Gözyaşlarınız akarken, tutku teninizi ısıtacak...
Kudretli bir prensin, bir köleye duyduğu tutku…
Bir kölenin efendisine aşkı…
Veliaht Prens Edward, yatağını nice kadınlar süslerken, aradığı tutkuyu kölesinin gözlerinde bulduğunda, aşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Prens Edward’ın aklını kurcalayan sorunun yanıtı gayet basitti: İkisi de sadece bedenlerinde özgürdüler.
Ne Edward bir prensti ne de Jaymie bir köle...
Dudakları, gözleri, elleri özgürce konuşuyordu. Sevişmeleri, birbirlerine haykıramadıkları, söylemek isteyip susmak zorunda kaldıkları cümlelerdi.
Her istediğini elde etmiş bencil bir prens, bir kölenin aşkıyla baş edebilecek mi? Aşkları için geleneklere karşı savaşırken engelleri aşabilecekler mi? Kaybedişi, intikamı ve pişmanlığı yaşarken sevgileri yeniden doğru yolu bulabilecek mi?
Şehvetin, masumiyetin ve acının derinlerinde, aşkın her halini antalan bir hikâye...
Gözyaşlarınız akarken, tutku teninizi ısıtacak...
Kudretli bir prensin, bir köleye duyduğu tutku…
Bir kölenin efendisine aşkı…
Veliaht Prens Edward, yatağını nice kadınlar süslerken, aradığı tutkuyu kölesinin gözlerinde bulduğunda, aşık olabileceğini hiç düşünmemişti. Prens Edward’ın aklını kurcalayan sorunun yanıtı gayet basitti: İkisi de sadece bedenlerinde özgürdüler.
Ne Edward bir prensti ne de Jaymie bir köle...
Dudakları, gözleri, elleri özgürce konuşuyordu. Sevişmeleri, birbirlerine haykıramadıkları, söylemek isteyip susmak zorunda kaldıkları cümlelerdi.
Her istediğini elde etmiş bencil bir prens, bir kölenin aşkıyla baş edebilecek mi? Aşkları için geleneklere karşı savaşırken engelleri aşabilecekler mi? Kaybedişi, intikamı ve pişmanlığı yaşarken sevgileri yeniden doğru yolu bulabilecek mi?
Şehvetin, masumiyetin ve acının derinlerinde, aşkın her halini antalan bir hikâye...
https://illekitap.blogspot.com/2020/05/islca-kole-kole-1.html
Ben bu kitabı 2013 yılında ilk basımıyla okumuştum ve öyle karmaşık duygular içerisine girmiştim ki kitabı okurken hala hatırlarım. İşin ilginci bu kitabı ikinci kez okumama rağmen hala aynı duyguları yaşarım. Her seferinde Edward'a yaptıklarından dolayı kızarım ama yine de aşkına sahip çıkma savaşında da hayranlık duyarım.
Işılca'nın okuduğum kaçıncı kitabı bilmiyorum ama Duygu, Ali, Sedat ve Bekir kitaplarının yazarından bir hikaye bu da. Biraz Modern Peri Masalı tarzındaydı. Modern çağda yaşayan bir kraliyet ailesi ve kölelik... sonucunda doğan büyük bir aşk :)
3 Kitaplık bir seri, ilk kitabı ikinci hatta üçüncü farklı bir yayınevi baskısı bu yanılmıyorsam. İndigo Kitap logosuyla seri tamamlandı ve diğer kitapları da çıktı. Bu sefer başladım ve seriyi bitirmeye niyetliyim bu yüzden yorumları peş peşe gelecek ;)
