Goodreads okurlarına göre 2014’Ün En İyİ Bİlİmkurgu ROMANI!
Altı gün önce, Mark Watney Mars’a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
“Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve
gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip.”
—Hugh Howey, Wool serisinin yazarı
“Sürükleyici… Defoe’nun Robinson Crusoe’su sanki daha zeki biri
tarafından yazılmış gibi.”
—Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı
“Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden.”
—John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı
“Andy Weir’in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi
bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı –başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim– edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil.” —Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı
“Marslı aklımı başımdan aldı!”
—Ernest Cline, Başlat romanının yazarı
“Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı.”
—Library Journal
Goodreads okurlarına göre 2014’Ün En İyİ Bİlİmkurgu ROMANI!
Altı gün önce, Mark Watney Mars’a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
“Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve
gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip.”
—Hugh Howey, Wool serisinin yazarı
“Sürükleyici… Defoe’nun Robinson Crusoe’su sanki daha zeki biri
tarafından yazılmış gibi.”
—Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı
“Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden.”
—John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı
“Andy Weir’in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi
bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı –başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim– edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil.” —Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı
“Marslı aklımı başımdan aldı!”
—Ernest Cline, Başlat romanının yazarı
“Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı.”
—Library Journal
Diyebilirim ki, okurken en fazla sıkıldığım bilim-kurgu romanlarından biri.
The Martian (ya da Türkçe'ye çevrilen ismiyle Marslı), Goodreads'te okuyucu oylarıyla 2014 yılının en beğenilen BK romanı seçildi.
Andy Weir kitabı 2012 yılında kendi imkanlarıyla yayımlamış. Hatta kitabın ücretsiz kopyasını kendi web sitesine koymuş. Daha sonra okuyucularından gelen yoğun istek üzerine romanın kindle edisyonunu Amazon.com'da 99 cent'e satışa çıkartmış. Kindle edisyonu kısa zamanda 35,000 satmış ve en çok okunanlar listesinde ilk sıraya yükselmiş. Daha sonra bir yayınevi romanın telif haklarını satın almış ve hard-copy kitap haline getirmiş. Kitap 2014 yılı içinde NYT en çok satanlar listesine girmiş.
Denebilir ki, Marslı romanı da Gangnam Style gibi bir tür "internet fenomeni".
Kitabı niye beğenmedim?
1. Bana göre bu bir BK romanı değil, "Mars'ta tek başınıza kalırsanız, nasıl hayatta kalır ve dünyaya nasıl dönersiniz" konulu, romanlaştırılmış bir bilgisayar oyunu. Roman kahramanımız CHEM101 ve PHYSICS101 seviyesinde problemler çözüyor. Oksijen nasıl üretirsiniz, ürettiğiniz oksijen size ne kadar yeter, devrilen Mars taşıtını nasıl doğrultursunuz, Phobos'a bakarak yönünüzü nasıl bulursunuz tipinde sorulara cevaplar bularak hayatta kalmaya ve Mars'tan kurtulmaya çalışıyor.
2. Roman kahramanı Watney'nin ruh hali Mars'ta tek başına kalmış bir astronottan ziyade, bilgisayarının başında oyun oynayan yaramaz bir çocuğa benziyor. Yazar beni, Watney'nin Mars'ta tek başına kaldığına bir türlü inandıramadı.
3. Astronotların ve NASA uzmanlarının konuştuğu dile bir türlü ısınamadım. Bana daha çok, internet cafe'lerde sokak dili konuşan ergenleri hatırlattı. İçinde bol miktarda fuck, asshole geçen "Americanish" romanları sevmiyorum. Mesela: "You know what? Fuck this! Fuck this airlock, fuck that Hab, and fuck this whole planet." (S.158) Nedir bu allahaşkına? BK romanı mı? Bir ergen sohbet odası muhabbeti mi?
