Kendilik temsillerini psikanaliz kuramına sokan ilk kuramcılardan olan Edith Jacobson, eğitimciliği ve süpervizörlüğünün yanı sıra, klinik çalışmalardaki başarısıyla da tanındı. Karl Abrahamın nesne ilişkileri üzerine yazdıklarının ve Heinz Hartmann ve Ernst Krisle tartışmalarının kuramı üzerinde büyük etkisi oldu.Psikopatoloji açısından oldukça gerilemeli vakalarla çalışan Jacobson, Freudun birincil narsisizm ve mazoşizm kavramlarını tartışarak, yaşamın başında libido ve saldırganlık olarak ayrışmamış tek bir ruhsal enerji olduğunu, yaşanan deneyimlere bağlı olarak bu iki temel dürtünün ayrımlaştığını öne sürmüştür. Jacobsona göre özellikle gerilemeli vakaların dinamiği, erken duygusal deneyimlere bağlı olarak tutarlı bir kendilik ve nesne dünyasının oluşmamasında aranmalıdır.Ötekini Dinlemek dizisinde daha önce yer verdiğimiz Otto Kernbergi de etkilemiş olan Jacobsonun bu klasikleşmiş yapıtı kimlikle ilgili psikanaliz literatürünü tartışmaya açıyor; kimlik oluşumu ve kendilik saygısının nihai şeklini aldığı çocukluk dönemindeki üstben oluşumunu ve ergenlik dönemindeki karmaşık gelişim süreçlerini ayrıntılı olarak inceleyerek çocuk ve ergen psikanalizine önemli bir katkıda bulunuyor.
Kendilik temsillerini psikanaliz kuramına sokan ilk kuramcılardan olan Edith Jacobson, eğitimciliği ve süpervizörlüğünün yanı sıra, klinik çalışmalardaki başarısıyla da tanındı. Karl Abrahamın nesne ilişkileri üzerine yazdıklarının ve Heinz Hartmann ve Ernst Krisle tartışmalarının kuramı üzerinde büyük etkisi oldu.Psikopatoloji açısından oldukça gerilemeli vakalarla çalışan Jacobson, Freudun birincil narsisizm ve mazoşizm kavramlarını tartışarak, yaşamın başında libido ve saldırganlık olarak ayrışmamış tek bir ruhsal enerji olduğunu, yaşanan deneyimlere bağlı olarak bu iki temel dürtünün ayrımlaştığını öne sürmüştür. Jacobsona göre özellikle gerilemeli vakaların dinamiği, erken duygusal deneyimlere bağlı olarak tutarlı bir kendilik ve nesne dünyasının oluşmamasında aranmalıdır.Ötekini Dinlemek dizisinde daha önce yer verdiğimiz Otto Kernbergi de etkilemiş olan Jacobsonun bu klasikleşmiş yapıtı kimlikle ilgili psikanaliz literatürünü tartışmaya açıyor; kimlik oluşumu ve kendilik saygısının nihai şeklini aldığı çocukluk dönemindeki üstben oluşumunu ve ergenlik dönemindeki karmaşık gelişim süreçlerini ayrıntılı olarak inceleyerek çocuk ve ergen psikanalizine önemli bir katkıda bulunuyor.