Aynı kadere mahkûm olmaları bir tesadüf müydü?
Köle olarak büyümüş sıra dışı genç bir adam…
Fahid, korsan gemilerinde köle olarak büyümüştür. Yaşadığı hayatın zorlukları, genç adamı katı ve duygusuz birine çevirirken aynı zamanda hayatta kalmayı da öğretmiştir. Yıllar sonra köle olarak satıldığı ailenin küçük kızı Ayrin ile tanıştığında unuttuğu tüm duygular yüreğinin derinliklerinden yüzeye çıkar. Küçük kızın masum menekşe rengi gözleri, ona yeniden insanlığını hatırlatmıştır. Ve bir gün Ayrin kaçırılır. Onun peşinden arayışla geçen yıllarda, kızın kaçırılmasından doğan vicdan azabını omuzlarında ağır bir yük olarak taşıyacaktır. Bu ağırlık ancak Ayrin’i bulduğunda kaybolacaktır.
Aristokrat bir aileye mensupken kaçırılarak Paşa’nın konağına satılan bir leydi…
Küçük yaşta ailesinden koparılıp cariye olarak yaşamaya mahkûm edilen Ayrin, geçen yıllarda ne ailesinden ne de onu korumaya yemin etmiş olan Altın Gözlü Dev’den tek bir haber almıştır. Kaderini kabullenerek, geleceğe dair tüm ümitlerini yitirdiğini düşündüğü sırada umut bir ışık gibi yeniden doğar. Genç kızın yıllar süren esaretinden sonra Fahid, söz verdiği gibi onu kurtarmaya gelmiştir.
Ve Mısır çöllerinde başlayıp İngiltere’ye uzanan eşsiz bir aşk hikâyesi…
Aynı kadere mahkûm olmaları bir tesadüf müydü?
Köle olarak büyümüş sıra dışı genç bir adam…
Fahid, korsan gemilerinde köle olarak büyümüştür. Yaşadığı hayatın zorlukları, genç adamı katı ve duygusuz birine çevirirken aynı zamanda hayatta kalmayı da öğretmiştir. Yıllar sonra köle olarak satıldığı ailenin küçük kızı Ayrin ile tanıştığında unuttuğu tüm duygular yüreğinin derinliklerinden yüzeye çıkar. Küçük kızın masum menekşe rengi gözleri, ona yeniden insanlığını hatırlatmıştır. Ve bir gün Ayrin kaçırılır. Onun peşinden arayışla geçen yıllarda, kızın kaçırılmasından doğan vicdan azabını omuzlarında ağır bir yük olarak taşıyacaktır. Bu ağırlık ancak Ayrin’i bulduğunda kaybolacaktır.
Aristokrat bir aileye mensupken kaçırılarak Paşa’nın konağına satılan bir leydi…
Küçük yaşta ailesinden koparılıp cariye olarak yaşamaya mahkûm edilen Ayrin, geçen yıllarda ne ailesinden ne de onu korumaya yemin etmiş olan Altın Gözlü Dev’den tek bir haber almıştır. Kaderini kabullenerek, geleceğe dair tüm ümitlerini yitirdiğini düşündüğü sırada umut bir ışık gibi yeniden doğar. Genç kızın yıllar süren esaretinden sonra Fahid, söz verdiği gibi onu kurtarmaya gelmiştir.
Ve Mısır çöllerinde başlayıp İngiltere’ye uzanan eşsiz bir aşk hikâyesi…
Benim için sırf romantizm üzerine kurulu kitaplarda Rita Hunter 1, Jennifer Royce 2'dir. Bu tarz kitapları sıklıkla takip edenler, yazarı Gözlerinin Esareti isimli ilk kitabından hatırlarlar. Biraz daha geriye gidersek Jennifer da aslında Wattpad sayesinde keşfedilmiştir.
Ben azıcık yazarla tanışmamdan bahsetmek istiyorum. Yazarın ismini ilk kez bundan 2 sene önce ağustos gibi duymuştum. O zamanlar Jenny, Ephesus Yayınları ile anlaşmıştı. Biraz araştırma sonucu önüme gelen alıntıları gayet beğenmiştim ve Wattpad isimli bir sitede yazdığını öğrenmiştim. Tabi o dönemde de ben tarihi aşk romanı açısından baya sıkıntı içindeydim çünkü doğru düzgün çıkan bir kitap yok. Siteye üye olduktan sonra Kalbimin Efendisi isimli hikayesinin konusunu beğenip okumaya başladım.
