Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Uzak bir dünyada yeniden kolonileşmeye zorlanan insanlık, teknolojinin gücünü kullanarak tanrılaşmış ve özel yetenekler geliştirmiştir. Orijinal mürettebat teknolojik üstünlükleri elinde tutarak düşük teknoloji düzeyinde bir toplum oluşturmuş ve kendilerini ölümsüz tanrılar olarak taçlandırmışlardır. Aralarından bir tanesi, Sam, İblis tutan, Işık Tanrısı bu düzene son vermek istemektedir. Sürgün edildiği manyetik bulutsudan bilinci geri çağrılan Sam... Cenneti yıkmaya kararlıdır.
Hinduizmin tanrıları suretlerine bürünen elit kesim, zevk içinde dünyaya hükmetmekte. Yeniden yaşam döngüsünün olduğu Hinduizmin seçilmesi, teknolojik bir gelişme olarak kısmi ölümsüzlük sağlayan beden değiştirme ile desteklenmiş. Gelecek yaşamında kelime anlamıyla kurbağa veya köpek olabilme olasılığı insanları hizada tutmaya yardımcı oluyor. “Science fantasy’nin en güzel örneklerinden olan kitap, kavramlarını son derece dengeli kullanmayı başarmış.
Sam’ı geri getirmek için büyük kumar oynayan Gece tanrıçası Rarti ve Ölüm Tanrısı Yama, Sam ile beraber cennetten kovulmuş diğer tanrılar. Sam’in zihni manyetik bulutsudan çağrıldığında ete kemiğe bürünse de zihni hala uzaklarda, bunu aşmak için onun dünyevi zevklerle kuşatılması, tersine aşkıncılık ve hedonizm atıfları yapan öğeler olarak okurları gözüne çarpacaktır. Ölümlülüğünü hatırlamak adına ( memento mori ) gereksiz risklere giren Sam, sıklıkla bilgi ve ahlak felsefesine atıflarda bulunan nutuklar atıyor. Gnostik görüşlerin hakim olduğu ifadeler gece rahipleri üzerinden aktarılmış. Tanrılara yüksek frekanslı duaların yollandığı, duamatiklerin olduğu bir dünyada saf dindarlık ve göstermelik dindarlık bir böceğin yaşamı üzerinden tartışılmış. Kimi yerde çok ciddi sorular soran ( “düşünce / niyet mi suçtur yoksa eylem mi ?” ) metin altyapısının dolu ve kurgusunun sağlam olduğunu her sayfasında belli ediyor.
Psiko sondalar sayesinde mahremiyet kavramı yok olmuş, bu makinelerle zihin okuyan Karma efendileri, kişinin gelecek yaşamında giyeceği beden karar verme yetkisine sahip elit bir ruhban takımı olarak portre edilmiş. Zihin aktarımı, bedenleri sadece kıyafete çevirirken ruhlar göçebe olmuş ki çilecilikle desteklenen Hindusizm pantheonun beslendiği ana kaynak da bu. Bilgi felsefesinden çok güçlü argümanlarla epidemiyoojik açılımlamalar yapan metin,popülist postülatlarını Sam üzerinden yürütüyor. Devrim için gerekli olan şartların sağlanması için çileciliğin şekillendirdiği toplumun değişmesi gerektiğini fark eden Sam, Budizmi topluma katıyor. Aşkıncılıka gönderme yapan ifadeler Budist geleneğin ifadeleriyle aktarılmış.
Jan Olvegg, Tanrılardan ateşi çalan modern bir Prometheus olarak resmedilmiş. Yaşam kalitesi üzerinde kelime anlamıyla belirleyici olan tanrılardan biri olarak Yama etik sınırlamaları tanımayan bilim adamı olarak aktarılmış. Dünya’yı bir avlak ve geneleve çeviren tanrıların bir hediyesi olan beden değişimi, yaş, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, aile ve evlilik kavramlarını ciddi biçimde erozyona uğratmış. Gandhi göndermesi, Sam’in pasif direnişi kullanmasında görülebilir ( Bhagavad Gita atfı olarak da algılanabilir tabi ). Gizli Kayıp Cennet atfı yapan yazar, Sam’in iblislerin -ki kendileri dünyanın yerlileri olan yaşam formları idi- zincirlerini kırıp cenneti işgal etmek niyetinde olduğu motifini başarılı bir şekilde kullanmış. Çok güçlü düalist argümanlar yürüten yazar, Taraka ve Sam’ın birbirlerinde hapis olması motifinde gizli Nietzsche atfında bulunmuş ve en başarılı motifini esaret pasajlarında kullanmış.
