce boyun eğdiğini ve bu durumun "insani vicdanı" zayıflattığını ifade etmiş. itaatsizlik için yalnızlığa ve yanlış anlamalara karşı cesaret gerektiğini söylemiş. İtaatsizliğin yöneten azınlığın çıkarına olduğu için "günah" olarak kabullendirilidğini ifade edip emir kulu örneği olarak Nazi kasabı Eichmann'ı göstermiş ( biraz sert ve uç bir örnek esasen ).
Marx'tan fazlasıyla etkilendiği gözden kaçmayan yazar, mekanik materyalizm ve psikanalitği melezlemeye çalışmış eserinde. "Toplumsal kişilik" önermesinde kollektif bilinçaltı öykünmesi sezilen yazar, tüketim açlığını Freud'un oral fiksasyonu ile açıklamış: tüketici insanın bir şeylere sahip olmak amacında olmadığını, içindeki boşluğun ve anksiyetenin üstesinden gelmek için tükettiğini ifade etmiş. İnsanın rakama indirgenemeyeceğini, istatistik konusu olamayacağını savunup ardından sosyoloji ve istatistik çalışmalarını yüceltmesi tutarsızlık olarak göze çarpıyor. Mantığın evrensel olduğunu, tüm yasalardan üzerinde bir kavram olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtiyor, tıpkı vidan gibi. Bertrand Russell'ı yücelten yazar bolca alıntı yapmış. Göndermeleri arasında Cicero, Marx, Freud, Goethe, Sartre gibi isimler bulunmakta.
Konformizm, endüstriyel toplum ve bürokrasi eleştirilerinde bulunmuş ve çift kutuplu ( ABD Vs. SSCB ) bir dünyada, çıkarımları "Yeni Freudcular" ve "Varoluşçular" arasından sıkışıp kalmış. Sendika başkanlarının bürokratik yöneticilere dönüştüğünü belirtip Sosyalist hümanizm açılımı yapmış. insanın makinelerin efendisi değil uşağına dönüştüğünü alıntılayıp sosyalizm savunusu yapmış: Görüşün amacının tektipleştirmek değil bireyselleştirmek olduğunu iddia etmiş.Küresel silahsızlanmayı metninde ateşli bir şekilde savunan yazar, aç kalma ve dışlanma korkusunun insanları köleleştirdiğini belirtmiş.Ülkeler arasındaki gerginliğin tipik bir paranoya vakası olduğunu ifade edip yaşlılık, ölüm ve ölümden sonrası ile ilgili görüşlerini sunmuş. Telkin, kamuoyu ve sosyal istenirlikten bahseden yazar Freud'un yaşam ( libido ) ve ölüm ( thanatos ) güdülerini uç ve dayanaksız noktalara taşımış. Loren'in saldırganlıkla ilgili kuramını yüzeysel bulan Fromm, insanın idoller yaratma ihtiyacından bahsederken Freud'un "Totem ve tabu"suna gönderme yapmış. Son bölümde barışı tanımlayan ve bu konuda görüşlerini bildiren yazar, optimist bir havada kapatmış metnini.
Metnin çoğunluğuna dağılmış olan fazla iyimser ve kimi yerde safdil kaçan çıkarımlar okuru şaşırtabilir, kendi görüşlerinden çok başka kuramcıların çıkarımlarına yer vermesi okuru hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak modern toplum üzerine genelinde güçlü eleştirilerde bulunduğu su götürmez bir gerçek. kişinin seçim şansını ve vicdanına güvenmesini savunması ise önemli artıları.
Say yayınları baskılı kitapta 50 sayfadan itibaren yazar en iyi anlatısını ortaya koyuyor bence. Kitabın finali Hümanist sosyalizm ve neden sosyalizm için en doyurucu cevabı veriyor okuyucuya
180 sayfa