Lordum (Ciltli)

Savaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı...
Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en güzel, en ateşli ve en ürkütücü kızılı olsa da, ondan etkilenmemek zorundaydı.
İngiltere'nin gülü olarak tanınan, tehlikeli, güzel bir İngiliz savaşçı...
Leydi Rose Crowfeld, kralın emriyle büyük bir göreve çıktığını sanırken, aslında büyük bir tuzağın içine düşmüştü. Kazandığı başarının sonucunda ödül beklerken, kendisini düşmanıyla evlenirken buldu. Evlendiği adam dünyanın en yakışıklı, en güçlü ve en dayanılmaz erkeği olsa da, ona karşı bir şey hissetmemek için elinden geleni yapacaktı.
Ve ikisi de istedikleri hiçbir şeyi yapamadı...
Aşk, beklenmedik bir ateşti onlar için. Yanmak istememiş ama yine de ateşe doğru yürümüşlerdi. Ne intikam düşüncesi onları durdurdu, ne de krallarının verdiği emirler... Fakat en yakınları tarafından ihanete uğradıklarında, mutlu olmak onlar için bir hayale dönüşmüştü. Girdikleri savaştan yara almadan çıkabilecekler miydi? Yolları tamamen ayrılacak mıydı? Yoksa affedip, güvenmeyi öğrenebilecekler miydi?

Savaş meydanlarındaki zaferleriyle tanınan, güçlü bir İskoç savaşçı...
Eider McDuck, çıktığı son görevde, ummadığı bir şekilde oyuna getirildi. Kardeşini kurtarmak için, düşmanıyla el sıkıştı ve bir yabancıyla evlendi. Evlendiği kadın dünyanın en güzel, en ateşli ve en ürkütücü kızılı olsa da, ondan etkilenmemek zorundaydı.
İngiltere'nin gülü olarak tanınan, tehlikeli, güzel bir İngiliz savaşçı...
Leydi Rose Crowfeld, kralın emriyle büyük bir göreve çıktığını sanırken, aslında büyük bir tuzağın içine düşmüştü. Kazandığı başarının sonucunda ödül beklerken, kendisini düşmanıyla evlenirken buldu. Evlendiği adam dünyanın en yakışıklı, en güçlü ve en dayanılmaz erkeği olsa da, ona karşı bir şey hissetmemek için elinden geleni yapacaktı.
Ve ikisi de istedikleri hiçbir şeyi yapamadı...
Aşk, beklenmedik bir ateşti onlar için. Yanmak istememiş ama yine de ateşe doğru yürümüşlerdi. Ne intikam düşüncesi onları durdurdu, ne de krallarının verdiği emirler... Fakat en yakınları tarafından ihanete uğradıklarında, mutlu olmak onlar için bir hayale dönüşmüştü. Girdikleri savaştan yara almadan çıkabilecekler miydi? Yolları tamamen ayrılacak mıydı? Yoksa affedip, güvenmeyi öğrenebilecekler miydi?


Değerlendirmeler

değerlendirme
2 puan

Çelişkiler, tutarsızlıklarla dolu bir kitabın daha sonuna geldim. Ve yazar Türk. Ön yargılarımı bir kenara bıraktım ve Rita Hunter öyle güzel tarihi romanlar yazabiliyorsa eminim başkaları da yazar dedim ama yine hayal kırıklığından başka bir şeye yaramadı.
İskoç ve İngiltere arasındaki çekişmeyi konu olarak almış yazar ve en klasik ilişki türünü ortaya koymuş. İskoç ve İngiliz evliliği!
Zorla evlendirilen Rose ve Eider birbirlerine düşmandır Ve Rose İngiltere'nin dikenli gülü olarak anılır. Savaşçı ve güzel bir kız. Eider ise İskoçların acımasız, yakışıklı savaşçısı. Yani en azından yazar bize bu iki karakteri böyle yansıtmaya çalışmış ve başarısız olmuş. Daha ilk sayfalarda Rose, Eider'a aşık oluyor. Sözde direniyor ama okuyunca aslında öyle olmadığını anlayacaksınız. 100 ve sonrası sayfalara gelincede koşulsuz Eider'a güvendiğini söylüyor. Tutarsızlıklar ise şurada baş gösterdi, Eider aşık olduğunu kabullenirken diğer sayfada onu sevmiyorum sevgi nedir onu bile bilmiyorum diye saçmalamaya başladı. Yazarın yapmak isteyip yapamadığı her şey kitaptaydı. Merak uyandırmaya çalışmış ama onuda yapamamış. Yarım bırakmak üzereydim ama aklım diğer sayfalarda kalacağına bu işkenceyi bir an önce sonlandırıp beynimden tüm etkilerini atmak istedim. Bence okumayın bir şey kaybetmezsiniz.

