Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod'un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir.
Meg Mackinnon onu koruyacak ve klanını ayakta tutacak güçlü bir eş arayışı içindeydi; ta ki bir gece yarısı delici mavi gözleri ve toy şehvetiyle karşısında onu görüp soluksuz kalacağı ana dek. Alex hiç sadakati olmayan bir paralı asker gibi davranır, ancak hiç de öyle değildir. Meg, ateşe doğru yürüdüğünden habersiz, onun tüm karanlık yönlerini keşfetmeye çalışır ve tehlikenin boyutları giderek artar, özellikle de bir İskoç erkeğinin maskesini indirmeye cesaret edecek bir kadın için.
Yiğit görüntüsü, korku uyandıran şöhreti ve dillere destan dövüş becerileri Alex MacLeod'un kaya kadar sert bir paralı asker rolüne bürünmesi için biçilmez bir kaftandı. Klanını korumak için bu gizli görevi üstlenen Alex, asıl amacını kimseye belli etmeyeceğine dair yemin etmişti. Ancak bu cesur girişimi, bizzat haydutların elinden kurtardığı güzel bir kadın tarafından tehdit edilir; bu masum meleğin bir anda planlarını tehlikeye atacağı aklının ucundan bile geçmemektedir.
Meg Mackinnon onu koruyacak ve klanını ayakta tutacak güçlü bir eş arayışı içindeydi; ta ki bir gece yarısı delici mavi gözleri ve toy şehvetiyle karşısında onu görüp soluksuz kalacağı ana dek. Alex hiç sadakati olmayan bir paralı asker gibi davranır, ancak hiç de öyle değildir. Meg, ateşe doğru yürüdüğünden habersiz, onun tüm karanlık yönlerini keşfetmeye çalışır ve tehlikenin boyutları giderek artar, özellikle de bir İskoç erkeğinin maskesini indirmeye cesaret edecek bir kadın için.
Seri olduğunu bilmeme rağmen ucuz fiyata bulduğum için aldığım bir kitaptı.İlk okuduğumda zevk aldım ancak ikinci okuyuşumda baya sıkıldım. Ancak sonlara doğru olaylar başlıyordu keşke o olaylar daha en başta başlasaydı.
Asi kitabi çok daha güzeldi.Maskesizde hem karakterlere ısınamadım hem de kitapta hatalar vardı.Örneğin; 1605 yılında fermuar kullanıldığı nerede görülmüş 😒 Tabi çeviriden kaynaklı bir durum olabilir.Kitabın tek sevdiğim yanı yazarın sondaki not kısmıydi.Karakterlerin gerçek olması ve üstelik evli olmalarıni sevdim.Okuyacaksanız beklentinizi yüksek tutmayın derim.
İlk kitabı daha çok beğenmeme rağmen bu kitabı da beğendim. Meg ve Alex'in aşkı güçlüydü. Jamie hiç de düşündüğüm gibi çıkmadı. Rory ve İsabelli bölümlerin daha çok olmasını bekledim - ne de olsa ilk göz ağrımızdı- Ama yine de beğendim. Okunması gereken bir historical.
Dehşet, dehşet , dehşet...Bayıldım bu kitaba en az ilki kadar etkileyiciydi :)
İlk kitaptan tanıdığımız Rory MacLeod'un kardeşi Alex MacLeod'ın yıllar önce ki halinden eser yoktur. Yaşadıkları yüzünden kendisini savaşa adamıştır. Savaş meydanlarında en iyi yıllarını yaşar. Orası içinde ki şeytanları susturup, kendisini çılgına çeviren huzursuzluğunu bastırabildiği tek yerdir. Yıllardır süren savaş içinde yanan ateşi söndürmeye yetmemiş hatta daha da alevlendirmiştir. Ev, aile, huzur, güven böyle şeyler ona göre değildir. Kaderinin farklı bir yönde olduğunu düşünür. Abisi önemli bir görev için çağırdığından üç yıl sonra eve dönmek için yola çıkar. Abisi geç kalmadan gelmesini söylemiştir ama yolda duyduğu kadın çığlığı karışık olan hayatını içinden çıkılmaz hale getirir.