Çoğu tarihi aşk romanı okuyucusu gibi benim de bu türde yazdığını bildiğim tek Türk Rita Hunter idi. Jenny'den bir Rita beklemiyordum tabi ama lütfen güzel yazmış olsun diye de içimden geçiyordu sıkça. Neyse, Kalbimin Efendisi bitti, "Evet, bu kadında iş var fakat sonraki hikayeler hayal kırıklığı olabilir, ne olur olmaz kesin karar verme." dedim kendime. Böylece 1-2 hikaye sonra "Bu hatun bir harika! Gelsin sıradaki hikaye!" diyerek kalbimi kazandı. Aynı zamanda kendisi sayesinde tarihi aşk yazmanın ne kadar zor olduğunu görmüş oldum. Kısacası Jennifer sayesinde Wattpad ile tanıştım ve kadının müptelası oldum. Şu anda da orada yazmaya devam etmektedir, tabi ben siteye çok nadir girdiğim için son yazdığı hikayeye başlayamadım bir türlü. Kısa sürede kısmet olur inşallah.
Yeter bu kadar çalçene, gelelim kitabımıza. Öncelikle yazar bizi bu kadar beklettiği için çok ama çok kırgınım. Sonraki kitapla önceki kitap arasında 1.5 senelik fark var. Yazar neden Ephesus'la anlaşmasını feshetti bilmiyorum ama Ephesus büyük bir kayıpta bence. Ayrıca bu hikayenin büyük kısmı Wattpad'de yayınlanmıştı fakat yazar yazdığını fazla beğenmediği için bazı değişikliklere gitti. Bu iki durum sonucu çok bekledik, sonunda da kavuştuk. Umarım bundan sonra bir daha bu kadar beklemeyeceğiz.
Kitap 3 kısımdan oluşuyor. 1)Ayrin'in küçüklüğü ve kaçırılması, 2)Çiftimizin İngiltere'de geçen zamanı ve Ayrin'in zoraki evliliğine mani olmak, 3)Fahid'in ailesinin katilini bulması. Kitap beklentimi hem karşıladı hem karşılamadı. Karşılayamadığı kısımları yazmak daha kolay olacağından girişi yapıyorum. İlk kez Jenny'nin bir kitabında fazla kopukluklar gördüm. Örneğin Ayrin'in tutsaklık zamanlarının biraz daha ağırlıkta olmasını isterdim. Hele 3. kısım fazla oldu bittiye getirilmişti. Ayrıca Ayrin'in babasıyla arası sonda ne oldu? Herhalde aralarındaki soğukluk devam ediyor diye düşüneceğim.
Bir de yazarın bütün erkek karakterleri nedense dük olarak karşımıza çıkıyor. Dük olsun da herkes olmasa daha mı iyi olur acaba? :D
Wattpad versiyonunda Ayrin'in kardeşleri Derek ve Will'in aşk başlangıçlarına kısa geçiş yapılmıştı. Kitapta bundan bir kez bile söz edilmedi. Aslında edilmemesi daha iyi oldu çünkü 2. 3. çiftler geldiği zaman kitaplar aşırı gereksiz uzuyor. (Bizde bunun temsilcisi Asude'dir.) Yalnız yazar bu iki karakter için kitap veya kitaplar yazacak mı? Kısa 2 novella şeklinde olursa güzel olur bence.
Kitaptaki bazı kopuluklara rağmen genel olarak güzel bir kitap okudum. Sagirah -yani Ayrin - ile Fahid birbirlerine karşı en korumacı çiftti. Bazı yerlerde Ayrin'in saflığı sizde bir gülümseme oluşturuyor. Fahid yazarın şu ana kadar okumuş olduğum en iyi erkek karakteriydi. Ben daha çok yazarın kadın karakterlerini seviyorum. Erkeklerden Kayran ve Fahid sevdiklerim şu anda.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/06/esir-yurek-yorum.html
Güzel bir kitaptı, ingiliz kanallarında mini dizi olarak yayınlanabilir :)
Konusunu okuduğumda olaylar sadece Ayrin'in kaçırılması üzerinden gidecek diye düşünmüştüm ama öyle olmadı, yazar kurguyu geniş tutmuş, Mısır'da ailesiyle birlikte yaşayan Ayrin'in bir gün evlerine köle olarak getirilen Fahid ile tanışması, daha sonra kızın bir paşaya satılmak üzere kaçırılması, aradan geçen bir kaç yıldan sonra Fahid tarafından bulunup kurtarılması ilk bölümü oluşturuyor...