Doğa üzerinde tahakküm arzusu akıllı kent ve ormanların biyolojileriyle oynanmış canlılarına geçtiği pasajlarda görülebilir. Doğal seçilim döngüsünü kıran teknolojik üstünlükler, düzen ve medeniyet ile bağdaştırılırken, doğa kaos ve vahşi bir varoluş şekliyle tanımlandığı metinde Hobbesçu bir yaklaşım hakim. Jung atfı yapan yazar, esasen Hristiyan olan bir Kara tanrı kurgularken hoş bir ironiye yol açmış. Nirriti, aynı zamanda yaşayan ölülerin de efendisi. Keenset Savaşında teknolojik bilgilerin halk inmesiyle endüstriyel devrimin yolu açılmakla beraber, yeni yetme tanrılar, eskilerin gücüne denk değil. Cennetin gücündeki ciddi gerileme kara tanrının cennete yürümesiyle son buluyor. Tüm metin boyunca Cennete savaş açmış olan Sam’in Tanrılarla işbirliği yapması ve sakin bir geçiş süreci için pazarlık etmesi, metnin tüm argümanlarını suya düşürmese de okura soğuk duş etkisi yaptırabilir. Genelinde aldığı ödülleri sonuna kadar hak eden dolu, ve güçlü bir metin. Bilim kurgu hayranları “ Science fantasy” nin en güzel örneklerinden olan kitaptan ziyadesiyle keyif alacaktır.
Kitap mı çok kopuktu ben mi konsantre olamadım anlamadım. Kitabın içine bir türlü giremedim.
"Her şeyi iyi belleyenler arasına isyan tohumları atabilmek çok zordur."
"Yaşam riskle,kumarla, belirsizlikle doludur."
"Haklıydın,çünkü her insan yüreğinde hem karanlık hem de aydınlık olanı taşır. İnsanoğlu birçok parçanın bileşkesidir..."
"İnancı ve umudu yok etmenin en kolay yöntemi onları gerceklestirmektir."
"Çağlar süresince tüm insanlar doğal olarak değisirler...fikirleri, inancları,yargıları. Zihnin bazı kısımlari uykuya dalarken baziları uyanır. "
#kitapyorumu
Eğer bu kitabı okuyacaksanız naçizane tavsiyem ara vermeden okuyun. Yoksa bölümler arasında kaybolabilirsiniz. Her bölüm arasında zaman kayması ve aynı kişilerin farklı isimle karşınıza çıkacak olması kafa karışıklığı yaratabiliyor. Bir de olayın bilimkurgu teması ile hint mitolojisinin pekte aşina olmadığımız tanrıları bir arada olunca sakın ara vermeyin okurken.
Ölümsüzlük bulunmuş (aslında bir tür ruh transferi) ve bir zümrenin elinde, Onlarda kendilerini tanrılaştırmışlar ve insanoğlunu cehalete mahkum etmişler. Işık tanrısı (Sam, Mahasamatman, Siddhartha...) bilginin dağıtılmasından yana bunun için bir tür savaşa giriyor. Birçok bedende rearnkarne olduklarından birçok isme sahip oluyorlar. Bölümler arası zaman kayması da cabası...
Okurken öyle sözlere takılıp kalıyorsunuz ki bir düşünme ihtiyacı yaşıyorsunuz.
Gelgelim kitabın ikinci yarısından itibaren hem karakterlere hem olaya hemde felsefesine alıştıktan sonra su gibi akan bir kitap.
Bilim-kurgu türünü işte bu yüzden seviyorum. Sizlere farklı dünyaların kapılarını aralayacak, fikirlerinizi değiştirecek veya hiç düşünmediğiniz bir konuda az da olsa fikir sahibi olmanızı sağlayacak şeyler kesinlikle bu türden çıkıyor.
Gerçi ben bu türü bilim kurgu yerine fantastik kategorisine koymayı tercih ederim. Taht Oyunları'nı ne izledim ne de okudum fakat teknoloji çağı sağ olsun bir şekilde diziyi takip etmiş sayılırım. Gelmek istediğim nokta ise serinin yazarı olan George G Martin'nin bu kitaptan etkilendiğine kesinlikle inandım -zaten kendisi de kitap için ufak bir sonsöz eklemiş. Işık Tanrısı'nı okurken Taht Oyunları atmosferini kesinlikle hissettim.
Karakterler görüp görebileceğiniz en ilginç kişilerden oluşuyor. Herbirinin kendi içinde bir görevi ve uyumu mevcuttu.
Kitapla ilgili tek pişmanlığım "Keşke okumayı az daha erteleseymişim" dedirtmesi oldu. Okuyucuların da dediği gibi, kitap akıcılı olmasına rağmen iş okumaya gelince oldukça yavaş bir okuma gerçekleştirdiğimi söyleyebilirim. Ayrıca başladıktan sonra devamını getirmediğim günleri de düşünürsem maalesef alabileceğim zevki tam alamamış oldum.
Kısaca diyebilirim ki Işık Tanrısı'nı okumak istiyorsanız hazır ve sakin bir kafayla, okuma aralarını kısa tutmaya çalışarak, 2-4 gün arası diyelim ve mümkün olduğunca yaz ayında okumaktan kaçınarak kitaba başlamanızı tavsiye ederim. Söz veriyorum bunları uygularsanız kitabı daha çok seveceksiniz. Daha iyi kavramak için kesinlikle 2. kez okuyacağım kitaplardan biri oldu.
Karton Cilt, 279 sayfa
Mart2000 tarihinde, Avon Books tarafından yayınlandı