Mahremiyet ve Kamusallık, modern mimari hareketinin Adolf Loos ve Le Corbusier gibi iki önemli figürünün eserlerinden yola çıkarak, mimarinin ancak kitle iletişim araçlarıyla temasa geçtiğinde modern olduğunu ve böylece geleneksel mekân ve öznellik anlayışlarının temellerini sarstığını savunuyor. Mimarlığın kabul gören bakış açılarının temel varsayımlarını sorguluyor ve mimari eleştirinin yöntemini yeniden değerlendiriyor.
Arşivden şehree, modaya, savaşa, reklamcılığa ve müzeye kadar uzanan entelektüel bir yolculukta, mekânları deneyimleme biçimlerimizdeki değişikliklerin izlerini süren kitap, mimari söylemi çizim, model, fotoğraf, kitap, film ve reklam gibi pek çok temsil biçiminin kesişim noktası olarak gördüğü için, mimari nesneye, yani başlı başına bir temsil mekanizması olan binalara başka gözlerle bakmayı öneriyor.
Mahremiyet ve Kamusallık, modern mimari hareketinin Adolf Loos ve Le Corbusier gibi iki önemli figürünün eserlerinden yola çıkarak, mimarinin ancak kitle iletişim araçlarıyla temasa geçtiğinde modern olduğunu ve böylece geleneksel mekân ve öznellik anlayışlarının temellerini sarstığını savunuyor. Mimarlığın kabul gören bakış açılarının temel varsayımlarını sorguluyor ve mimari eleştirinin yöntemini yeniden değerlendiriyor.
Arşivden şehree, modaya, savaşa, reklamcılığa ve müzeye kadar uzanan entelektüel bir yolculukta, mekânları deneyimleme biçimlerimizdeki değişikliklerin izlerini süren kitap, mimari söylemi çizim, model, fotoğraf, kitap, film ve reklam gibi pek çok temsil biçiminin kesişim noktası olarak gördüğü için, mimari nesneye, yani başlı başına bir temsil mekanizması olan binalara başka gözlerle bakmayı öneriyor.
400 sayfa
2011 tarihinde, Metis Yayınları tarafından yayınlandı