Aradığımız o tek, ilk ve son cevap...Bilmek istediğimiz, anlamak istediğimiz, çözmek istediğimiz ne? Kendi içimizde, sevgilimizin gözlerinde, doğmuş veya doğacak çocuklarımızda, televizyonda, sinemada, gazetelerde, dergilerde, kitaplarda aslında neyi arıyoruz? Ayrıntılar mı merak ettiğimiz? Yoksa bütün ayrıntılarda aradığımız aynı şey mi? Ayrıntılar üstümüze bu denli şiddetle yağarken asıl sorumuza bu dehşetli gürültünün içinden bir cevap bulabiliyor muyuz? Niye burada olduğumuzu, niye gideceğimizi, gideceğimizi bile bile niye burada olmayı sürdürmeyi seçtiğimizi bilmeye, anlamaya mı çalışıyoruz? Aradığımız o tek, ilk ve son cevabı bulmak umuduyla okumadık mı bütün kitapları? ve Makberin gözünden hayat...Hayat, kime ne zaman merhamet edeceği, hangi çocuğunun ne zaman başını okşayacağı belli olmayan bir anneydi. Ne zaman ne kadar süt vereceğini bilemediğimiz koca memeli bir anne... Gözünü bile kırpmadan sütüne zehir katacak kadar hain ve memesinden kan çıkarma pahasına süt verecek kadar şefkatli... İri memelerinin üstünde yatırdığı yavrusuna huzur verdiği gibi, aynı memelerle boğabilirdi de onu. Hangi yavrusu ona güvenebilir ya da ona güvenmeden nefes alabilir ki? Emdiği bu memeden zehirlenmeyi göze almayan çocukları, açlıktan ölmeyi peşin kabul edenlerdir. Bu aşüfte annenin kör çocukları, onun bir tarafını görmezler: Ya güven veren kısmını ya da hain kısmını. En acılı çocukları onlardır: Saf güvene kananlarla, hiç güvenmeme tabutuna girenler...
Aradığımız o tek, ilk ve son cevap...Bilmek istediğimiz, anlamak istediğimiz, çözmek istediğimiz ne? Kendi içimizde, sevgilimizin gözlerinde, doğmuş veya doğacak çocuklarımızda, televizyonda, sinemada, gazetelerde, dergilerde, kitaplarda aslında neyi arıyoruz? Ayrıntılar mı merak ettiğimiz? Yoksa bütün ayrıntılarda aradığımız aynı şey mi? Ayrıntılar üstümüze bu denli şiddetle yağarken asıl sorumuza bu dehşetli gürültünün içinden bir cevap bulabiliyor muyuz? Niye burada olduğumuzu, niye gideceğimizi, gideceğimizi bile bile niye burada olmayı sürdürmeyi seçtiğimizi bilmeye, anlamaya mı çalışıyoruz? Aradığımız o tek, ilk ve son cevabı bulmak umuduyla okumadık mı bütün kitapları? ve Makberin gözünden hayat...Hayat, kime ne zaman merhamet edeceği, hangi çocuğunun ne zaman başını okşayacağı belli olmayan bir anneydi. Ne zaman ne kadar süt vereceğini bilemediğimiz koca memeli bir anne... Gözünü bile kırpmadan sütüne zehir katacak kadar hain ve memesinden kan çıkarma pahasına süt verecek kadar şefkatli... İri memelerinin üstünde yatırdığı yavrusuna huzur verdiği gibi, aynı memelerle boğabilirdi de onu. Hangi yavrusu ona güvenebilir ya da ona güvenmeden nefes alabilir ki? Emdiği bu memeden zehirlenmeyi göze almayan çocukları, açlıktan ölmeyi peşin kabul edenlerdir. Bu aşüfte annenin kör çocukları, onun bir tarafını görmezler: Ya güven veren kısmını ya da hain kısmını. En acılı çocukları onlardır: Saf güvene kananlarla, hiç güvenmeme tabutuna girenler...
105 sayfa