9 yıl
6 puan

Şükür sonunda bitti, yarım bırakmamak için çok uğraştım. Yazarın Türk olduğunu okumaya başlarken öğrendim. Önyargılı olmak istemiyorum ama son dönemde okuduğum Türk yazarlardan hiç memnun değilim. Kapak resmini beğendim. Ama sadece o kadar.Okumasanız da olur.

6 puan

Sonunda bir kitabı da bitirip rahatlamış oldum. Lordum, gerek kapağı, gerekse konusu itibariyle "Beni okumalısın" dedirten bir kitap oldu benim için çıktığı günden beri. Ayrıca paylaşılan alıntıları da genel olarak beğenmiştim o zamanlar. Biraz da yazara ve kalemine değinmek isterim.

Freya Mclowell, aslında bir Türk yazar ve Wattpad yazarlarından biri. Wattpad'de edindiği başarısından sonra Ephesus ile anlaşıp ilk kitabını bizlerle buluşturdu. Ephesus'un Türk yazar konusunda genelde iyi seçimler yapması ile Rita Hunter, Jennifer Royce gibi Türk yazarların tarihi aşk konusundaki başarılarından sonra bu yazarımıza da bir şans vermek istedim.

Ben yazarın kalemini gerçekten çok beğendim. Betimlemeleri gayet sağlam ve akıcı bir kalemi var.

Fakat zevkle aldığım kitap beni hayal kırıklığına uğratmadı dersem yalan olur. Hepsini tek tek sayacak olursam:

Hikaye kesinlikle orijinal değildi. Aslında bana göre İskoç hikayelerinin hiçbiri orijinal değil. İskoçları anlatan romanlarda oluşturulan karakterler de hikayenin genel akışı da çoğunlukla birbirine benzer veya daha önceden başka bir yazardan okuduğum hikayenin aynısını okuyor ve karakterlerini görüyor olurum. Bu hikaye ise bugüne kadar yazılmış bütün İskoç romanlarının bir toplamıydı. Bazı yerleri Julie Garwood, bazı yerleri Monica Mccarty'den alınmış mesela.

Rose karakteri acayip dengesiz biri. Eider'den hoşlanmayan kızımıza evlendikten sonra ne olduysa aniden adama aşık oldu. Ayrıca millete cesur görüneceğim diye salaklıkta uzmanlık seviyesine çıktı. Örneğin sevdiği birine önemsiz bir şey olsa da sanki o kişiyi öldürmüşler gibi çevresindekilere afra tafralar yapmalar. Savaş mı çıktı, ille kendisi en önde olup her şeyi çözmek zorunda. Biri kızımıza yardım edecek veya uzak durmasını söylediği zaman da daha da psikopatlaştı.

Hele bir salaklığı var ki off off. O da şu. Eider savaşa gider ve Rose durur mu, tabi ki hayır. Yalnız şöyle bir durum var: Rose hamile. Evet yanlış okumadınız. Kızımız hamile ve ben savaşa gidersem çocuğumu kaybedebilirim düşüncesi bir kez bile aklından geçeden Eider'i korumak istiyor o haliyle. Hem de bu salaklığı 2 kez yaptı. Ve sıfır zarala çıktı bu savaşlardan. Ağzımı bozduğum için özür dilerim ama senin yaptığına ve "Oha!" derler Rose.

