"Maldoror'un Altıncı Şarkısı'nı okuyunca kendi yapıtlarımdan utandım." Andre Gide
"Maldoror'un birazcık tadına bakınca, bütün şiir yavanlaşıyor." Lois Aragon
"Maldoror'un Şarkıları olmasaydı Fransız kültürü eksik ve tamamlanmamış kalırdı." Marcelin Pleynet
"Maldoror'un Altıncı Şarkısı'nı okuyunca kendi yapıtlarımdan utandım." Andre Gide
"Maldoror'un birazcık tadına bakınca, bütün şiir yavanlaşıyor." Lois Aragon
"Maldoror'un Şarkıları olmasaydı Fransız kültürü eksik ve tamamlanmamış kalırdı." Marcelin Pleynet
Maldoror'un Şarkılarıyla ilgili ne mi düşünüyorum ?
Okuduğum / okuyacağım en yüce kitap.
fikrim değişsin istemem.
sembolizm, dadaizm ve sürrealizm akımlarının üzerinde etkisi olmuş, salvador dali, andré breton, max ernst ve marcel duchamp gibi bir çok sürrealist sanatçıya ilham vermiş, tanımlanması, anlatılması imkansız bir şahaser. best seller okuyanlar uzak dursun.
yaratıcısının kısacık bir yaşama böyle ucubik bir dehayı nasıl sığdırabildiğini benim aklım almadı hiç bir zaman. lautreamont'un ne kadar karanlık ve yüz kızartıcı olursa olsun üstü açılmadık fantazilerini korkusuzca anlattığı, büyük ihtimalle okuyacağınız en iç kaldıran, hayrete düşüren, hayranlık uyandıran, tiksindiren, merakla peşinden sürükleyen, benzersiz bir edebiyat klasiğidir.
Hakettiği değeri alamayanlardan biri, belki de böylesi daha iyidir.
Maldoror'un Şarkıları
Maldoror’un Şarkıları
Yazar: Comte De Lautreamont
Çeviri: Özdemir İnce
Kırmızı Yayınları
Dünyanın bütün hazinelerini bana verseler, Balzac ve Alexandre Dumas’ınkiler gibi roman yazmak istemezdim; yalnızca bu nedenle, Alexander Dumas ve Balzac’tan daha yeteneklidir o. Yalnızca bu nedenle, bir lise ikinci sınıf lise öğrencisi bedensel ve zihinsel kusurları dile getirmek gerektiğine inandı; romanlar, oyunlar ve yazın yapıtları kaleme almamış olsa da, yalnızca bu nedenle daha güçlü, daha yetenekli, daha akıllıdır Victor Hugo’dan.
Kendini daha iyi açıklamak için değil, ama son derece içe işleyici bir uyumla, aynı zamanda hem ilgilenen, hemde ona kızan düşüncemi geliştirmek için, mutlak gerçekleri sarmak için yazmanın, amaca ulaşmak için zorunlu olduğuna inandığı gibi, böyle bir sonuca ulaşmanın da sanıldığı gibi kolay olmadığına inanır. Ona göre yazar ile okur arasında sonsuz bir anlaşma vardır. ‘’ İnsanlığı avunduran şairdir ama zorla değişmiştir roller’’ Şiirden daha üstündür yazdıklarım ve onun kaynağını bulmayı yazıyorum…Şiiri herkes yaratmalıdır bir kişi değil.. Zavallı Hugo!!! Zavallı Racine!!! Zavallı Coppee!!!! Zavallı Corneille!!! Bunların hepsi kötü tutkuları, tutkuların kendileri ile betimlemez romanlar gibi, Acı olmaktan çıkmış acılarla anlatır. Betimleme ve sembollerle doludur yüreği. Ruhundaki zeka, imge, umut, ölüme meydan okurcasına bir düzen içinde gözü pek ilerler cümlelerinde. Annesini soylu gözyaşları seyredenken başka bir yere bakabilmeyi anlatabilmesi; yeni yetmenin gözyaşları suçun kutsallığını hissettirir. Yalvarır rüzgarlara umuda yapacağı kötülüğe engel olmaları için; yazarların yazdıkları ile doldurduğu kitapları kağıt yığını görerek yüreğinin ateşiyle yapmak, yok etmek ister; ‘’ İnsanoğlu sen solucan kadar çıplaksın kum taneleri gibidir yazılanlar Maldoror için bir rüzgarda uçup gidecek kadar hafif ve çok…’’ Ama kitap üstüne kitap yığacaktır kutsamak için insanlığı. Kendi gibi düşünen birini bulamaz Maldoror… Ama mutlak olmalı ama nafile boşuna bu direniş boşuna.. Umutsuz, pişmansız acısız bir yürek kötülüğe karşı umut dolu, ölümden korkmadan gözü pek Maldoror: Yıllar, kitaplar, benzeşlerin ilişkileri, bir çoğunun göklere çıkardığı söz sanatı suçun tekrarının onarılmaz damgasını benimsetir insanoğluna; Kendi varoluşunun ilkelerini tanımadan. Gülme, kötülük, gurur, delilik, duyarlılık ve adalet isteği arasında gidip gelirler… ‘’ Bunlarla tanıttılar kendilerini olması gerektiği gibi değil ama olduğu gibi…’’ İmgelemenin tasarladığı özentisiz ülküsüyle Maldoror’un kendisi içindir şarkıları çünkü seslenir geleceğin dehalarına… ‘’ Şarkıları evren kadar özgür ve başeğmez; gururlu benliği, iradesinin korkunç yoğunluğu, sarmal ve sanrısal düşünceleri imgelerinde ve bilinmeyenlerin büyüsündedir…’’ Kendi anladığı ideasında açıklama yapmadığı için yeterince uzun yaşayamadığına çok üzüldüğü aşıkardır… O zaman anlar ki olayın kendisinden de acıdır DÜŞÜNCESİ…
Lautreamont uzun zamandır, gücüyle kendi zavallı bedenini, aklını, düşüncelerini, ruhunu kemiren düşsel kahramanıdır beklide EDEBİYAT. Piyanosundan çıkan sesler ruhunun sesidir, isyanın sesidir ama sesle yanıtlayamaz piyanosunun telleri ruhunun isyanı düşsel kahramanın sesini yansıtır Beyaz Sayfalara… Edebiyat dünyasına sadece bir eser bırakabilmiş olması ve sizi satırlarında düşsel hayaliyle ilerletmesi ve genç yaşında intihar etmesini kara karar düşünmemek benim elimde olmadı.
04/04/1846
24/11/1870
24 YIL 7 AY 20 GÜN . . .
319 sayfa
1Ocak2012 tarihinde, Kırmızı Yayınları tarafından yayınlandı