4. Betimlemeler ortaokul kompozisyon ödevi düzeyinde. Mesela: "the airlock's on its side, and I can hear a steady hiss. So either it's leaking or there are snakes in here." Edebiyat bu değil... Başka bir şey olduğu kesin.
5. NASA "uzmanları", uzmandan çok, orta düzey fizik bilgisine sahip astronomi meraklıları gibi resmedilmiş. "Bilimle" haşır neşir olan sadece roman kahramanımız Watney (Andy Weir'ın hayalindeki kendisi)
6. Roman toplam 369 sayfa ve gereksiz ayrıntılar atılırsa aslında 100-150 sayfaya sığdırılabilecek bir uzun öykünün konusu.
Romanın olumlu yanlarına gelince: Nihayet seneler sonra içinde metafizik, abra-kadabra ve sahte bilim olmayan bir öyküye dayanıyor, bir felaketle değil, mutlu-sonla bitiyor, özellikle lise öğrencileri için temel bilimlere dair bir şeyler barındırıyor.
On üzerinden Dört.
Kitaba başlamadan önce hiç böyle bir yorum yapacağım aklıma gelmezdi. Ne de olsa kitabı okuyanlar öve öve bitiremiyordu. Ülkemizde de, yurt dışında da bir tür internet fenomeni haline gelmişti kitap, haliyle beklentim büyüktü.
Açıkçası hiç beğenmedim. “Allah’ım nolur bitsin artık!..” diye diye bitirdim kitabı.
Bitmek bilmeyen bilimsel açıklamalar, sayısal terimler, teknik veriler, bla bla bla…Kitabın daha en başında bilgi bombardımanına maruz kalmaya başlıyoruz ve kitabın sonuna kadar bu durum hiç bitmiyor. Fenalıklar geçirecektim en sonunda.
Çok daha farklı bir hikaye ve anlatım tarzı beklemiştim ben, Mars’ta tek başına kalan insanın çaresizliğini, yalnızlığını ve hayata tutunma isteğini etkileyici bir edebi metin ile okuyacağımı sanıyordum. Ama ciddi bir hayal kırıklığına uğradım. Kitabın çok basit bir dili var ve hiçbir şekilde bir derinliği ve etkileyiciliği yok. Bu konuda kesinlikle uzman değilim ama “bilimkurgu edebiyatı”nın bu olmadığını gayet rahat bir şekilde söyleyebilirim.
Roman kahramanımız olan Mark Watney karakterine (gerçi ortada bence bir karakter bile yokya) ise hiç alışamadım ve beni hiçbir şekilde “Mars’ta tek başına kalmış bir adam” olduğuna inandıramadı. Issız bir çiftlikteymişçesine patates yetiştiriyor, gezintiye çıkıyor, duş alıyor vs. Ayrıca bütün sorunları lay lay lom şeklinde hiç zorlanmadan çözüveriyor. Esprileri ise "hadi sıkıldınız burada, bari biraz gülün" dercesine çok çocukça ve zorlama.
Okurken hiçbir aksiyon, heyecan ve gerilim yaşamadım. Bu da bana göre kitabın başarısızlığını gösterir.
Sonuç olarak, bu kadar ilginç ve farklı bir konu ancak bu kadar teknik bilgilere boğdurularak, sıradan ve sıkıcı bir metin haline getirilebilir, tebrikler sevgili Andy Weir. Çok büyük bir hayal kırıklığı!.
Bir kitaptaki karakterlerin zeki olmasi için o yazarın da en az karakterler kadar bilgili ve zeki olması gerektiği kanaatindeyim.Ve Andy Weir...şu ana kadar okuduğum tüm kitapların yazarları arasindaki en zeki yazar diyebilirim.Ve eminim sizde okuyunca bana tamamiyle katılacaksınız.Adam sanki gerçekten böyle durumlarda kalmış gibi bize Mars'tan tüm zorluklara rağmen bilimle kurtuluşunu kurguda benim zannımca hiçbir hata yapmadan veyahut bize en ufak kusuru hissettirmeden zira aklınızın ucuna bile gelmiyor hata olduğu ki yok zaten,her neyse,anlatmış.Bayıldım ya.O bilimsel açıklamalar falan ,ne sıkması ben çoook sevdim o bölümleri.Sadece bu kitaba özel galiba.Sadece Andy'e özel.