Ardından, araya dört yıllık bir ayrılık giriyor, sonra herkes ingiltere'de tekrar bir araya geliyor ,Ayrin genç ve güzel bir kız olmuş, Fahid artık ünvanı olan, yakışıklı ve güçlü bir adam, ikilinin ingiltere'de tekrar bir araya gelmesi sonucu aralarında başlayan aşk ve yaşanan bir dizi heyecanlı olaylar ikinci bölümü oluşturuyor...
Tüm bu olayların içerisinde, Fahid'in gemilerde çalışan köleleri kurtarmak için, denizdeki korsan gemilerine karşı başlattığı savaş ve ailesinin katillerini arama çalışmaları son hız devam ediyor...
Ana karakterlere, sevilesi yan karakterleri de eklersek özellikle "Dante" yi ki kendisine ait bir kitap vardır umarım, dediğim gibi mini dizi tadında bir kitap çıkmış ortaya :)
Yalnız, olaylar çok fazla olunca ben Ayrin ve Fahid sahnelerine doyamadım, daha çok bir arada olabilselerdi keşke, yani oldular da bana yetmedi :)
Çok fazla detay,ara ve uzun cümleler oldugu icin üzülürek sıkıldığımı söylemeliyim.
Nerdeyse bir ayda okudum ve arada baska kitaplar okudum .
Hikaye cok guzel ama fazla betimleme bile insani sıkıyor gercekten .
http://illekitap.blogspot.com.tr/2017/02/jennifer-royce-esir-yurek-asil.html
Bir Jennifer Royce kaleminden harika bir kitabın daha sonuna gelen ben üzülsem mi yoksa elimde okunmamış bir kitabın daha olduğuna sevinsem mi bilemedim.
Biliyorsunuz ki kendileri bir Türk yazar olmasının yanında kendi kültürü olmamasına rağmen historical romance türünde kusursuz bir kurgu ile okurlarının karşısına çıkan bir yazar. İki kitabını okumuş olmama rağmen her ikisi de birbirinden güzeldi. Bayıldım! Bayılmakla kalmadım bitmiş olmasına rağmen her sayfasının sonradan bir daha üstünden geçtim.
Akıcı, merak uyandırıcı ve oldukça sürükleyici bir kurguya sahip olan kitap kölelikten başlayarak İngiliz asilliğine uzanan bir hikayeye ev sahipliği yapıyor.
Kitabı kısaca konusunu anlatmak gerekirse, küçük yaşlarda ailesi öldürülen ve sonrasında köle olarak satılan Fahit'in Mısır'da yaşayan Sagirah'ın babasının tarafından satın alınıp eve gelmesi ile başlıyor macera. Ayrin ile Fahid arasında geçmişlerinden gelen tanışıklığın sonrasında geçen yılların ardından genç bir adam olan Fahid ve genç bir kız olan Ayrin tekrar karşılaşmaları sonrasında aralarındaki kıvılcıma kayıtsız kalamıyorlar. Bu kıvılcım kendini gösterip aşka dönüşürken geçmişte küçük yüreklerinin birbirlerine tutunması geleceklerinde büyük bir aşka dönüşüyor. Ancak işler hiç de umulduğu gibi gitmiyor. Öncelikle önlerinde Ayrin ile evlenmek isteyen bir asil var ve bu adam pis işleri dolayısıyla Ayrin'i ve aileisni zor durumda bırakırken Fahid de ailesini öldüren adamı öğrenmenin ateşiyle yanıp tutuşuyor.
Soluksuz okunan macera, nefes kesen bir aşk ve sonsuz bir güvenle dolu bir ilişkiyi okurun önüne koyan Jennifer Royce, bir okuru kitabıyla tatmin etmeyi bilmenin yanı sıra okuru hayrete düşürecek detaylarla dolu bir kurgu yazmayı da başarmış bulunuyor.
Mısır'daki kölelikten İngiltere'nin asil sınıfına uzanan kurgu okumaktan sıkılmayacağınız ve bayılacağınız bir hikaye olmuş.
Her ne kadar zaman zaman Fahid'e kızsam da şu kitapta kelimenin tam anlamıyla nefretimi kazanan tek insan Ayrin'in babası oldu. Erkek kardeşleri Derek ve Will ise... ben onlara aşık olup geliyorum diyeceğim şekildeydiler.
