İyi Geceler Tatlı Prens, bir baba-oğul arasındaki sevginin, yanlış anlamaların ve söylenmemiş sözlerin hikâyesi. Ölmüş babasının ardından oğulun gırtlağından yükselen hüzünlü bir çığlık. Yaşam, zaman, sevgi ve ölüm üzerine sarsıcı ama gene de alaycı bir incelikle aktarılan duygular. Babasını kaybetmiş, ona hayattayken bir kez olsun Seni çok seviyorum diyememiş olan oğulun, duyduğu acı ve özlemi giderebilirmişçesine geçmişi sözcüklerle yeniden kurmaya, babasına söyleyemediklerini, geç de olsa bu yolla dile getirmeye çalışması... Pierre Charras, örnek, ideal bir evlat tipi yaratmanın, baba-oğul ilişkilerini evrensel boyutta irdelemenin peşinde değil. Bir baba ve oğul arasındaki, sevgi ve suskunluklarla örülü, son derece kişisel denebilecek ilişkiyi, okurun yüreğine işleyen bir şiirsellikle aktarıyor. Sevginizi dile getirmeyi, yaşamı ertelemeyin diyor bize, yoksa geç kalabilirsiniz...
İyi Geceler Tatlı Prens, bir baba-oğul arasındaki sevginin, yanlış anlamaların ve söylenmemiş sözlerin hikâyesi. Ölmüş babasının ardından oğulun gırtlağından yükselen hüzünlü bir çığlık. Yaşam, zaman, sevgi ve ölüm üzerine sarsıcı ama gene de alaycı bir incelikle aktarılan duygular. Babasını kaybetmiş, ona hayattayken bir kez olsun Seni çok seviyorum diyememiş olan oğulun, duyduğu acı ve özlemi giderebilirmişçesine geçmişi sözcüklerle yeniden kurmaya, babasına söyleyemediklerini, geç de olsa bu yolla dile getirmeye çalışması... Pierre Charras, örnek, ideal bir evlat tipi yaratmanın, baba-oğul ilişkilerini evrensel boyutta irdelemenin peşinde değil. Bir baba ve oğul arasındaki, sevgi ve suskunluklarla örülü, son derece kişisel denebilecek ilişkiyi, okurun yüreğine işleyen bir şiirsellikle aktarıyor. Sevginizi dile getirmeyi, yaşamı ertelemeyin diyor bize, yoksa geç kalabilirsiniz...
Bir çocuğun babasına özlemle adanmışlığın romanıdır burada geçen.
Okurken geçmişimi hiç düşünmediğim aklıma geldi. Bir şekilde bana bunu düşündürtmeyi sağladı bu kitap. Kaçımız hayatın acımasız rüzgarından kendini savunup kendisiyle baş başa kalıp geçmişini sıraya dizebiliyor ? Çoğunluk geçmişin mutsuzluklarına odaklanıp savrulup gidiyor ve güzel anılarının her birini arka plana atma çabası içerisinde oluyor. Eksikliğimiz belki de kendimize en büyük ayıbımızdır.
Bana göre bir çok güzel noktaya değiniliyor kitapta. Bunlardan en güzeli de kitabın son kısımlarında geçenler oluyor. Babanın oğlu için söylemeye çalıştıkları , oğulun babası için düşündükleri çok güzel bir paradoks oluşturuyor.
Özünde insan kelimelere ihtiyaç duymaktadır. Yan yana dizilmiş bu harfler ve bu harflerin meydana getirdiği kelimeler ortaya çıkmadığı sürece , gerçeklerden şüphe duyar oluyoruz ve üstüne sitem ediyoruz. İnsan , ne olursa olsun bu kelimelerin oluşturduğu cümleleri duymak ve özümsemek ister.
Kısacası ;
Karşılıklı sevgi kelimeler olmadan ; şekersiz pastaya benziyor.
101 sayfa