Yazar sayesinde ilk kez bıyığı ve sakalları olan bir baş erkek karakter okudum. O yön hoşuma gitmedi desem yalan olur. Çünkü benim bildiğim eski zamanlarda İskoçlar bıyık ve sakal bırakan erkeklerdi ama ne hikmetse okuduğum İskoç romanlarındaki bütün erkeklerin bıyık sakal yok, saçlar da kısacık.

Yazarın kalemini beğensem de hikayeyi anlatmada sorunlar da yok değildi. Örneğin karakterlerimiz arasında konuşma geçecek. Rose cümlesini söylüyor, ardından yazar cümledeki anlamı karakterin durumu ile beraber 2-3 paragrafla anlatıyor. Sonra Eider kuruyor cümle aynı şey onda da yaşanıyor. 470 sayfa boyunca da sürdü bu durum. Veya bu karakterlerimiz kendi arasında aşk yapacak gel gör ki o durumdan aslında çok uzaktalar, o durumda bile birbirlerini lafla ezme çabalarını okudum.

Ayrıca karakterlerin Tanrı ile konuşması ne allasen? Rose ve Eider iç sesleriyle Tanrı ile konuşuyor ve Tanrı da onlara cevap veriyor. Yani olmamış, hem de hiç.

Eider, Rose'a "Senin sevemem çünkü kimi sevdiysem onlara zarar geldi." diyor. Gel gör ki yazar bu cümleyi 3-4 yerde kullandı ve hepsinde ya Rose bunu ilk kez duydu veya dinlemedi onu.

Kitabın eksikleri ve kötü yönleri çok fazla ama okutturdu mu kendini? Evet, okutturdu. Yazarın üslubunun değişeceğini sanmıyorum ama 2. kitaba düzelteceğini düşünüyorum kendisinin.

http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/01/lordum-yorum.html

Profil Resmi
4 puan

Whatpadd yazarları lütfen whatpadd de yazmaya devam etsin.
Yayınevleri bu kadar anlatım bozukluğu olan bir kitabı basarak okuyucuya haksızlık yapmasın.
Vermiş olduğum para ve zamana acıyorum.
Kitap okumak eziyet olmamalı.

8 puan

http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/02/freya-mclowell-lordum.html

~~~*~~~
Onlar imkansız aşkın kurbanlarıydı.
~~~*~~~

Kendimi historical romance sever biri olarak bilirdim ama nedense İskoç'ları o kadar sevmeme rağmen çıkan bir İskoç kitabını asırlardır bekletmiş gibi hissetmekteyim. Neyse geç olsun güç olmasın diyerek okudum Lordum'u ve şimdi acımasızca bir yorum yazmak için karşınızdayım.

Şaka şaka... beğendim kitabı :) şimdi sevgili yazarımız Freya McLowell okur falan yorumu kızcağızın yüreğine inmesin. Güzel kitaptı... bence eksikleri vardı ama genel olarak güzeldi. :)

Freya McLowell, tamamen kültürünün dışında bir kültürün kurgusunu konu alarak yazma cesaretinde bulunan yazarlarımızdan biri, bence altında da güzel kalkmış... Akıcı, merak uyandırıcı, güçlü kadın karakterlere yer veren bir kurgu kaleme almış. Erkeğinin korumasına muhtaç, onun gölgesinde kalacak bir kadın karakter yerine, savaşçı ayakları üzerinde duran kendi hayanı koruyan bir erkeğe ihtiyaç duymayan bir kadın karakter yazmış. Tabi bu demek değil ki bir erkeğin aşkına da hayır diyecek bir kadın... ;)

Yazarın kalemini ilerletmesini ve bir tık daha iyi eserler bize sunması için eksik bulduğum kısımların hepsine değinmek istiyorum. Normalde küçük detaylar üstünde durulmaması gerekse bile ben kendisinin daha iyi olabileceğine ve düşüncelerime önem vereceğini düşündüğüm için açık açık dile getirmek istiyorum bunları.. ama üstüne basa basa da diyorum ki... ben kitabı beğendim. Eksik yanları vardı ama genel olarak bakıldığında çok güzeldi.

