Bu kitaptaki öykülerin kimisi, büyük savaşla ya da yaşam savaşı diyebileceğimiz küçücük olaylarla başlatılmaktadır. Bu küçücük olaylar, başkalarını da çağrıştırır okuyucuya. Ölümle dirim arasında bir insan... Onun, her türlü ikiyüzlülükten, yalandan arınmış duyguları, itirafları, umutsuzca, gerilim içindeki bekleyişi... Beri yandan, sıradan insanların yaşamlarından yalın, yalınlığı ölçüsünde de ilginç herhangi bir kesit, aynı inandırıcılıkla seriliveriyor gözler önüne. Aradığını bulamayanlar, kendini kanıtlamak isteyenler, bunalım geçirenler, yardımseverler, boş verenler... Daha niceleri vardır, Hemingwayin öykülerinde.
Bu kitaptaki öykülerin kimisi, büyük savaşla ya da yaşam savaşı diyebileceğimiz küçücük olaylarla başlatılmaktadır. Bu küçücük olaylar, başkalarını da çağrıştırır okuyucuya. Ölümle dirim arasında bir insan... Onun, her türlü ikiyüzlülükten, yalandan arınmış duyguları, itirafları, umutsuzca, gerilim içindeki bekleyişi... Beri yandan, sıradan insanların yaşamlarından yalın, yalınlığı ölçüsünde de ilginç herhangi bir kesit, aynı inandırıcılıkla seriliveriyor gözler önüne. Aradığını bulamayanlar, kendini kanıtlamak isteyenler, bunalım geçirenler, yardımseverler, boş verenler... Daha niceleri vardır, Hemingwayin öykülerinde.
Kitaba zorunlu olarak başladım. Bazı hikayeler çok anlamsız gelse de bazı hikayeler gerçekten etkiledi.
Başta kitaba adını veren Kilimanjaro’nun Karları öyküsü olmak üzere neredeyse tüm öyküler Hemingway’in kendi hayatından izler taşıyor. Bu sayede yazarın kaleminin gelişmesi de takip edilebiliyor aslında. Detaylı betimlemelere rağmen sade hatta sert bir yazım dili var. Özellikle diyalogların doğallığı dikkat çekiyor.
126 sayfa