Vampirler, kurtadamlar, periler, gerçek aşk ve aklınızı başınızdan alacak daha
birçok şey. Ölümcül Oyuncaklar hafızanıza kazınacak!
On beş yaşındaki Clary Fray, New Yorkta Pandemonium Kulüpe doğru yola çıktığında bir cinayete tanıklık edeceği hiç aklına gelmezdi.
Vampirler, kurtadamlar, periler, gerçek aşk ve aklınızı başınızdan alacak daha
birçok şey. Ölümcül Oyuncaklar hafızanıza kazınacak!
On beş yaşındaki Clary Fray, New Yorkta Pandemonium Kulüpe doğru yola çıktığında bir cinayete tanıklık edeceği hiç aklına gelmezdi.
Cassandra Clare ve Ölümcül Oyuncaklar sürekli duyduğum isimlerdi ama kitabın bu kadar mükemmel olacağını bilemezdim doğrusu!
Yeni bir seriye başlamanın verdiği neşe ve Gölgeavcıları'nın cool havası birleşince ortaya kısa sürede yalanıp yutulan bir kitap çıktı.
Şu sıralar kendime ne kadar lanet etsem az; ilk Maximum Ride, sonra Ölümcül Oyuncaklar serisine başladım. Ama daha bitmeyen serilerim var! Kafamı duvarlara vurmak istiyorum.
Neyse, kendi iş savaşımla sizi boğmadan konuya girelim.
Clary Fray (Clarisse Fray), arka kapakta yazıldığı gibi bir bara (Pandemonium Kulüp) gider ve aklının ucundan bile geçmeyecek şeylere tanık olur.
Üç gizemli kişi ile karşılaşan Clary, onların mavi saçlı çocuğu (uuuuu mavi saç *-* ) öldürdüğünü görür. Ancak bu cinayetten geriye bir ceset kalmamıştır. Mavi saçlı ve üç gizemli kişinin "iblis" olduğunu söylediği çocuk sadece... Yok olmuştur.
Ve üç gizemli kişi de kendilerini "Gölgeavcıları" olarak tanıtıyordur. Yani, insanları iblislerden koruyan Nefilimler!
(SHADOW HUNTERS!!!!!)
(Aslında şu an ne yapacağımı bilemiyorum. Gölgeavcıları'nı anlatmayı düşünüyorum ama o da spoiler ağırlıklı olur...:/ Hadi bakalım)
Gölgeavcıları, insan üstü görü ve yeteneklere sahip kişiler. Yine de insan olmadıklarını düşünmeyin, evet insanlar ama "sıradan" insan değiller.
Onlar, iblisleri görebiliyorlar, Aşağı Dünyalıları. İnsanları bu doğaüstü şeylerden koruyorlar, savaşıyorlar. İnsan bedeninin-insanın kaldıramayacağı mühürler taşıyorlar...( Mühürler: Gölgeavcıları'nın güçlerini arttıran vs. büyülü izler.)
Kitap damağımda kaldı. Ne yutkunabildim ne de devamını getirebildim. Kitap alma yasağı olduğu için de Küller Şehri (serinin 2. kitabı) biraz bekleyecek. Ama eminim ki diğer kitapları okurken aklım Ölümcül Oyuncaklar'da kalacak...
Ah Cassandra, ah. Ne yaptın sen böyle? Kadının nasıl bir hayal gücü varsa, kitabı okuduktan sonra bir yutkunmaya çalışıyorsunuz (ama olmuyor.). Her şey o kadar akla yatkın ve derin ki şüphelenmemek elde değil! Benim teorim ise; Cassandra aslında Clary. Yaşadıklarını sanki bu zaman dilimindeymiş gibi anlatarak bizi kekliyor. Gölgeavcıları, Aşağı dünyalılar (yarı iblisler; vampirler, kurtadamlar, zombiler vs.) hepsi gerçek *-*
Kitapta tek rahatsızlık duyduğum nokta vardı; o da olayların çok çabuk başlaması. Bir an baktım kitabın kapağını açıyorum, diğer an baktım bir iblis ile dövüşüyorum. (evet yine karakteri özleştirdim.)" Hoh, ne oluyor? " dedim, "Biz az önce kafede değil miydik?" dedim, "Ne ara?" dedim, "Oha, ne yapıyorsun kızım?" dedim, şekilden şekile girdim.
