Jean-Dominique Bauby, 8 Aralık 1995 günü, beyin kanaması sonucunda derin bir komaya girer. Komadan çıktığında, bütün vücut fonksiyonlarını yitirmiştir. Tıpta, locked-in syndrome adı verilen hastalığa yakalanmıştır. Hareket edememekte, yardım almaksızın konuşamamakta, yemek yiyememekte hatta nefes alamamaktadır.Felçli vücudunda sadece bir gözü hareket etmektedir. Bu, onun dünyayla, insanlarla ve yaşamla tek bağlantısıdır. Ölümüne dek süren bu ıstırap dolu umutsuz haftalar boyunca yılmadan, tek iletişim kanalını, hayati organı gözünü kullanarak insanlara ulaşmayı başarır. Yardımcısıyla birlikte geliştirdiği bu yöntemle sayfalar dolusu yazı dikte ettirir ve sonuçta bu mucize kitap ortaya çıkar.
Jean-Dominique Bauby, 8 Aralık 1995 günü, beyin kanaması sonucunda derin bir komaya girer. Komadan çıktığında, bütün vücut fonksiyonlarını yitirmiştir. Tıpta, locked-in syndrome adı verilen hastalığa yakalanmıştır. Hareket edememekte, yardım almaksızın konuşamamakta, yemek yiyememekte hatta nefes alamamaktadır.Felçli vücudunda sadece bir gözü hareket etmektedir. Bu, onun dünyayla, insanlarla ve yaşamla tek bağlantısıdır. Ölümüne dek süren bu ıstırap dolu umutsuz haftalar boyunca yılmadan, tek iletişim kanalını, hayati organı gözünü kullanarak insanlara ulaşmayı başarır. Yardımcısıyla birlikte geliştirdiği bu yöntemle sayfalar dolusu yazı dikte ettirir ve sonuçta bu mucize kitap ortaya çıkar.
Azmin zaferi demek lazım. Anlatım sıradan olmakla birlikte insan okurken düşünmeden edemiyor..
koskoca kitapta bir tek son cümle etkili.geri kalanı mı?onu boş verin.
acaba bu evden de beni bu dalgıç hücresinden kurtaracak bir anahtar var mıdır?ya da son durağı olmayan bir metro?peki özgürlüğümü satın alabileceğim bir para?sanırım başka yerde aramam gerekiyor bunları...o zaman ben gidiyorum...
yazım fikri güzel dil yetersiz veya çeviri yetersiz.
Hayatındaki zorluklara rağmen imkansızı başaran şahane bir adamın öyküsü bu.
120 sayfa