Ama en çok merak ettiğimde Sean ve Dante oldu. Onların bence eşsiz bir hikayesi var ve ben o hikayeleri hevesle ve merakla bekliyorum. Asil Korsanlar Serisinin ilk kitabı Esir Yürek ise diğer iki kitapları da Sean ve Dante'ye ait olacak diye düşünüyorum. :)
Sevgili Jennifer Royce... lütfen bizi bekletmeden bir kitap daha çıkarın ve biz de kaleminizi özlemeden peş peşe sizi okuyarak mutlu mesut yaşayalım.
Şiddetle tavsiye edeceğim yazarlardan biri ve iki kitabını severek okudum 3. kitabı İntikamla Gelen de elimde ve kısa zamanda ona da başlayacağım. Size de tavsiye ederim okuyun. Seveceksiniz :)
Ayrıca kitap tasarımını çok beğendim, hele ki iç tasarımı çok güzeldi. Mortane'nın tasarımlarına hayranlıkla bakıyorum. Tebrik ediyorum çok güzel iş çıkarıyorsunuz bu konuda.
Aslında vereceğim puana tam karar vermedim. Bu tür için beklentimin yüksek olsuğu bir yazar aslında.Hatta bu kitap için beklentim tavandı :) Kitabı okurken bazen koptum. benim için önemli olan ayrıntılar atlanmış gibiydi. Ayrin'in kaçırıldığı zaman ki duyguları biraz es geçirilmiş gibi. İngiltere'ye geldiği zaman adaptasyon süresi de aynı şeyden muzdaripti bence. Kitabın başı ve Fahid'ın tavrı ve tarzı kitabın sonuna doğru yavanlaştı. Buna rağmen kötü değil sadece benim beklentim çok yüksekti.
Fahid sekiz yaşındayken anne ve babasının öldürüldüğünü görür. Kendisi de İngitere'den gönderilir. Uzun bir süre korsan gemisinde esir tutulur. Daha sonra da Mısır'da köle olarak satılır. Boyun eğmez,gururlu ifadesinden etkilenen Lord Remington'da çocuklarına göz kulak olup,onları eğitmesi için satın alır. Gittiği evin küçük kızı sekiz yaşında ki Ayrin ona şefkatle dokunan ilk kişi olur. Yıllarca kırbaçlanmış,dövülmüştür. Kızın bu dokunuşu yüreğinde unuttuğu duyguları yeniden ortaya çıkarır.
Ayrin'in annesi doğumundan iki yıl sonra ölmüştür. Babası bir danışmandır. İngiliz hükümeti onu Mısır'a gönderince iki oğlu ve kızı ile oraya yerleşmişlerdir. Ayrin köle olarak evlerine gelen Fahid ile cevap alamasa bile hep konuşur,ona bakan kızlara o benim der ve sahiplenir çok bağlanır. On yaşındayken de dadısı ve Fahid ile pazarda iken kaçırılır. Babası oradan giderse teslim edilecektir. Haber gelmeden ayrılırsa vatan haini ilan edileceğinden,çocukları ülkeye giremeyeceğinden önce çocuklarını gönderir. Vicdan azabını hafifletmek için Fahid'i suçlar. Fahid'i ise suçluluk duygusu zaten yer bitirir. Ne kadar arasa da bulamaz. Sagirah'ını bulamadığı,azap dolu dört yıldan sonra yeni efendisi ile gittiği konağa cariye olarak satılan Ayrin'i görür.
Yıllarca ezilen,dövülen Ayrin tam umudunu kaybetmişken Fahid onu bulur. Kaçırmaya çalıştıkça Fahid kırbaçlanır,kendisi hücreye kapatılır,dayak yerler. En sonunda da köle tüccarına satılır ve Fahid üç kese altın vererek onu kurtarıp babasına götürür.
Fahid'in yeni efendisi bir asilzade Fahid'in de bir asil olduğunu öğrenir.Oğlu yerine koyduğu için onu özgür bırakıp varisi yapar. Artık unvanı,malları Fahid'in olur.
Ayrin on sekiz yaşına geldiğinde bir maskeli baloda Fahid ile karşılaşırlar. İkili İngiltere'de yeniden bir araya gelir. Fahid'in Sagirah'ı büyüyüp,erkeklerin başını döndüren bir güzelliğe bürünmüştür. Ondan uzak duramaz ve yeniden bir araya gelen ikili bu kez aşkla bağlanır.