Kitaba başlarken bu kadar güzel bir bu kadar da komik (çok komik olduğundan bahsetmiş miydim?) olduğunu bilmiyordum.Hem yorumları okusam bile inanmadım.Dedim sonuçta Mars yani,Yıldızlararası filmi gibi beni sıkacak bir kitap olacak galiba.Ah demez olaydım.Kitaba küfretmişim.Özür dilerim Andyciğim.
Yıldızlararası filmini çok seven var.Ben sevemeyen o azıcık kısımdayım.Çünkü ne kadar bilimkurgu filmleri sevsemde şu filmlerdeki uzay yavaşlığı beni çok sıkıyor.Bir an önce bitsin istiyorum.
Bu kitabı da sevmeyenlerin olacağını anlayabiliyorum ve herkesin seveceğini de sanmıyorum.Çünkü bilimsel anlatım çok yapılmış .Yok nitrojeni yakmadır ,yok O2 ve CO2 dönüşümleridir,yok RTJdir falan.Var bayağı böyle terimler.Ki olması lazım.Bu kitabı bu anlatımı göze alarak okumalıyız.Adam bu konuda sıfır bilgisi olanlar için (bkz.ben) en baştan ayrıntılarıyla anlatmış.Sonuçta 'Marslı' adlı kitabı okuyoruz.Ve adam daha nasıl anlatsın o terimlere değinmeden.Ki bu bilimsel anlatım kısımlarını bile esprili bir dille gayet başarılı bir şekilde işlemiş.Ah anlatmayacağım daha, ben çok sevdim.Favorinin de favorisi.Bilimsel bir kitap ancak bu kadar akıcı olabilirdi diyecek kadar büyük konuşabilirim bu kitap için.
Kitabın konusuna gelirseeeek;Mark Watney ve onun 5 ekip arkadaşı Mars'a Ares 3 programıyla çeşitli deneyler için gidiyorlar.Mürettebattaki her bir astronotun uzmanlık alanları var,görevleri var.Başarılı bir şekilde Mars yolculuğunu tamamlamış ve Mars'a varmışlardır.Ama Sol 6'da (Her sol bir buçuk Dünya gününe tekabül ediyor) işler değişiyor.Çok büyük bir fırtına bu maceracı,çılgın gençlerimizi tehdit ediyor.Bunun sonucunda ise görev iptali gerçekleşiyor NASA tarafından. Tam bu çılgın kardeşlerimiz Mars'ı terk etmek için MTA'larına binmeye çalışıyorlar.Bu sırada fırtına bir anteni koparıyor ve doğruca şanslı bir arkadaşımıza çarparak onu mürettabattan uzaklaştırıyor.O şanslı kişi:Mark Watney.Ve bundan sonra Mark'ın şahit olacağımız ve hiçbir astronotun başına gelmesini istemeyeceğimiz bir hayatta kalma serüveni başlar.
Bir kitaptaki bütün karakterler mi sevilir?Neredeyse bütün karakterler mi komik olur?O kadar çok güldüm ki...Sanmayın kötü durumlar olmadı,işler ters gitmedi diye zira her zaman işler kötüye gitti ama bizim keskin zeka Mark ve yazar Andy baş başa verip bütün sorunları aşıyorlar.Gerekirse Mars'ta patates bile yetiştirdiler ama yine de Mark vazgeçmedi.Hatta kitabın sadece yarım sayfalık bir yerinde umutsuzluğa kapıldı ki ben olsam kendimi boğardım o olayda,ama Mark hemen toparlandı ve neşesi tam gaz devam etti.