Karakterleri de tanıtayım:
Clary: Asıl kızımız.Kızıl saçlı, yeşil gözlü, çilli. "Sen bir Weasley olmalısın!" :D Bir sanatçı, ressam. Enerjik bir tip. Minnacık ^.^
Clary'i gerçekten sevdim. Cassandra Clare, Clary'i gerçekten mizah sahibi, espri anlayışı olan atılgan bir genç kız olarak yaratmış. Kişiliği vardı. Gerekten derin bir kişiliği vardı ve bu çok hoşuma gitti.
Size hoşuma giden başka bir şeyi söyleyeyim; Jace.
Jace Wayland! Seni seçtim pikaçuuu! İşte ben buna aşık olunası kötü çocuk derim!
Jace: Gölgeavcısı. Bahsettiğim "üç gizemli kişi"den.Tam benlik, Jace. Alaycı, SARIŞIN, sadık, kötü bir geçmişi var... Tek kelimeyle şaheserdi! Sürekli gülümsememe -bazen neşeden, bazen hüzünden- sebep oldu. elimi sayfanın içine geçirip kitaptan dışarı çıkartasım geldi, çıkarıp sarılasım. Hatta, Jace ile "mühim" gerçeği öğrendiğimde, onu evde beslemeyi ciddi ciddi düşündüm. "Yemini, suyunu veririm, odamda da yatak yaparım uyur." dedim.
Alec: Gölgeavcısı. "Üç gizemli kişi"den biri...Siyah saçlım, mavi gözlüm (al yazmalım... :D ). "Sen de mi Brütüs?" dedirten karakter aklınıza "hain" gibi şeyler gelmesin, o rol başkasına ait (yine spoiler, hep spoiler). Daha çok... kişisel bir seçim. Magnus Bane! ^.^
Isabelle: Yine bir Gölgeavcısı. Ve Izzy ile birlikte "üç gizemli kişi" grubumuz tamamlanıyor. Hiç sevmedim ben bu kızı önce. Sonra boğazlayasım geldi, sonra da alnını öpesim. Ayrıca uzun siyah saçları var! Atlanmaması gereken bir özellik bence.
Simon: Asıl kızımız Clary'nin en yakın arkadaşı. Ah Simon! Zavallı Simon! Bana acayip Vampir Günlükleri'ndeki Matt'i hatırlatıyor. (Vampir Günlükleri demişken; Vampir Günlükleri vol.3 Dönüş: Çöken karanlık yorumu yakında, şu an okumaktayım.) Fell's Cruch'taki neredeyse tek insan Matt'ti (hem kitapta hem dizide). Simon da aynı kaderi paylaşıyor. Bakalım ileride neler olacak?
Anlaşılmaz Spoiler!:
Kitabı okuduktan sonra katıla katıla güleceğiniz ama şimdi bir nane anlamayacağınız spoiler:
Clary ve Jace arasındaki gerçek bağı (ne bağı, ne bağı dediğinizi duyuyorum ^.^) öğrendiğimde aklıma YİNE Yeşilçam geldi. Artık Türkan Şoray filmlerini izlemeyi bırakmalıyım.
"Hayır evlenemezsiniz!...." (puhahahahahahhaha :D )
Not: Hayır! Aklına geldiği gibi bir evlilik söz konusu değil! Sadece kalıtsallaşmış bu cümle duruma çok uyduğu için yazdım, sen de ne acayipsin ha. 15 yaşındaki kız evlenecek?
Ve... "Ben büyücüyüm- Ölüm Yiyen'im, Tribute'yim, Demi-god'ım, Safkan'ım, Dampir'im vs." dedirten bir seriye daha başladık!
"Ben bir Shadow Hunter'ım!!!!!"
Eh, boş boş ekrana baktığıma göre ilhamım bitmiş demektir. O zaman; alıntılar gelsin!