Ayrin'i beğenen bir kont onunla evlenebilmek için babasını geçmişi ve abilerini ölümle tehdit eder. Onun açtığı sıkıntılar ile uğraşırlar. Fahid korsan avına çıkıp köleleri kurtarmaya çalışır,bir yandan da ailesinin katilini arar. Bir de aşklarının araya girdiği uzun bir mücadele var kitapta.
Küçük bir kızın büyüyüp kadın oluşunu okuduğumuz uzun bir hikaye var. Aslında konu farklı yazarın eline güzel bir malzeme geçmiş fakat betimlemeleri olsun,anlatımı,diyalogları olsun hiç beğenmedim. Çok ağır ilerledi. Araya kaç kitap koydum hatırlamıyorum. Yazar ne bulursa toplamış gibi oradan oraya,her konu her kişi var. Karakterler çok yapmacık özellikle Ayrin hiç ama hiç sevemedim. Tavırlarının dönem ile alakası yok. Özgür değilim diye düşünüp erkek kulüplerine giren bir karakter. Başına buyruk halleri, tüm yaptıkları çok saçma geldi. Sadece konusu ve çektiklerine verdiğim bir puan.
https://illekitap.blogspot.com/2020/06/jennifer-royce-esir-yurek-asil.html
Asil Korsanlar Serisi'nin ilk kitabı Esir Yürek. Kaçıncı kez okuduğumu bilmiyorum. Ama şimdi elimde Parola Yayınları logosuyla çıkmışken bir kez daha okuyayım dedim. Benim şöyle bir huyum var, serilerin hep aynı basım yani yayınevi logosu altında olmasın severim dolayısıyla bu kitapta Parola Yayınları'ndan çıkınca almadan olmazdı ve almışken tekrar okumadan asla olmazdı :D Zaten Fahid adamım anlatılmaz yaşanır daha da iyisi onu yaşarken Sean ve Dante'yi de yaşayabiliyor olmak :D
Jennifer Royce, hep dediğim gibi kendi kültürü olmamasına rağmen ustalıkla historical romans türünü kaleme alıyor. Kurguları güçlü ve sağlam, okuru tatmin ediyor ve okurken asla şurası şöyle olsaydı diyemiyorsunuz öylesine iyi... Zaten artık o haldeyim ki direk kitabı çıktığını okuyunca hemen alma moduna giriyorum :)
Jennifer Royce'un bu kitabı da akıcı, merak uyandırıcı ve oldukça sürükleyici bir kurguya sahip olan kitap kölelikten başlayarak İngiliz asilliğine uzanan bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Hem de ne hikaye... ahhh bir de eşsiz bir aşk ve kurulan dostlukları da es geçmemek lazım.
Kitabı kısaca konusunu anlatmak gerekirse, henüz 8 yaşındayken ailesi katledilen ve kendisi kaçırılıp gemilere satılan sonrasında da Mısır'da köle olarak satılan Fahid, Lord Remington tarafından satın alındığında küçük Ayrin ile tanışır. Herkesin köle olarak yaklaştığı Fahid'e küçük kız merakla ve ilgiyle yaklaşması Ayrin ve Fahid arasında atılan ilk adım olmuştur. Bir süre sonra Fahid'in sorumluluğundayken Ayrin'in kaçırılması ise... genç adamın hayatını allak bullak eder. Fahid'in öncelikli hayatı Ayrin'i bulmakken Lord Remington genç adamı başka birine satar ve o adamın da Fahid'in küçük kıza ilgisi ve arayışına yardım edip Ayrin'i bulurlar ve evine geri getirirler. İşte olaylarda ondan sonra başlar. Çünkü Lord Remington kızını ve ailesini de alarak Mısır'ı terk edip tekrar Londra'ya dönmesi ve orada hayatlarına devam etmeleri Ayrin ve Fahid'in yollarını ayırır. Fahid ve can yoldaşı haline gelen arkadaşı Cabir ile beraber özgürlüklerine kavuşmuş halde Londra'ya döner ve onu özgürlüğüne kavuşturan adamın verdiği unvanla Lord Logan Anderson ismiyle Londra'da hayatına başlar... Tam bir yıl sonra Fahid ve Ayrin maskeli bir baloda tekrar karşılaşırlar... Genç adam karşısında güzel, alımlı, çekici bir genç kadını gören ve ona karşı hissettiği çekime karşı koyamazken bu kadının Ayrin olduğunu görmek genç adamı oldukça şaşırtmıştır. Sonrasında ise Fahid, Ayrin'e karşı yüreğinde başlayan alevi durduramazken Ayrin küçüklüğünden beri yüreğinde barındırdığı sahiplenme hissinin gün geçtikçe büyük bir aşka dönüşmüş olmasını fark etmiştir. Ancak Ayrin ve Fahid'i engelleyen çok büyük bir engel vardır ki o da kendisi ile evlenmek istene bir Lord'un elinde babasını ve ağabeylerini tehlikeye atabilecek belgelere sahip olması... Fahid ve Ayrin'in aşk yolculuğunu okuyoruz.