Öncelikle eksik bulduğum kısımlara değinmek istiyorum. Rose ve Eider birbirlerine çok çabuk kapıldılar. Tama içlerindeki aşkı itiraf etmeleri biraz zaman aldı ama çok çabuk aşık oldular. Tamam aralarındaki tutkuyu dile getirilebilinirdi bu bütün kitaplarda olan bir şey... sonuçta bir erkek ve bir kadının birbirlerine çekici gelmesi normal ama bu kadar çabuk aşka gelmeleri kitaplarda çok fazla hızlı geliyor. Bu kadar çabuk aşk bana biraz duygu eksikliği var gibi hissettiriyor. Ya çok yoğun bir şekilde duygulardan bahsedilecek ya da aşkın yavaş yavaş filizlenmesi anlatılacak. Bu konuda dilerim bir sonraki kitabında biraz daha dikkat edersin sevgili Freya McLowell. :)

Eider'ın Rose'un kız kardeşleri hakkındaki planları çok güzeldi ve beklenmedikti ama çok çabuk kabul edilmesi de biraz havada kaldı gibi hissettirdi. Böyle bir şey yazdığında keşke onların da ilişkilerine biraz değinseydin o zaman daha iyi olurdu bu plan ve sonrasında getirdikleri. Ya da onlara dair bir kitap yaz diğer üç kardeşin aşkını anlat ben de susayım yerime gömülüp kitabı zevkle okuyayım ;) mesaj alındı diye umuyorum. ;) 3 kardeşin kitabını istiyorum :D

Eleştirebileceğim kısımlar bir tek bunlardı onlar haricinde dediğim gibi kültürü olmayan bir kültürü yazmak, tarihi olmayan bir tarihe değinmek cesaret ister ve bu cesaretinden dolayı ve bunu başarıyla tamamlamış olmandan dolayı seni tebrik ediyorum.

Historical Romance kitaplarında kadınların o dönemin getirisine göre geri planda olduğu göz önüne alınırsa... hele ki İskoçlarda klanda oturup çocuk doğur kocan savaştayken bekle modu... bu kitapta tam tersi beni inanılmaz tatmin etti. Rose'un savaşçı ruhu... evde oturup Eider'ı beklemek yerine kendi plan yapıp savaşması... kız kardeşlerinin de aynı cesarete ve beceriye sahip olması süperdi.

Kitabı okurken keşke Eric'e de bir güzellik yapılsaydı diye düşündüm ama Freya McLowell'ın bir sonraki kitabı Eric olacakmış o yüzden ona dair hiçbir şey demiyorum :D
Ayrıca ben Eric için Rose'un kardeşlerinden birini düşünmüştüm ama beni şaşırttın. Bu hoşuma gitti. Onunla ilgili daha değişik planların var sanırım... Mesela Heyalof... ;) umarım yanılmıyorumdur ama nedense öyle bir his içerisindeyim :)

Neyse çok uzatmayayım. Kitabı genel olarak çok beğendim :) dediğim gibi Eider ve Rose arasındaki aşk daha yavaş filizlenseydi belki daha güzel olurdu.

Aşk romanlarını seviyorsanız hele ki historical bağımlısıysanız okuyun derim ben ;)

Ahh sevgili yazar hanım... Sarah, Julie ve Johanna'nın aşkını anlatan bir kitapta bekliyorum. Üçüne ayrı bir kitap yapmak istemiyorsan da en azından onların hikayesini tek bir kitapta toplamayı düşün derim ben :)

5 puan

İskoç toprakları tarihinin en karanlık ve karmaşık dönemini yaşar. Halk kimin gerçek kral olduğuna karar veremezken tüm İskoçya'nın bildiği ve kabullenemediği kral, İskoç topraklarının sahibi İngiltere kralı Uzun Bacaklı Edward'dır. İskoç kralı William ise Norveç'ten gelen kurtarıcı prensesini bekler. Evlilik sayesinde yardım alacaktır. Prensesi alarak kendisine getirmesi için ülkenin en güçlü, cesur adamlarına güvenmiştir. Kaderi Eider McDuck'ın ellerindedir.

