ESKİ ÇAĞLARA DAYANAN BİR KEHANET
İKİ KIZ KARDEŞİ BİRBİRİNDEN AYIRIR –
BİRİ İYİ …
BİRİ KÖTÜ …
ÜSTÜNLÜK Kİ...MDE OLACAK?
Lambanın loş ışığında yatağın kenarına oturup, onun bu alışık olmadığım mutsuz halinin adını koymaya çalışıyorum. Böyle düşünceli olmak Alice’le bağdaşmıyor, fakat sanırım babamın ölümüyle hepimiz savunmasız kaldık.
Alice’i düşünmek bileğime bakacağım o zorunlu anı geçiştirmemi sağlıyor. Geceliğimin kolunu sıyırabilecek cesareti toplamaya çalışırken tam bir korkak olduğumu düşünüyorum. Karanlık Oda’da babamın cesedi bulunduktan sonra beliren işarete tekrar bakmak için hazır mıyım acaba?
Kendi kendime, ‘oradaki her neyse, baksam da bakmasam da aynen duruyor işte’ diye söylenerek nihayet kolumu açıyorum ve çığlık atmamak için dudaklarımı ısırıyorum. Beni şaşırtan bileğimin alt tarafında beliren işaret değil, ama şimdi rengi sabahkinden bile daha koyu. Daire ne kadar net olsa da, onu kalınlaştırıp kenarlarını pürüzlü hale getiren çıkıntıları bir türlü çözemiyorum.
İçimde dalgalar halinde yükselen panik duygusuyla savaşıyorum. Sanırım bir yerlere başvurmam gerek, yapabileceğim bir şey olmalı, anlatabileceğim biri, ama böyle bir şey kime anlatılır ki? Eskiden olsa Alice’e giderdim, böyle bir sırla başka kime güvenebilirdim? Yine de aramızdaki mesafenin giderek açıldığını görmezden gelemem. Ona karşı temkinli olmama yol açan da bu.
ESKİ ÇAĞLARA DAYANAN BİR KEHANET
İKİ KIZ KARDEŞİ BİRBİRİNDEN AYIRIR –
BİRİ İYİ …
BİRİ KÖTÜ …
ÜSTÜNLÜK Kİ...MDE OLACAK?
Lambanın loş ışığında yatağın kenarına oturup, onun bu alışık olmadığım mutsuz halinin adını koymaya çalışıyorum. Böyle düşünceli olmak Alice’le bağdaşmıyor, fakat sanırım babamın ölümüyle hepimiz savunmasız kaldık.
Alice’i düşünmek bileğime bakacağım o zorunlu anı geçiştirmemi sağlıyor. Geceliğimin kolunu sıyırabilecek cesareti toplamaya çalışırken tam bir korkak olduğumu düşünüyorum. Karanlık Oda’da babamın cesedi bulunduktan sonra beliren işarete tekrar bakmak için hazır mıyım acaba?
Kendi kendime, ‘oradaki her neyse, baksam da bakmasam da aynen duruyor işte’ diye söylenerek nihayet kolumu açıyorum ve çığlık atmamak için dudaklarımı ısırıyorum. Beni şaşırtan bileğimin alt tarafında beliren işaret değil, ama şimdi rengi sabahkinden bile daha koyu. Daire ne kadar net olsa da, onu kalınlaştırıp kenarlarını pürüzlü hale getiren çıkıntıları bir türlü çözemiyorum.
İçimde dalgalar halinde yükselen panik duygusuyla savaşıyorum. Sanırım bir yerlere başvurmam gerek, yapabileceğim bir şey olmalı, anlatabileceğim biri, ama böyle bir şey kime anlatılır ki? Eskiden olsa Alice’e giderdim, böyle bir sırla başka kime güvenebilirdim? Yine de aramızdaki mesafenin giderek açıldığını görmezden gelemem. Ona karşı temkinli olmama yol açan da bu.
Güzel kitap lakin ikincisini kitapçılarda bulamadım. İsmini bilen var mı?
Çok güzel bir kitaptı, akıcıydı, okurken hiç sıkılmadım.
296 sayfa
Mart2011 tarihinde, Epsilon tarafından yayınlandı