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Veliaht Prens Edward, yanında çalışan ve ona hizmet eden kölesi Jaymie'ye aşık olup aşkına da karşılık almaya başladığında bütün huysuzluğu, siniri, agresifliğini geride bırakıp mutlu olmaya başladığında önünde büyük bir engel vardı. Kendisi bir prensti ve kanını bir kölenin kanıyla karıştıramaz, çocuk yapamaz, eş olarak alamazdı. Bütün yasalar buna karşıydı. Her ne kadar köle karşıtı insanlar olsa da Kraliyet ailesi köleliği devam ettiriyor bağlı oldukları Yaşlılar Heyeti de köleliğin devam etmesi gerektiğini düşünüyordu. Ama Edward bütün yasaları es geçip Jaymie'yi karısı olmasını ve çocuklarının annesi olmasını istiyordu. Köle yasalarına karşı savaş verirken Jaymie'nin aşkı ve hayat karşısındaki toyluğu, kardeşiyle ilgili tehdit edilmesi ve büüykannesi Marie'nin aklına girmesi sonucunda Edward'a güvenmek, aşkına sahip çıkmak yerine Kral ile bir anlaşma yaparak Edward'dan kaçar... Edward bu durumda çıldırsa da için için yanan intikam isteğiyle Jaymie'nin peşine takılır. Amacı onu bulmak, tekrar kölesi haline getirmek, kaçmak için yardım istediği ve evlendiği en yakın koruması Marlon'ın ihanetinin de intikamını almaktadır. Ama onları bulduğunda verdiği sınav, aşkı ve intikam isteği arasında kalması... birçok şeyle tekrar yüzleşmek zorunda kalmasına neden olur. Ama en çok hayatının aşkı Jaymie'y kaybetme sınırına geldiğinde verdiği tepkiler sonucunda aşkın mı yoksa intikam duygusunun mu kazanacağını okuyoruz.
Öncelikle ilk okuduğumda da şimdi okuduğumda da düşündüğüm şey ve hissettiğim duygu Edward'a üzülmek, sinirlenmek, nefret etmek ama sonrasında tekrar üzülmekti. Tıpkı en başından beri Jaymie'ye hep üzülüp attığı yanlış adımlarla aşkını zor durumda bıraktığı için kızmam gibi...
Edward'ın Jaymie'yi çok güzel sevdiğini düşündüm. Cidden çok da güzel sevdi. Her ne kadar sevdiği insanın da en çok canını acıtan kendisi olsa da bunun sevmenin nasıl bir şey olmadığını ve sevgiye aç ruhunun reddedilmeyle, terk edilmeye tepki vermesinden kaynaklandığını düşündüğüm zamanlar da oldu. Edward sevmeyi Jaymie ile öğrendi, sevdi, kırdı döktü, hırpaladı, canını fazlasıyla acıttı ama sevmeyi de öğrendi sonunda.
Jaymie ise... yaşadıklarını hiç hak etmedi. Düşünülürse bence şu kitaptaki en masum kişiydi Jaymie. Tek suçu prense aşık olmuştu. Büyük bir entrikanın içinde kaldı, tehditler, köle yaşamı, tereddütleri, korkuları ve bunun yanında toyluğu hatalarının başlangıcı oldu. En büyük hatası Edward'a güvenmemek oldu ama bir tarafta aşık olduğu adam bir yanda onu büyüten kadın büyükannesi Marie olunca dinlediği kişi Marie oldu. Ve belki de en büyük hatasıydı.
Evet, Marie belki oğluyla gelininin hayatına mal olan olalar zincirinden dolayı korkuyordu bu korkularıyla Jaymie'yi yönlendirip kızın büyük mutsuzluğuna neden oldu.
Herkes Jaymie adına karar verdi, bir şeyler yapmasını istedi ve hepsi doğru olduğunu iddia etti ama bir kişi de çıkıp Jaymie sen ne istiyorsun demedi. Jaymie karşı çıkıp kendi istediğini söylediğinde bile sanki yanlış bir şey istiyormuş gibi muamele ettiler... Jaymie ve Edward'ın yaşadıklarında bence en çok da çevresindekilerin hatası vardı.
Hele Kral... ya senin oğlun aşık olmuş, mutlu görüyorsun niye bunu baltalıyorsun değil mi? Kraliçe'ye ne demeli... resmen üvey oğluna göz koydu... o yüzden de onun mutsuz olması için türlü türlü entrika çevirdi... o da Jaymie'nin üzerinden prim yapıp onun toyluğunu kullananlardan biri çıktı.
