Köpek Kalbi, hem Rusya'da hem de Batı'da geçen yüzyılın sakıncalı kitaplarından. 1925'te yazılan, ülkesinde ancak 1987'de yayımlanabilen bu roman, 1917 Rus Devrimi'nin toplumsal sonuçlarına odaklanmış. Yer yer Frankenstein'ı andıran, gerçeküstü atmosferiyle kendisini bir distopyanın eşiğinde tutan bir kara mizah, Köpek Kalbi. Oldukça sağlam iplerle birçok metne bağlanan anlatısı, Rus bir doktorun elinden ortaya çıkan tehlikeli bir insan-hayvan türünün, insan doğası üzerinden burjuva ve proleterya görünümlerini yakalayıp hicvediyor. Postmodern romanın unsurlarını, yazıldığı döneme rağmen içinde saklayan Köpek Kalbi; Gogol'un hemşehrisi ve en önemli mirasçısı, Usta ile Margarita'nın yazarı Bugakov'un komünist devrime ve dünyaya bakışını yansıtan küçücük bir roman.
Köpek Kalbi, hem Rusya'da hem de Batı'da geçen yüzyılın sakıncalı kitaplarından. 1925'te yazılan, ülkesinde ancak 1987'de yayımlanabilen bu roman, 1917 Rus Devrimi'nin toplumsal sonuçlarına odaklanmış. Yer yer Frankenstein'ı andıran, gerçeküstü atmosferiyle kendisini bir distopyanın eşiğinde tutan bir kara mizah, Köpek Kalbi. Oldukça sağlam iplerle birçok metne bağlanan anlatısı, Rus bir doktorun elinden ortaya çıkan tehlikeli bir insan-hayvan türünün, insan doğası üzerinden burjuva ve proleterya görünümlerini yakalayıp hicvediyor. Postmodern romanın unsurlarını, yazıldığı döneme rağmen içinde saklayan Köpek Kalbi; Gogol'un hemşehrisi ve en önemli mirasçısı, Usta ile Margarita'nın yazarı Bugakov'un komünist devrime ve dünyaya bakışını yansıtan küçücük bir roman.
Dünyaca ünlü bir Profesör, bir kış günü, üzerine sıcak su dökülen zavallı bir köpeği alır eve getirir. Kendisi aslında büyük bir cerrahtır. Evindeki laboratuarında, bir adama köpek kalbi plantasyonu yapar. Olay Rus devrimi günlerinde geçmektedir. Adam ilk günler “sahibine” yaltaklanır. Çok kibardır. Giderek serkeşleşir. Sonra ÇEKA üniforması giyer ve “sahibinin” evine devlet adına el koyar…
Bu kitap ile ilgili savunacağım iki husus var. Birinci husus: kitabın akıcılığı ve kolay okunabilen bir yapıda olması. Edebi olarak metni çok beğendiğimi söyleyebilirim. İkinci husus : kitabın sansüre uğramış olması. Kitabın rejim eleştirisi gereksiz ve abartılı olmasına rağmen her ne olursa olsun sansüre topyekün karşı olmak gerektiğini düşünüyorum. Bu kitabın rejim tarafından yasaklanmış olması ülkemizdeki Ahmet Şık olayını aklıma getirdi.
Bu kitap bence çok planlı ve ince düşünülmüş. Monarşist Bulgakov açısından Ekim Devrimi büyük bir kişisel dram olduğu aşikar. Hele ki 7 odalı bir daireniz varsa :) Romanını da bu ölçüde karşıt bir propanda aracı olarak yazmış. Okuduğum ilk kitabı olmasından ötürü ufak bir arama yaptım. 1.Dünya Savaşı'nı görmüş, 2.Dünya Savaşı'nın başlarında yaşamını yitiren bir yazar olarak savaş karşıtı bir söylemde bulunmaması da ayrıca enteresandır. Yaşadığı dönemde Hitler faşizmi ile ilgili de herhangi bir yazı kaleme almamış. Sanırım savaş ve faşizm Orwell gibi, Bulgakov'u da pek ilgilendiren konular değil.
Bu kitabı Kafka'nın Dönüşüm kitabına benzettim diyebilirim.(kapakta da ufak bir bilgilendirme var) Sharik ve Samsa. İkiside aynı kaderi paylaşmış iki karekter gibiler. Dönüşüm her ne kadar felsefi bir hazine olmasına rağmen Köpek Kalbi edebi olarak Dönüşüm'den çok daha nitelikli bir metne sahip. Her ne kadar akıcı bir metne sahip olsa da Köpek Kalbi'nin rejim eleştirisi pek bayağı. Sanıyorum kitaptaki eleştirilerden dikkate değer diyeceğim tek husus NEP(YEni Ekonomi Politikası). Bir bakıma sosyalizmin temellerine aykırı olsa da (üretken köylünün zenginleşmesi-yeni sınıflandırılmalara yol açması), sosyalizmin inşası açısından sermaye birikimi yaratmak adına bir adım olarak görüyorum. Bu konu tabi tartışmaya açık, bu konu ile ilgili liberaller ve marksistler açısından birçok farklı yorumlamalar bulunuyor.