Meg Mackinnon klanı için doğru adamı bulup evlenmeye karar vermiştir. Babası bu konuda ona güvenmiştir ve onu hayal kırıklığına uğratmamaya kararlıdır. Çünkü babası gizemli bir hastalıktan dolayı yatağa düşmüş ve akbabalar hemen tepelerine üşüşmüştür. Matematiğe ve bilime büyük bir ilgisi vardır. Rakamlarla uğraşmaktan büyük zevk alır. Öğrenmek onun için hep kolay olmuştur ama abisi için tam tersi olmuştur. Abisine yardım edemezse onun reisliği tehlikeye girecektir. Klanını geleceğe taşımaya yardım edecek, sadık, güvenebileceği, güçlü ama kendisine hakim olabilecek, zeki, fazla hırslı olmayan, abisinin yanında duracak bir eşe ihtiyacı vardır. Aşk söz konusu bile değildir. Anne ve babası arasında ki duygulara hayrandır ama böylesinin kendisine uygun olmadığının farkındadır. Onun için en önemlisi klanı için doğru adamı bulmaktır. Abisinin yanında duracak doğru adamı bulduğunda kendisi içinde doğru adamı bulmuş olacaktı. Bu yüzden annesi ile hiç sevmediği saraya gitmek için yola çıkar. Yolda eşkıyalar saldırır ve annesi ile onu kurtarmaya gelen Alex olur. Birbirinden etkilenen ikili o an ayrılsalar da sarayda yeniden karşılaşırlar.
Alex klanı için gizli bir görevdedir. Meg ise görevini yapmasını zor hale getirir. Ne kadar uzak kalmaya çalışsa, dikkatini görevine vermek istese de duygularına engel olamaz. Birçok zorluğa rağmen birliktelik kaçınılmaz olur.
İlk kitabı daha çok sevmiştim ama bu kitapta güzeldi. Yakışıklı bir İskoç var güzel olmaz mı. Geneli sarayda geçiyor ve saray varsa entrika, olaylar, eğlenceler tabi ki eksik olmuyor. Rory ve Isabelle ikilisi de azda olsa görünüyor bunu da sevdim. Güzel akıcı bir kitap.
okuması zevkli bir kitaptı sadece en önemli olayların son 10 sayfada gelişmesi olayını sevmedim hele birde son dakika çocuk olayını kattı yazar ortaya okuduğum anda ooff be yazar bunu bari yapmasaydın güzelim kitaba diyesim geldii son dakika olaylarını sevemedim bir türlü şu romanlarda :)
https://illekitap.blogspot.com/2020/07/monica-mccarty-maskesiz-macleods-of.html
Kitaplarına taptığım yazarlardan biri olan Monica McCarty'nin McLeods of Skye Üçlemesi'nin ikinci kitabını da okudum. Aslında bu serisi daha öncesinde Koridor Yayınları'ndan çıktığına okumuştum ama şimdi yeni basımlarıyla alıp okumam gerektiğini düşünerek aldım ve okudum yeniden... milyonuncu kez belki de...
Kadının kitaplarını ciddi anlamda çok seviyorum ve historical romans severlere özellikle İskoç temalı ve kurgu olsa da bir kısmı gerçekliğe dayanan olayları okumayı da seviyorsanız bu yazarı mutlaka denemelisiniz.
McLeods of Skye Üçlemesinin ilk kitabı Asi, Rory McLeods'un hikayesi ikinci kitap Alex'in hikayesiydi ve üçüncüsü de yeni basımıyla çıktı o da küçük kız kardeşleri Flora'nın hikayesi. Onu da aldım ve bu ay bitmeden okuyacaklarımdan biri olmasını planlıyorum. Eğer araya başka kitaplar girmezse...
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Meg, klanının refahı ve ağabeyinin yetersizliği için hem klanına hem de ağabeyinin hakkı olan liderliğine saygı duyacak ama yardımcı da olacak bir adamla evlilik yapmak zorunda olduğunu kabullenerek saraya gider. Yolda saldırıya uğrayan genç kadını saldırganların elinden Alex McLeods kurtarır. Her ne kadar aralarında ilk görüşte aşkın kıvılcımı çaksa da Alex'in kendine verdiği sözü ve geçmişte yaptığı gençlik hatasından sonra vicdani sorumluluğu ile çıkacağı görevde bir kadına yer olmadığının farkında olduğundan o küçük çatışmayı ve Meg'i unutmak için yoluna devam eder. Meg'i ise kendi sorumluluklarıyla bırakır. Sarayda Meg kendine uygun bir eş aramaya çalışırken ve kendine en uygun olan eş olarak Jamie Campbell'ın seçmişken aslında rüyalarını süsleyen ve asla unutamadığı kendini kurtaran savaşçı Alex'i sarayda görmesi işleri daha da karmaşık hale getirir. Alex'de her ne kadar Meg'den uzak duracağına kendi kendine söz verse de her seferinde genç kadına çekilmesi ve Meg'in de Alex'in peşini bırakmaması her ikilisini de çıkmaza sürüklerken önlerindeki savaş olayları daha da karmaşıklaştırır.