ALINTILAR:
- Sonra her şeyden koparak düşmeye başladı ve Jace'in kolları bile onu düşmesini engellemeye yetecek kadar güçlü değildi. (sayfa 69 -Clary)
- "Yine de, sanırım onunla konuşmayı deneyebiliriz. Kaybedecek neyimiz var mi?"
"Bizim dünyamızda biraz daha zaman geçirdiğinde," dedi Jace, "bu soruyu bir daha sormazsın."
(sayfa 120-Clary ve Jace)
- "Çünkü şeytanın hiç gücü yoktur." dedi Dorethea, eski bir şiiri tekrarlar gibi hafif bir sesle, "Karanlığın dışında." (sayfa 128)
- "Yasa serttir," dedi Jace, "ama Yasa'dır." (sayfa 183)
- Jace ona doğru uzandı ve parmaklarını Clary'nin şakağına hafifçe bastırdı. Clary elinde olmadan kızardı. "Bilmemiz gereken her şey, senin kafanda, o güzel kızıl buklelerinin altında gizli."
(sayfa 192)
- Clary küçük bir çocuk gibi ellerini arkasına koydu. "Bana tepeden bakma."
"Şey, aksini yapmam pek mümkün değil, fazla kısa boylusun." (sayfa 219-Clary ve Jace)
Ve... hem sevimli hem de içinde geçtiğim bir alıntı!!!!! *-*
-Koridora çıktığında şaşkın bir neşeyle yanağına dokundu. Yanağına konan busenin çok fazla anlamı olamazdı ama Simon'dan beklenmeyecek bir şeydi. (sayfa 360 -Clary)
Nedense diğer herkes gibi kitabı beğenmedim. Belki ben daha çok komik ve güçlü kadın karakterlerden hoşlanıyorum diyedir.İlk olarak ana karakteri çok silik buldum, olaylar çok tahmin edilebilirdi ***spoiler*** jace'in erkek kardeşi çıkması dışında ve Jace'in erkek kardeşi çıkması da pek hoşuma gitmedi açıkcası çünkü kitap boyunca Clary'nin Jace'den hoşlanması anlatılırken birden erkek kardeşi olduğunu öğrenmesi beni rahatsız etti.***spoilerbitti*** Yan karakterler de çok güçsüzdü ve bana ulaşmadılar zaten 6 tane yan karakterden başka karakter yoktu ve gelecek kitaplar için birlikte olabilecek bir kaç çift seçeneğinden başka seçenek yok.
Konu olarak değişik ve sürükleyici bir kitaptı.Zaman zaman insanın ağzını açık bıraktığı,zaman zaman gülmsettiği bir seri.Okumak hiçbir şey kaybettirmez.
pek beğenmedim ama seriyi okumaya devam etmek istiyorum.
Güzel, güzel olmasına da o son neydi öyle. Tarafsız bir bakışla muhteşem ve tahmin edilmeyecek bir son ama taraf tutanlar için resmen ölüm gibiydi. Belki kimse bu olaydan benim kadar etkilenmemiştir ama benim için büyük bir hayal kırıklığıydı. Çünkü ben hep Jace-Clary ilişkisi düşünmüştüm. Böyle olunca tabi Jace Jonathan çıkınca ben kriz geçirdim. Neyse bu durumdan daha da yakınmayacağım. Kitabın sonu ve içeriği gayet de güzeldi. Kafam yatışana kadar bu seriden biraz uzak durmaya karar verdim ama 2. kitabı da yakında alırım gibi geliyor.
Kitap genel itibari ile güzeldi. Klanlara verilen isimler yaratıcıydı. Sıkılmadan okuttu ve sonunda yaptığı şeyle -ki Valentine'nin attığı yalan doğru olsaydı seriyi bırakırdım- biraz yıkım yaşadım ama okunmaya değerdi. Tavsiye ederim. Fantastik kitaplar arasında en iyilerdendi.
Kesinlikle ama kesinlikle okunmalı.İkinci kitaba geçmek için sabırsızlanıyorum.Hikaye sürükleyici,karakterler harika.Yazar favorilerim arasındaki yerini aldı,tabii bu seri de öyle.
580 sayfa
2009 tarihinde, Artemis Yayınları tarafından yayınlandı