Diyecek çoook sözüm var bu kitap hakkında.Ama son olarak şunu söyleyeyim sonunu eksik buldum. Yani Mark kurtarıldıktan sonra Dünya'daki ilk günlerinden falan da bir şeyler okumak isterdim.Zira gayet komik olurdu diye varsayıyorum.
Her neyse,kitaba başlayınca benim gibi karamsarlaşmayın.Şayet bilimkurgu seviyor ve uzay hakkında,astronotlar hakkında bir şeyler okumak istiyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.Bunlar hakkında bir şey okumak istemiyor da olsanız tavsiye ederim.Çok ilgi çekici bir kitap ve keyifli okumalar dilerim.Tavsiyeeeeeee!
Mark Watney sen nasıl bir adamsın yaa... :)) seviyorum böyle samimi, eğlenceli karakterleri: )
Kitabı sevdim ama o formüller yok mu o formüller, çok sıkıldım okurken özellikle ilk başlarda ama alıştıktan sonra öylece okuyup geçtim çünkü hic bir sey anlamıyorum o konuda bilgim sıfır maalesef.
Formüller dışında kitap çok iyiydi eglenceli, samimi, surukleyici, özellikle son sayfaları öyle heyecanlıydı ki ... ama keşke biraz daha devamı olsaymis. Sanırım filminde varmış devamı, izlemek için sabırsızlanıyorum.
Bilimsel terimleri ve bazı işlem mevzularını anlamasamda bence güzel bir kurguya sahip ve Mark kesinlikle çok güçlü bir karakter... Bilim kurgu sevenler kesinlikle beğenerek okuyacaktır.
Öncelikle sci-fiction olmasına rağmen biz göremesek bile (ki muhtemelen bunu yakalayacak kadar yaşama ihtimalimiz de az değil) yakın zamanda Mars'a insanlı uzay aracı bir şekilde gönderilmeye başlanacak. Bu açıdan bakıldağında o kadarda sci-fi gibi bir kategori içinde değerlendirilmesine içim vermiyor.
Okuyucuların bir kısmına göre kitap içinde çok fazla bilimsel açıklama bulunduğundan yorucu gelmiş olabilir ama kendi açımdan baktığımda (ki astronomi eğitimi almış biri olmamın bu bilimsel açıklamalara aşinalığımın olması normaldir) çok gerçekçi temeller üzerine atılmış ve uzun araştırılmalar sonucunda bu kısımların özenle yazılmış olduğunu hissettim.
Mars'ta Cuma'sız bir Robinson Crusoe okurken çok eğlenceliydi. Özellikle sadece bir insanın hayatını kurtarmak için milyarlarca insanın nefesini tutması harcanan o kadar para yazarında dediği gibi "her insan evladının diğer insanlara yardım etmek için temel bir içgüdüsünün olması" ilkesini hissetirmesi çok güzel.
http://kralicekitap.blogspot.com.tr/2015/09/kitap-yorumu-marsl-andy-weir.html
Nasıl bir yorum yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. Çünkü daha önce hiç bilim kurgu kitabı okumamıştım. Diğer insanlar ne düşünüyor diye bakmak için Goodreads - Vikitap yorumlarına baktım ve kitaba bayılanlar kadar hiç beğenmeyenlerin de olduğu gördüm. Bu türle yeni tanıştığımdan, karşılaştıracak bir şeyim olmadığından mı bilmiyorum ama ben çok beğendim. Hatta bayıldım!
NASA tarafından, Mars'a ilk kez insanlı uzay aracı göndererek daha çok bilgi edinmek için Ares isimli bir program başlatılıyor. İlk iki ekip görevini başarıyla tamamlayarak Dünya'ya dönüyor ve sıra Ares 3'e geliyor. Altı kişilik mürettebat Mars'a sağ salim varıyor ama görevlerinin altıncı gününde çıkan kum fırtınası yüzünden her şey iptal ediliyor. Bütün ekip dünyaya geri dönmek için uzay aracına gidecekken, fırtına yüzünden kopan iletişim çanağı Mark Watney'e çarpıyor ve onu diğerlerinden ayırıyor. Yeterli yiyeceği ve iletişim sistemi olmadan yaralı bir şekilde Mars'ta tek başına kalan Mark'ın macerası da böylece başlamış oluyor.
