Tek parti döneminin hayırseverlik anlayışı; yardımı hak eden ve etmeyen yoksullar ayrımı... İkinci Dünya Savaşı sonrasında sosyal politikanın kurumlaşması... 1980 sonrası: Sosyal refah rejiminin çözülüşü; Fakir Fukara Fonu, Yeşil Kart... AKP döneminin muhafazakâr liberalizmi ve hayırseverliğin dönüşü...Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiyedeki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor. Yoksulluğa yaklaşım konusunda, 16. yüzyıldan itibaren kapitalizmin gelişmesine refakat etmiş olan iki yaklaşımın mücadelesi bağlamında yapıyor bunu. Değerler sisteminin merkezine çalışmayı koyan ilk yaklaşım, kamu kaynaklarının sosyal amaçlarla kullanımı konusunda kuşkucudur ve yoksulluğu, yoksulu suçlayarak açıklama imkânını tükettiğinde, hayırseverliği vurgular. Hak temelli olan ikinci yaklaşım ise, toplumu emek piyasasının önüne koyar ve yoksulluğu politik bir sorun olarak ele alır. İki yaklaşım arasındaki mücadele, kapitalizmi saf haliyle korumaya çalışanlarla onu başka bir şeye dönüştürmeye çalışanlar arasındaki mücadeledir aslında.Kitabın önemli bir katkısı, bu mücadele ekseninde, Türkiyede devlet-toplum ilişkilerinin Cumhuriyet tarihi boyunca geçirdiği evrime yeni bir bakış açısı getirmesidir. Türkiyede iri iddialara ve hararetli tartışmalara konu olan devlet-toplum ilişkilerine, sosyal haklar üzerinden pek fazla bakılmadı. İş hukuku, çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri alanlarına sıkışan çalışmalar, devlet-toplum ilişkilerinin nasıl kurulduğuna ve nasıl anlamlandırıldığına dair bir analizin araçlarına dönüştürülemedi. Ayşe Buğranın kitabı, bu bakımdan öncü bir rol üstleniyor.
Tek parti döneminin hayırseverlik anlayışı; yardımı hak eden ve etmeyen yoksullar ayrımı... İkinci Dünya Savaşı sonrasında sosyal politikanın kurumlaşması... 1980 sonrası: Sosyal refah rejiminin çözülüşü; Fakir Fukara Fonu, Yeşil Kart... AKP döneminin muhafazakâr liberalizmi ve hayırseverliğin dönüşü...Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiyedeki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor. Yoksulluğa yaklaşım konusunda, 16. yüzyıldan itibaren kapitalizmin gelişmesine refakat etmiş olan iki yaklaşımın mücadelesi bağlamında yapıyor bunu. Değerler sisteminin merkezine çalışmayı koyan ilk yaklaşım, kamu kaynaklarının sosyal amaçlarla kullanımı konusunda kuşkucudur ve yoksulluğu, yoksulu suçlayarak açıklama imkânını tükettiğinde, hayırseverliği vurgular. Hak temelli olan ikinci yaklaşım ise, toplumu emek piyasasının önüne koyar ve yoksulluğu politik bir sorun olarak ele alır. İki yaklaşım arasındaki mücadele, kapitalizmi saf haliyle korumaya çalışanlarla onu başka bir şeye dönüştürmeye çalışanlar arasındaki mücadeledir aslında.Kitabın önemli bir katkısı, bu mücadele ekseninde, Türkiyede devlet-toplum ilişkilerinin Cumhuriyet tarihi boyunca geçirdiği evrime yeni bir bakış açısı getirmesidir. Türkiyede iri iddialara ve hararetli tartışmalara konu olan devlet-toplum ilişkilerine, sosyal haklar üzerinden pek fazla bakılmadı. İş hukuku, çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri alanlarına sıkışan çalışmalar, devlet-toplum ilişkilerinin nasıl kurulduğuna ve nası... tümünü göster