Sermayenin küreselleşmesi dünyanın geleceğini ne ölçüde değiştirecek veya küreselleşmenin yeni aktörleri kimler olacak? Yeni sermaye merkezlerinin ortaya çıkışı, yeni paylaşımlar nasıl gerçekleşecek veya küresel kapitalizmin alternatifi ne olacak?
Arif Dirlik, küreselleşme literatürünün uluslararası saygınlıktaki yazar ve akademisyenlerinden biri. Soğuk Savaşın bitimiyle yaşanan dönüşümleri yorumladığı yazılarında postkolonyalizm, küreselleşme, ulusaşırıcılık, yer(li)ler ve modernitenin yeniden değerlendirilmesi gibi anahtar kavramlarla geçmişe ve geleceğe bakıyor. Sadece sosyalizmi değil moderniteyi de küçümseyen, gündem dışına çıkartan yargılara gerçekten sükûnetle yaklaşarak önerilerde bulunuyor. Tarihe başvururken, yeni olarak gösterilenin geçmişteki biçimini ve geçirdiği evrimi irdeliyor.
Küreselleşme sadece kapitalist modernizasyonun yarattığı sorunların çözümüne neden olmadı, aynı zamanda, Soğuk Savaşın yerini çok sayıda bitimsiz sıcak savaşa bırakmasıyla, görünürde sürekli olan bir krize de yol açtı. Sosyalizmin geçen yüzyılda ortaya çıktığı haliyle bir alternatif olarak inandırıcılığını kaybetmesi de radikal bilinçte bir kriz yarattı. Buna rağmen, tanık olduğumuz şey, sosyalizmi çekici kılan toplumsal idealler ve pratiklerin ölümü değil, yeniden yapılanmasıdır.
Sermayenin küreselleşmesi dünyanın geleceğini ne ölçüde değiştirecek veya küreselleşmenin yeni aktörleri kimler olacak? Yeni sermaye merkezlerinin ortaya çıkışı, yeni paylaşımlar nasıl gerçekleşecek veya küresel kapitalizmin alternatifi ne olacak?
Arif Dirlik, küreselleşme literatürünün uluslararası saygınlıktaki yazar ve akademisyenlerinden biri. Soğuk Savaşın bitimiyle yaşanan dönüşümleri yorumladığı yazılarında postkolonyalizm, küreselleşme, ulusaşırıcılık, yer(li)ler ve modernitenin yeniden değerlendirilmesi gibi anahtar kavramlarla geçmişe ve geleceğe bakıyor. Sadece sosyalizmi değil moderniteyi de küçümseyen, gündem dışına çıkartan yargılara gerçekten sükûnetle yaklaşarak önerilerde bulunuyor. Tarihe başvururken, yeni olarak gösterilenin geçmişteki biçimini ve geçirdiği evrimi irdeliyor.
Küreselleşme sadece kapitalist modernizasyonun yarattığı sorunların çözümüne neden olmadı, aynı zamanda, Soğuk Savaşın yerini çok sayıda bitimsiz sıcak savaşa bırakmasıyla, görünürde sürekli olan bir krize de yol açtı. Sosyalizmin geçen yüzyılda ortaya çıktığı haliyle bir alternatif olarak inandırıcılığını kaybetmesi de radikal bilinçte bir kriz yarattı. Buna rağmen, tanık olduğumuz şey, sosyalizmi çekici kılan toplumsal idealler ve pratiklerin ölümü değil, yeniden yapılanmasıdır.