Kaknüs Yayınları'nda çıkan baskısında birçok baskı ve imla hatası mevcut. Yer yer komünist kelimesinin yanlış yazılmış. Ayrıca NEP konusu ile ilgili verdikleri tarihlerde aynı şekilde hatalı tarihler. Kozmetik olarak kapak tasarımı pek sevimli değil. Dedalus kapağı daha güzel sanırım.
http://kitapeylemi.blogspot.com.tr/2014/03/20-kopek-kalbi-mikhail-bulgakov.html
http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2015/07/kopek-kalbi-mikhail-bulgakov.html
Mihail Bulgokov mükemmel bir yazar 1920 'lerde yazılmış bu eser içeriğinde bilim kurgu,mizah,hiciv bu kitapta hepsi var. Yazarın hayat hikayesi de ilgi çekici.
İlginç bir sistem eleştirisi yapmış Bulgakov.İlk kez okuduğum bir yazar uslubunu sevdim eğlenceli ve düşündürücü..En kısa zamanda diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Anti-Komunizm üzerine içerik taşıması nedeniyle bir dönemin yasaklı kitabıdır. Şarik isimli bi sokak köpeğine ayyaş bi ''işçi''nin hipofiz ve sinir sisteminin nakledilmesinden sonra mahlukun durumunu anlatır.
Köpek halinde zaten tekmelenir,aç kalırken insan olduktan sonra da ezilmeye,aşağılanmaya devam eder hatta verilen adab-ı muaşeret de işe yaramaz çünkü özünde işçidir bu mahluk. Üstelik sistemin bi anda değiştirildiği bir ülkenin işçisidir bu yüzden de rejimin özünü anlayamayacak kadar cahil ve yetersizdir.
Bu arada filmi de varmış. Yine de benim gibi kitabın yeri başka diyorsanız akıcı bir kitaptır,tavsiye ederim. Belki de Orwell'in Hayvan Çiftliğinden sonra okuduğum en iyi Anti-Komunizm romanıdır.
yazarın okuduğum ilk kitabı ''genç bir doktorun anıları'' ile kıyaslayınca daha vasat bir kitap olduğu söylenilebilir pek beğendiğimi söyleyemem açıkçası!
: Mihail Bulgakov yine tüm kitaplarında olduğu gibi politik göndermelerle dolu bir eser ortaya koymuş , yine kara mizah türünde enfes bir ürün ortaya koymuş. Bulgakov kitabı olunca Sovyet rejimini eleştiren mutlaka bir şeyler bulursunuz. Zira daha önce de ifade ettigin Sovyet rejimi karşıtı olduğu için , rejimi övmedigi için eserleri basılmamış , çıkarılmamış bir yazardır. Bu eseri de yazıldıktan çok sonra basılmıştır. Zira bolşevik devriminden inceli ve sonraki Rus insanını mükemmel bir kurgu ile tasvir etmiş.
Yaralı olan , son derece kötü durumda olan bir köpeğin bir profesör tarafından himaye edilip bakılıp sonrasında rahatsızlığı olan bir adamın hipofiz ve erbezlerinin köpeğe ameliyat sonrası nakledilmesi ile yeni bir tür ortaya koymasını konu ediniyor kitap. Bu ameliyat ile amaç insan türünün iyileşmesini , ileriye gitmesini amaclarken doktor başarısız oluyor bambaşka bir tur ortaya çıkıyor. Köpek insana benziyor , kötü konuşmaya başlıyor insan türünün özelliklerini gösteriyor ama içindeki köpek dürtüsü onu bırakmıyor. Rejim öncesi, rejim sonrası Rus insanını, devrimi bu denli bir kurgu ile aktarmış Bulgakov .. Harika iş çıkarmış. Bu yüzden sanırım seviyorum.. Köpeğin konuşmaları oldukça keyifli, kurgu harika , gondermeler mükemmel. Ve oldukça kolay okunan bir kitap. Manzaranın öteki yüzü daha önemli bu kitapta. Bilimkurgu türünde yazılıp mükemmel politik göndermeler , eleştirel unsurlar kitabı daha da cezbedilir kılmış. Böyle bir adamın siyasetin gölgesi altında , baskıcı rejimin gölgesi altında bu şekilde düşüncenin en mükemmel şekilde işlenmiş olarak eserlerini kaleme alması takdire şayan.
Başlarda çok hoşuma gidip ilgimi çekmişti ama ilerledikçe soğumaya başladım. Özellikle de ameliyattan sonra olan gelişmelerle birlikte tamamen kitaptan koptum. Sonu da beklediğim gibi bitti, şaşırtmadı :/ Sadece bitirmek için okudum diyebiliriz.
"Neden kabul etmiyorsunuz?"
"İstemiyorum."
"Fransız çocuklarını sevmiyor musunuz yoksa?"
"Seviyorum."
"Elli kapiği mi esirgiyorsunuz,?"
"Hayır."
"Öyleyse neden?"
"İstemiyorum."
Sustular.
Ciltsiz, 2. baskı: Ekim 2013, 108 sayfa
Haziran2012 tarihinde, Dedalus tarafından yayınlandı