Kemal Tahir ile Sabahattin Selek aracılığıyla tanıştık. Bir gün Sabahattin Selek benim yazıhaneme geldi. Yanında tanımadığım bir adam vardı. Bu Kemal dedi, sonra Tahir dedi. Kemal Tahir bana yabancı gelmedi de kılığına kıyafetine baktım pek kılıksız bir hali vardı. Orta halli biri... Neyse oturduk... Romancı dedi. Ben Kemal Tahir diye bir romancı biliyorum ama o romancıyla bu adamı denk düşünmek istemiyorum. Bir müddet sonra çıkardı son kitabını, bu benim dedi. Rahmet Yolları Kesti çıkmıştı o zaman. Kitabını bana imzaladı. Ben o akşam Rahmet Yolları Kestiyi okudum. Baktım kötü bir eşkıya; hain, adi, aşağılık, bayağı, pis bir herif. İsyan ettim... Ben isyan edince... İnce Memed gibi, böyle aslanlar gibi, doğrunun yanında, kötünün karşısında gibi falan filan... Bir hafta sonra biz karşılaştık Kemal Tahirle. Sordu bana Kitabı nasıl buldun? diye. Bulmadım dedim. Bulmuşundur da ne buldun dedi. Pislik yahu dedim o senin... Gülmeye başladı, Haklısın dedi. Eşkıya denince İnce Memedi düşünürsün... dedi. İnce Memed gibi eşkıya olur mu? dedi. Eşkıya dediğin dağlarda gezen bir adam. Nasıl olacak da kışın karda, yazın cehennemi sıcakta tek başına yaşayacak. Mümkün mü, mutlaka onun arkasında çıkar bekleyen birtakım insanlar vardır dedi. Eşkıya denilen adam adi bir uşaktan başka bir şey değildir dedi. Düşündüm, haklı... Böylece başladı ahbaplığımız
Kemal Tahir ile Sabahattin Selek aracılığıyla tanıştık. Bir gün Sabahattin Selek benim yazıhaneme geldi. Yanında tanımadığım bir adam vardı. Bu Kemal dedi, sonra Tahir dedi. Kemal Tahir bana yabancı gelmedi de kılığına kıyafetine baktım pek kılıksız bir hali vardı. Orta halli biri... Neyse oturduk... Romancı dedi. Ben Kemal Tahir diye bir romancı biliyorum ama o romancıyla bu adamı denk düşünmek istemiyorum. Bir müddet sonra çıkardı son kitabını, bu benim dedi. Rahmet Yolları Kesti çıkmıştı o zaman. Kitabını bana imzaladı. Ben o akşam Rahmet Yolları Kestiyi okudum. Baktım kötü bir eşkıya; hain, adi, aşağılık, bayağı, pis bir herif. İsyan ettim... Ben isyan edince... İnce Memed gibi, böyle aslanlar gibi, doğrunun yanında, kötünün karşısında gibi falan filan... Bir hafta sonra biz karşılaştık Kemal Tahirle. Sordu bana Kitabı nasıl buldun? diye. Bulmadım dedim. Bulmuşundur da ne buldun dedi. Pislik yahu dedim o senin... Gülmeye başladı, Haklısın dedi. Eşkıya denince İnce Memedi düşünürsün... dedi. İnce Memed gibi eşkıya olur mu? dedi. Eşkıya dediğin dağlarda gezen bir adam. Nasıl olacak da kışın karda, yazın cehennemi sıcakta tek başına yaşayacak. Mümkün mü, mutlaka onun arkasında çıkar bekleyen birtakım insanlar vardır dedi. Eşkıya denilen adam adi bir uşaktan başka bir şey değildir dedi. Düşündüm, haklı... Böylece başladı ahbaplığımız