Eider İngiltere'nin korkusu, kabusu İskoçya'nın meşhur kurdu, gururu olan bir savaşçıdır. Bir an önce görevini tamamlayıp topraklarına dönmek, kralların güç gösterisinden uzak durmak ister. Gemiye gittiğinde herkes ölmüştür. Ayrıca hiç kimsenin yapamadığını yapıp arkadaşının boğazına hançer dayarlar. Bir kadının tuzağına düşmüşlerdir. Kral Edward evliliğe engel olmak için harekatın başına Rose'u getirmiştir. İstediği Eider'dir. Halkının hayatı yaşamasına bağlı olduğundan Rose ile gider.
Kral İskoçya'daki en güçlü üç toprak beyini de alarak İskoçya'da bir krallık kurmasını ister. Bu krallık içte Eider dışta krala bağlı olarak yönetilecektir. Artık William yoktur. Yeni bir dönem başlayacaktır. Leydi Rose ile evlenip onu sağ kolu yapacaktır. Eider başka şansı olmadığından kabul eder.

Leydi Rose İngiltere'nin gülüdür. Yüzündeki kılıç yarasıda dikenidir. Erkekleri cazibesi ve kılıcıyla öldürebilen tek kadındır. Üç kız kardeşi de izinden gider. Babaları gözlerinin önünde öldürüldükten sonra hayatlarında hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır. Bu acıyla büyürken sadece ölümün gerçekliğine inanmış ve öldürmek için kendilerini eğitmişlerdir. Korkusuzca babalarının katilini ararken öldürmüş, ölüm saçmışlardır.

İkili istememelerine rağmen başka çareleri olmadığından evlenirler. Artık başka bir ailesi, halkı, ülkesi olan Rose Eider'i sinir eder. Sürekli atışan ikili birbirini öldürmemek için direnir. Rose artık öldürmek, intikam almak, geceleri çığlık atarak uyanmak istemez. Sevilmek, sıcak bir yuvaya sahip olmak ister. Çok geçmeden aşık olur. İntikam duygusundan vazgeçip her şeyin üstesinden beraber gelmek ister.
Eider halkı için daha çok güçlenmek, ülkeyi ayakta tutmak isterken karısı işleri daha çok zorlaştırır. Hiçbir kadının karşısında kendisini bu kadar güçsüz hissetmemiştir. Fakat asla sevmeyecektir. Sevdiği herkes ölür ve karısını sevmemek için direnir. Savaş, intikam, hırs, aşk her şeyin mücadelesini veren ikili sonunda mutluluğu bulur.

Eider Rose'nin kardeşlerini yanında olan iki arkadaşı ve vicdan borcunu ödemesi için babasının katilinin oğlu ile evlendirir. Kardeşlerde kitapta çok olmasa da yer alıyor.
Kitap klasik bir konuya sahip. Bazı farklılıklar yapmış yazar. Bu kez savaşan bir kadın karakter var her fırsatta durması gereken yerde bile savaşan bir karakter. Erkek karakter kafası karışık bir seven bir sevmeyen sonra ilk andan beri seven bir karakter. İç sesler, tanrı ile konuşma kötüydü. Anlatım, işleyiş tam olmamış.


Baskı Bilgileri

Ciltli, 470 sayfa
Haziran2015 tarihinde, Ephesus Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
6055358815
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: historical romance

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

filizd mucdem ranayıldız GLY İlkind
20 kişi

Okumak İsteyenler

peresstt xtina persephone. ilkayozgur Betisim
6 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski