Kırık Mızrap

Diriltici nefesin sonsuzluk bestesi.. Onda zaman geçip gitmez, mânâ pörsümez ve bütün yekpare sevgiyi bir iffet gibi muhafaza eder. O, her türlü mukayese ve nispetlerin eridiği, aşk ve sevginin yıldızlı bir uykuya daldığı, sarahatlerin serbest oyunlarını denediği ve ışığın gölgeler mahbesinde ölümsüzleştiği bir vuzuhtur. Düşünce onda tecridin imbiğinden geçerken kristalleşir ve renkle, ışıkla dolu bir âvize haline gelir. İdrak üstü bir incelikle zekâya ve onunla uzvîleşen his ve duyguya ürperti veren bu sese Cibril kendi nefesinin rengini ve kanat çırpıp duran ilhâmın soluklarını katar ve artık o ledün âleminin şeffaf bir dalı, bir uzantısı olur. Zaten vuzuh da budur. Neden?, Niçin? ve Nasıl?, iç ve dış âhenk bütünlüğü içinde ve Hikmeti kucaklayan bir üslûpla onda cevap bulur. O kıvılcımlar marekidir. Ancak dizginler iradenin elindedir.Dâvâ şuuru, metafizik bir netlikle rüyâlaşır ve insan onda asil bir sükûnla hedefe yaklaşan zirvedeki ruhların ayak seslerini duyar. Hülyaların özünü bahar kokusu sarar ve ümit denen eller fecrin altın saçlarını okşar. Müjdenin lacivert bakışlarındaki huzur veren renk cümbüşü Kırık Mızrapta efsaneleşerek erir ve bir sızıntı ve reşha haline gelir. Hiçlik ve yokluğu itirafta mayalanan varlık şefkat ve tefekkür hatveleriyle zirveleşir ve bu zümrütten tepede insanın önüne bir şehrah açılır. Bir yol ki parke taşı yıldızlardır. Sonunda ise Mutlak Sevgiliye kavuşmak vardır.Cennet yolculuğuna çıkmış deha, zaman asimetrisindeki realiteleri kavrayarak bizi elimizden tutar, ışıktan kollarıyla kucaklar ve kapalı fânustaki sırlar menşûruna getirir. Orada mâzi hazân görmüş yaprak kadar ürkek, istikbal ise yüzüne zift püskürtülmüş bir kara deliktir. Bir kaşık çalsan irfanının dibi görünecek olanların yapacağı hiçbir şey yoktur. Şafaklar tüllenirken birden her şey değişir. Ateşten sîneler güneşe fer verir. Bahar, geçmeyen bir iklim haline gelir. İstikbalin yüzünde tebessüm goncası açar. Işık süvarileri şahlanır, coşar. Ama hayat zıtların bayramıdır. Günler Rahmân elinde çevrilip durmaktadır. Deha, sabrın altın bağında huzur sunmaktadır. Bu sırlar menşûrunda o, Hızırla kol koladır.Sonsuzluk mesajı.. sancılı tecrübeler.. fânide bekâ arama cehdinin amansız kavgası.. hakikatlerin çıplak dünyası.. ızdırabın tebessüm eden çehresi.. şişeyi taşa çaldıran hayret kuşağı.. görülmeyene göz kırpma ve nağmeyi terennüm edilmeden dinleme.. gizli bir el tarafından göze çekilen sürme veya nâtıkaya vurulan düğümü çözme.. beynin her zerresine bir güneş yerleştirme ve tefekkürün mahrem odasında meleklerle halvete girme.. tebliğ ve telkini aksiyonla şekillendirme ve ölü gönüllere hayat üfleme... İşte şiir ve şiirde gâye!.Kırık Mızrap bir sistem ve bir ekoldür. Müntesipleri, onun şiir dünyasında, daha nice tekevvünler müşâhede edecektir. Ancak bu tekevvün, zaman aşımına uğramayan her şiirin ortak yönüdür. Çünkü hakikî şiir her an ebed kadar yeni kalabilen şiirdir. Her devrin insanı ona, zengin bir madene döner gibi dönecektir.

Diriltici nefesin sonsuzluk bestesi.. Onda zaman geçip gitmez, mânâ pörsümez ve bütün yekpare sevgiyi bir iffet gibi muhafaza eder. O, her türlü mukayese ve nispetlerin eridiği, aşk ve sevginin yıldızlı bir uykuya daldığı, sarahatlerin serbest oyunlarını denediği ve ışığın gölgeler mahbesinde ölümsüzleştiği bir vuzuhtur. Düşünce onda tecridin imbiğinden geçerken kristalleşir ve renkle, ışıkla dolu bir âvize haline gelir. İdrak üstü bir incelikle zekâya ve onunla uzvîleşen his ve duyguya ürperti veren bu sese Cibril kendi nefesinin rengini ve kanat çırpıp duran ilhâmın soluklarını katar ve artık o ledün âleminin şeffaf bir dalı, bir uzantısı olur. Zaten vuzuh da budur. Neden?, Niçin? ve Nasıl?, iç ve dış âhenk bütünlüğü içinde ve Hikmeti kucaklayan bir üslûpla onda cevap bulur. O kıvılcımlar marekidir. Ancak dizginler iradenin elindedir.Dâvâ şuuru, metafizik bir netlikle rüyâlaşır ve insan onda asil bir sükûnla hedefe yaklaşan zirvedeki ruhların ayak seslerini duyar. Hülyaların özünü bahar kokusu sarar ve ümit denen eller fecrin altın saçlarını okşar. Müjdenin lacivert bakışlarındaki huzur veren renk cümbüşü Kırık Mızrapta efsaneleşerek erir ve bir sızıntı ve reşha haline gelir. Hiçlik ve yokluğu itirafta mayalanan varlık şefkat ve tefekkür hatveleriyle zirveleşir ve bu zümrütten tepede insanın önüne bir şehrah açılır. Bir yol ki parke taşı yıldızlardır. Sonunda ise Mutlak Sevgiliye kavuşmak vardır.Cennet yolculuğuna çıkmış deha, zaman asimetrisindeki realiteleri kavrayarak bi... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

528 sayfa


ISBN
975-315-112-8

Diğer baskılar


Etiketler: şiir

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Met yalan nisas Eksantrik mitanoz
10 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski