Kazıyı iki bölüme ayırabiliriz. Orhan Duru, yapıta adını veren oldukça oylumlu ilk öyküsünde, melankolik bir ruh haliyle kendi geçmişinin izini sürüyor. Geniş aralıklı zamansal yolculuklarla çocukluğu ve yetişkinliği arasında kurduğu bağ, aslında her yetişkinin bir zamanlar yaşadığı ve her çocuğun da bir zamanlar yaşayacağı deneyimin ne olduğunu sorgulamamıza kapı aralıyor. Geçmişten bugüne iz bırakan ve büyüdükçe biraz daha hüzünle anımsanan yaşam, Orhan Durunun Kazısında olanca gerçekliğiyle okunmayı bekliyor.Yapıtın diğer bölümünü oluşturduğunu varsaydığımız on iki kısa öyküde ise Orhan Duru, günümüz insanının pek önemsemediği ayrıntıların arkasında ne olup bittiğini, aslında tam da kara mizaha konu olan modern yaşamın yansılarını ele alıyor. Kazı, Durunun yalın ve güçlü anlatımıyla bize ne yaşamakta olduğumuzu fark ettiriyor. Merdivenin yanında yaslanınca sallanan korkuluk. Yağlı, pis, el sürülünce bir şeyler bulaşıyor. Her katın sahanlığında küçük bir elektrik lambası. Sarı, soluk bir ışık yayıyor. Hayır. Kapının dışında hiçbir şey yoktu. Karanlık, anlamsız, uzun, dikdörtgen biçimde bir karanlık. O kadar. İçeri girerken kapıyı kapamamış mıydım? Yoksa beyaz gömlekli adam bir an önce gitmem için aralık mı bırakmıştı kapıyı?Orhan Duru
Kazıyı iki bölüme ayırabiliriz. Orhan Duru, yapıta adını veren oldukça oylumlu ilk öyküsünde, melankolik bir ruh haliyle kendi geçmişinin izini sürüyor. Geniş aralıklı zamansal yolculuklarla çocukluğu ve yetişkinliği arasında kurduğu bağ, aslında her yetişkinin bir zamanlar yaşadığı ve her çocuğun da bir zamanlar yaşayacağı deneyimin ne olduğunu sorgulamamıza kapı aralıyor. Geçmişten bugüne iz bırakan ve büyüdükçe biraz daha hüzünle anımsanan yaşam, Orhan Durunun Kazısında olanca gerçekliğiyle okunmayı bekliyor.Yapıtın diğer bölümünü oluşturduğunu varsaydığımız on iki kısa öyküde ise Orhan Duru, günümüz insanının pek önemsemediği ayrıntıların arkasında ne olup bittiğini, aslında tam da kara mizaha konu olan modern yaşamın yansılarını ele alıyor. Kazı, Durunun yalın ve güçlü anlatımıyla bize ne yaşamakta olduğumuzu fark ettiriyor. Merdivenin yanında yaslanınca sallanan korkuluk. Yağlı, pis, el sürülünce bir şeyler bulaşıyor. Her katın sahanlığında küçük bir elektrik lambası. Sarı, soluk bir ışık yayıyor. Hayır. Kapının dışında hiçbir şey yoktu. Karanlık, anlamsız, uzun, dikdörtgen biçimde bir karanlık. O kadar. İçeri girerken kapıyı kapamamış mıydım? Yoksa beyaz gömlekli adam bir an önce gitmem için aralık mı bırakmıştı kapıyı?Orhan Duru