Edward'ın verdiği bütün savaşlara rağmen Jaymie'yi yakaladığında yaptıklarının affedilir tarafı yoktu. Jaymie'nin canını fazlasıyla yaktı. Hem ruhen hem bedenen fazla hırpaladı... bir de en büyük zayıflıklarından vurması ise... Jaymie için son nokta oldu. Ama sonra da çok güzel uslandı be... resmen Jaymie'nin yeniden güvenini kazanabilmek, kendisine tekrar aşık olması için çok güzel çırpındı... Kaybettikleri yıllarda yaşayacakları aşkı yaşadıkları sonunda ama Jaymie gitmeseydi o aşkı, o savaşı daha önce yaşarlardı da bence... Edward sahip çıkardı, savaşırdı sonuna kadar aşkı için. Gerçi son kozunu çok iyi oynadı Edward ve kazandı... hamleleri bu sefer daha netti, itiraz kabul etmemecesine attı adımlarını.
Jaymie kalbinde büyüttüğü aşka böylesine vurgun yemesi çok fena yıktı. Verdiği savaş belki de birçok kişinin veremeyeceği kadar büyüktü. Sonunda da pes etti ama o pes ediş aşkını kazanmasına neden oldu. Bu kitapta da en çok mutluluğu hak eden kişiydi Jaymie… sonunda da kazandı bence...
Marlon… adam bu kitabın Edward'dan bile daha iyi seven adamıydı. Cidden sevmenin sahip olmak, onunla yaşamak olmadığını çok güzel anlattı. Hatta Edward'ın bile dediği gibi hangimiz daha çok seviyoruz Marlon mu ben mi? öyle bir aşkla sevdi Jaymie'yi. Dürüstçe tekrar Edward'ın karşısında durup da yaşadığı onca şeye rağmen Jaymie şimdi gelsin yine hiçbir beklentim olmadan ona yardım ederim demesi... işte aşk bu dedirtti. Marlon, bence Edward'dan daha güzel sevdi. Daha saf sevdi. Daha huzur verici sevdi. Daha güven verici.
Kitabın sonlarına doğru herkesin hatalarını anlaması ise... şaka gibiydi. Yap yap sonra pişmanım hakim bey... oldu paşam aklın daha önce neredeydi. Marie, Jaymie hastanedeyken geldi Edward'da ahkam kesiyor, suçluyor da bir gün aynaya bakıp torununun böylesine acı çekmesinde parmağı olduğunu düşünmüyor.
Edward'ın babasına, Kralına karşı aldığı tavır çok iyiydi. Hele bir de tekrar bıçaklanmak istemediğini söylediği kısım... ciddi bir meydan okumaydı... Jaymie için krallığı hiç sayması ise... işte muhteşem satırlardandı.
Edward'ın kendini Jaymie'ye affettirmek için çabalaması çok tatlıydı. Evet bütün yaptıklarında kızdım kabul ediyorum ama affettirme çabalarında da ben de affettim. Benim bile gönlümü aldı haylaz prens :D
Angela ise... Prenses Angela... asilliğini ve gururunu çok güzel sergiledi. Lisa gibi ucuz bir kadın olmadığını çok güzel gösterdi. Bu kitapta en takdir edilesi karakterdi bence.
Neyse... çok uzatmayayım yoksa yavaş yavaş çok fena spoilere gireceğim :D
Ben kitabı cidden sevdim. Her ne kadar çok kızdığım ve beni sinirlendiren şeyler olsa da güzel bir aşk hikayesiydi. 650 sayfa olmasına rağmen su gibi aktı. Bazen niye bu kadar kalın daha ince de olabilirdi dediğim zamanlar olmuştu ama bu ikinci okuduğum da hiçbir detayı gereksiz olmadığını ve her bir olayın yaşanması gerektiğini tekrar fark ettim. Evet bu kitabı bu kadar satırı hak etti. Bana sorarsanız bir 10 sayfa daha olmalı ve son Jaymie ve Edward'ın mutluluğu detaylandırılmalıydı :D
Işılca kalemini sevdiğim Türk yazarlardan biri. Elimde bu serinin haricinde iki kitabı daha var hepsini okuyacağım kısa zamanda :D ama önceliğim bir seri şu anda ;)
Karton Cilt, Türkçe, 652 sayfa
17Ocak2017 tarihinde, İndigo Kitap tarafından yayınlandı