O, o yaz boyunca yörenin üzerinde incilenmiş yoğun bir bulut gibi asılı kaldı durdu. Güneşin ışıklarıyla yıkanan toz zerreleri altınımsı pırıltılarla sanki bize göz kırpıyordu ve bu göz kırpmalar yüreklerimizin derinliklerinde gizlenmiş köklü bir hasretin sancılarını başlatıyordu. Gül rengi bir hasret... Mis kokulu ve büyülü... Ona bir ad vermeye çalışan çiçek severler, başlarını yukarı kaldırıp derin derin havayı solurken, Gardenya, Frezya, Itır, Mimoza, diye mırıldandı. Yemek düşkünleriyse ağızları sulanarak bir bir saydı: Taze ekmek, Erimiş çikolata, Çiğ krema, Olgun kavun, Dağçileğ. Ahlak budalalarına gelince, onlar burunlarını sıkıca tıkamış tiksintiyle Şehvet, diyorlardı. Baş rahibin düzenlediği özel bir dua için toplanmış Aziz Antonio Abata Manastırının rahibelerine göre bu, Ulvi bir tezahürdü. Çevre sağlık müfettişi, yüzünde kendinden emin bir ifadeyle dosyasına şöyle yazdı: Lağım. Hava durumu uzmanı, Kurbağalar, diye kestirip attı. Titizlikle hastaları, Temiz hava; kötümserler Ölüm; entelektüeller Palavra; kıyısından köşesinden bile osla tıbba bulaşmışlar Kolera, dedi. Ama o, bunların hiçbiri değildi. O, Kızışmaydı ve onu içine çeken herkes, ben de dahil olmak üzere darmaduman oldu.
O, o yaz boyunca yörenin üzerinde incilenmiş yoğun bir bulut gibi asılı kaldı durdu. Güneşin ışıklarıyla yıkanan toz zerreleri altınımsı pırıltılarla sanki bize göz kırpıyordu ve bu göz kırpmalar yüreklerimizin derinliklerinde gizlenmiş köklü bir hasretin sancılarını başlatıyordu. Gül rengi bir hasret... Mis kokulu ve büyülü... Ona bir ad vermeye çalışan çiçek severler, başlarını yukarı kaldırıp derin derin havayı solurken, Gardenya, Frezya, Itır, Mimoza, diye mırıldandı. Yemek düşkünleriyse ağızları sulanarak bir bir saydı: Taze ekmek, Erimiş çikolata, Çiğ krema, Olgun kavun, Dağçileğ. Ahlak budalalarına gelince, onlar burunlarını sıkıca tıkamış tiksintiyle Şehvet, diyorlardı. Baş rahibin düzenlediği özel bir dua için toplanmış Aziz Antonio Abata Manastırının rahibelerine göre bu, Ulvi bir tezahürdü. Çevre sağlık müfettişi, yüzünde kendinden emin bir ifadeyle dosyasına şöyle yazdı: Lağım. Hava durumu uzmanı, Kurbağalar, diye kestirip attı. Titizlikle hastaları, Temiz hava; kötümserler Ölüm; entelektüeller Palavra; kıyısından köşesinden bile osla tıbba bulaşmışlar Kolera, dedi. Ama o, bunların hiçbiri değildi. O, Kızışmaydı ve onu içine çeken herkes, ben de dahil olmak üzere darmaduman oldu.
Ciltsiz, 208 sayfa
Ağustos2004 tarihinde, İnkılap tarafından yayınlandı