Karanlık Ev

Hiç etrafınızdaki insanları merak etmez misiniz? Kimdir onlar? Süpermarkette, alışveriş merkezlerinde, yolda yanınızdan geçen insanlar, yanından geçtiğiniz insanlar? Mesela dikiz aynanızdan görünen şu koyu renkli Nissanı ele alalım. Sadece yolunuza vuran bir çift far, diye düşünüyorsunuz. Şimdi hayal gücünüzü kullanın. O arabanın sürücüsü kim olabilir? Nereye gidiyor acaba? Şehir şehir dolaşan bir satış temsilcisi diye tahminde bulunuyorsunuz, belki de büroda geçirdiği uzun bir günün ardından evine, ailesinin yanına giden bir banliyö sakini. Neticede, o ve siz yaşamları bir anlığına kesişen rasgele iki insansınız - öyle değil mi? Aynanızı ayarlıyorsunuz. Hâlâ arkanızda - yalnız bir erkek, otuzlu yaşlarının sonlarında. Aslına bakılırsa, son derece yakışıklı. Gözleri sizin üzerinizde. Ve gözlerini hiç çekmiyor... Edward Rollinsle tanışın. Bostonun en saygın ailelerinden birinin oğlu. Şehrin en iyi yatırım şirketlerinden birinde gayet sağlam, fakat mutsuz bir işi var. O, yollarda yaşayan bir adam - ve bir de sırlarla. Bir oyun, bir rahatlama yöntemi olarak başlayan bir şey, Rollins için bir saplantı haline gelmişti. Her gece, elinde bir kayıt cihazıyla yolda seyreden rasgele bir araba seçiyor ve arabayı gideceği yere kadar takip ediyordu, takip esnasında da araç sürücüsünün sürüş alışkanlıklarını ve kendine özgü özelliklerini teybine kaydediyor, bu ayrıntılardan sürücünün ne tür bir hayatı olduğuna dair tahminler çıkarıyordu. Fakat bir gece her şey değişir. Şehrin uzak eteklerindeki bir banliyö semtine kadar bir arabayı takip eden Rollins, arabayla beraber karanlık bir eve ulaşır - ve içinde ortadan esrarlı bir şekilde kaybolmuş bir varis içeren tüyler ürpertici, yıllanmış, farkında olmadan çözümünü elinde tuttuğu bir sırra ulaşır. Etrafında kimse olmayan Rollins, umutsuzluk içinde çok az tanıdığı genç bir mesai arkadaşı olan Marj Simmonsa açılır. Gerçeği bulmak için Rollinsin kendi geçmişinin sırlarını aralamak zorundadırlar; bu, onu kendi karanlık umutsuzluk evinden çıkartabilecek bir arayış olacaktır. Frederick Busch ve Ian McEwanın öykü anlatma becerilerinin yankılarını bulacağınız çarpıcı ve gerilimli bir merakla dolu olan Karanlık Ev, büyük bir yeteneğin gelişini müjdeliyor.

Hiç etrafınızdaki insanları merak etmez misiniz? Kimdir onlar? Süpermarkette, alışveriş merkezlerinde, yolda yanınızdan geçen insanlar, yanından geçtiğiniz insanlar? Mesela dikiz aynanızdan görünen şu koyu renkli Nissanı ele alalım. Sadece yolunuza vuran bir çift far, diye düşünüyorsunuz. Şimdi hayal gücünüzü kullanın. O arabanın sürücüsü kim olabilir? Nereye gidiyor acaba? Şehir şehir dolaşan bir satış temsilcisi diye tahminde bulunuyorsunuz, belki de büroda geçirdiği uzun bir günün ardından evine, ailesinin yanına giden bir banliyö sakini. Neticede, o ve siz yaşamları bir anlığına kesişen rasgele iki insansınız - öyle değil mi? Aynanızı ayarlıyorsunuz. Hâlâ arkanızda - yalnız bir erkek, otuzlu yaşlarının sonlarında. Aslına bakılırsa, son derece yakışıklı. Gözleri sizin üzerinizde. Ve gözlerini hiç çekmiyor... Edward Rollinsle tanışın. Bostonun en saygın ailelerinden birinin oğlu. Şehrin en iyi yatırım şirketlerinden birinde gayet sağlam, fakat mutsuz bir işi var. O, yollarda yaşayan bir adam - ve bir de sırlarla. Bir oyun, bir rahatlama yöntemi olarak başlayan bir şey, Rollins için bir saplantı haline gelmişti. Her gece, elinde bir kayıt cihazıyla yolda seyreden rasgele bir araba seçiyor ve arabayı gideceği yere kadar takip ediyordu, takip esnasında da araç sürücüsünün sürüş alışkanlıklarını ve kendine özgü özelliklerini teybine kaydediyor, bu ayrıntılardan sürücünün ne tür bir hayatı olduğuna dair tahminler çıkarıyordu. Fakat bir gece her şey değişir. Şehrin uzak eteklerin... tümünü göster