Tabi serinin ilk kitabı olmasından dolayı Fahid'in Sean ve Dante ile arkadaş olma yolculuklarını ve korsan avcısı olma hikayelerinin de başlangıcını oluşturuyor. Ahh bir de her daim yanlarında olan Cabir'i de bolca okuyoruz.
Var ya nasıl özlemişim ben bu muhteşem üçlüyü... Ne güzel de uydu Dante, Fahid ve Sean'a muhteşem üçlü kelimesi :D Okurken, özellikle korsanlarla karşı karşıya geldikleri o ilk seferi okurken resmen içim eridi... düşünsenize bir Osmanlı Kardırgası türünde bir gemide birbirinden yakışıklı üç adam... gömlekler göğüste yarıya kadar açık, saçlar omuzlarda dağılmış, ellerinde kılıçlar... bakışlar vahşi... offf… tamam sustum :D
Salya akıtmayı bırakıp yoruma devam ediyorum.
Mısır'daki köleliğe, kölelerinin alınıp satılmasına, kızların cariyeliğine kadar kurguda işlenen kısımlar çok güzeldi. Aslında geçmişte yaşanmışlıkları çok güzel göz önüne seriyordu. Birçok kitaplarda, filmlerde ve tarihi makalelerde gördüğümüz bir detaydı, güzel bir şekilde kurguya oturtulmuştu. Sevdim.
Ayrin'i kurtarmak için Fahid'in çabalaması falan çok güzeldi. Pes etmemesi, peşini bırakmaması, azmi çok güzeldi. Özellikle tam yaklaşmışken elinden kaçırması ve cezalandırılması çok iyi işlenmişti.
Ayrin'in ise yaşadığı bütün o korkunç geçmişe rağmen bir şekilde yoluna devam edebilecek gücü bulması çok güzeldi. Güçlü bir kadın olduğunu gösterdi ki zaten Fahid'e de böylesine güçlü bir kadın yakışırdı daha azı olmazdı :)
Ayrin'in babasına sinir oldum. Hep kızını ikinci plana attı, yaptıklarından pişman olmadı... en son da Lord'un Ayrin ile evlenebilmek için yaptığı tehdide de ses çıkarmaması ve Ayrin'i zorlar tavrı... beni çileden çıkardı.
Will ve Derek… çok tatlıydılar. Hani Fahid, Dante ve Sean gibi korsanlarımız olmasa Will ve Derek'e aşık olabilirdim. Keşke onları da bir baş göz edebilseydi. Bir an dedim ki bu ikili Ayrin'in arkadaşlarına vuruldular mutlu oldum ama tabi sonlarını göremedik.
Cabir'in Fahid'e karşı Ayrin'i savunur halleri cidden çok güzeldi. Çok eğlendim hatta bazen Fahid'e karışır halleri de çok eğlenceliydi.
Fahid'in babasının annesinin resmine bakarak yönünü bulabileceği kısımla ilgili sırrı çözememeleri ama bu sırrı daha ilk görüşte Ayrin'in çözmesi çok çok hoşuma gitti. Kadının gücü dedim yani... :D kadınlar daha mı zeki ne sevgili Fahid :D
Kitabın sonunda saraydaki detaylar çok güzeldi. İtiraf etmek gerekirse bizimkilerin unvanlarını nasıl aldıklarını unutmuşum hatırlamak çok güzel oldu.
Bölüm başlarında, Yunan Mitlerinden anlatılan hikaye çok güzeldi. İlk defa duydum ama aşırı hoşuma gitti :D
Ayyy bu kitabı kaçıncı kez okuduğumu unutmuş olmama rağmen yine çok büyük zevkle okudum. Historical romans severlere mutlaka tavsiye edeceğim bir seri. Mutlaka deneyin.
Karton Cilt, Türkçe, 496 sayfa
2020 tarihinde, Parola Yayınları tarafından yayınlandı