Andy Weir'ın kalemini çok sevdim. Mizahi ve hafif -yaa ne demezsin dediğinizi duyar gibiyim :P- argoya kaçan anlatımı sayesinde o kadar bilimsel cümleye rağmen beni hiç sıkmadı.
Okurken insanları en çok rahatsız eden şey yazarın sürekli bilimsel terimler kullanması olmuş. Onların aksine ben kitabın bu yönünü çok sevdim. Yani evet bazı yerlerde "Ne diyorsun sen allasen?" diye düşündüm ama genel olarak o kısımlar eğlenceliydi. :D Bence kitabın tek sorunu Mark'ın duygularına çok az yer verilmiş olmasıydı. Çok zeki, çok azimli, kendine güveni tam bir karakter yaratılmış ve sadece bu yönleri üzerinde durulmuştu. Okurken Mars'ta tek başına kalmış bir adamın çaresizliğini, sürekli bir şeyler berbat olduğunda yaşadığı korkuyu ya da işine yarayacak, hayatta kalmasına yardımcı olacak bir şeyler bulduğundaki sevinci hissedemedim.
Ve gelelim sayın çevirmene... Kendisini tebrik ediyorum, çok başarılı ve özenli bir iş çıkarmış. Bu kitap çeviriyle berbat bir şeye dönüşebilirdi. Muhtemelen böyle bir kitabı çevirmek çok zordur, helal olsun vallahi. Çevirinin benim gözüme çarpan hiçbir hatası yoktu. :')
Yazının başında da dediğim gibi daha önce hiç bilim kurgu okumamıştım. O yüzden "Bilim kurgu sevenler mutlaka okumalı," tarzında bir cümle söyleyemiyorum. Benim zevkime hitap eden bir kitaptı. Kitap zevkinin benimkine yakın olduğunu düşünenler varsa mutlaka okusunlar. Ben beğendim, onların da beğeneceğini düşünüyorum. ^^
İçinde pek çok kimya,botanik,mühendislik... bilgileri barındırmasına rağmen mizahi yönü ve cümlelerinin kolay anlaşılabilir ve açık olması okunmasını kolaylaştırıyor.Sonunun az çok tahmin edilebilir olması kitabın soluksuz okunmasına engel değil.Bilmenize rağmen Mark Watney'nin karşılaştığı zorlukların içinden ustaca çıkmasını,zekice çözümlerini kitaptaki dünyanın içinden takip edip,oradaki insanlarla birlikte heyecanlı bir şekilde Watney'nin kurtuluş planına şahit olmak eğlenceliydi.Bundan böyle Watney benim 2. Sherlock'um sanırım. :)
Uzay temalı okuduğum ilk romandı.Gerçekten çok beğendim ama sadece birkaç şeyde sorun vardı.ilk önce karakterlere soyadı ile hitap ediliyor.bu karakterin cinsiyetini öğrenmemizi zorlaştırıyor.ayrıca sonu güzel bir şekilde bitti ama bence yazar sonu hakkında biraz daha bilgi verebilirdi.çünkü mürettebatın hermese güvenli vardıklarını biliyoruz ama dünyaya sağ salim ulaştılar mı orası belirsiz. ama bunların haricinde çok güzeldi.
Fragmanıyla ilgimi çeken ve kurgusuyla baya iyi iş çıkarmışlar dediğim bir kitap. Soluksuz okutuyor kendini.
Yalnız mars'ta yalnız kalan birine göre ruh hali otobüsü kaçıran biri gibi değil de biraz daha travmatik işlenebilirdi. Ardı ardına gelen sorun çözümleri de yok artık dedirtebiliyor.
Karton Cilt, 416 sayfa
Aralık2014 tarihinde, ithaki tarafından yayınlandı