Meg görevi ile aşkı arasında kalırken Alex daha büyük bir sorunla başa çıkmaya çalışmaktadır. Aşkı, görevi ve vicdanı ile... Çünkü artık görev bilinciyle atan kalbi Meg'in aşkı için atmaktadır... Ve bu aşk gelecekleri olmayan, Meg'in de hayatını riske atabilecek bir aşktır.
Öncelikle Alex'i ilk kitaptan beri kendini kanıtlama, bir şeyler için hep bir sorumluluk alma modunda okumuştum bunda da kuzenlerinin ölümünden kendini suçlaması ve bunun sorumluluğunu alarak ona göre davranması çok iyi kurgulanmıştı. Alex'in duyguları o kadar güzel anlatılmıştı ki o vicdani rahatsızlığı, pişmanlığı ve suçluluk duygusunu okurken ben hissediyor gibiydim hep. Zaten Alex'in Meg'in aşkından hep kaçma modunda olması da bu duygulardan dolayıydı ama karşısındaki kadın istediğini alma konusunda o kadar azimli çıktı ki Alex nereye kadar kaçabilecekti ki :D
Meg ise, kadın her şeyine hayran kaldım resmen. Alex'e de senin gibi bir kadın lazımdı daha azı olamazdı asla. Meg'in güçlü kişiliği, klanı için göz aldıkları ve sonrasında kalbi ile görev bilinci arasında kaldığı noktada aldığı riskli kararlar muhteşemdi. Öyle ki bir an için... aşkı ve görevi arasında kaldı ve görevini seçti... kadın sen cidden güçlüsün ve Alex'e de yakıştın.
Meg'in pes etmeden ve Alex'e olan inancını bozmadan onun için çırpınması çok iyiydi. Özellikle son olarak gerçekleri öğrendiğinde göze aldığı riskler muhteşemdi. Tek kelimeyle ölümüne seven bir kadının alacağı risklerdi. Hayranlık uyandırıcıydı.
Bir de Alex, Meg'in dinlediğini bildiği halde yaptığı konuşma... o son konuşma sonrasında Meg'in tavrı... ayakta alkışlanacak derecedeydi.
Jamie'ye ise... adam cidden adamdı. Her şeye rağmen Meg'i mutlu edeceğine inandığı için ve onun görevine saygı duyduğu için göze aldığı evlilik kararı gözümde Jamie'yi yüceltti. Ama asıl hamlesi de Meg'in evlilik teklifine ne kadar vereceğini öğrenmeye gittiğinde Alex hakkında anlattıklarıydı. Adam... seni sevdim. Başlarda sevmiyor gibi hissetsem de insanlar yaptıkları eylemleriyle sevilirler ya sen o son yaptıklarınla gönlümü fethettin.
Kitabın en güzel tarafları savaş sahneleriydi. Monica McCarty o kısımları cidden çok iyi kaleme alıyor. İskoçların düsturlarını anlatış şekli, savaş stratejileri ve daha da önemlisi aslında o savaşların aslında gerçekten yaşandığını sadece karakterlerin kurgulandığını belirten anlatımları muhteşem.
Yazarın şimdiye kadar okuduğum bütün kitaplarında denk geldiğim şey, evet historical romans yazıyor olabilir ama o aşk hikayelerinin altında yatan gerçekliğe dayanan olaylara da değinmesi... Mesela bu kitapta da Fife Maceraperestlerin yaptığı saldırılar ve savaşların aslında gerçekte yaşanmış olması... Alex McLeods adında bir Highlandlı'nın gerçekten var olması ve Margeret Mackinnon adında bir kadınla evlenmesi... aslında kitaplarının şöyle bir özeliği var olaylar gerçek ama bu olaylar biraz kurgulaştırılarak eşsiz aşk hikayelerine dönüştürülmesi.. bu yazarı zaten diğerlerinden ayıran özellik de bu.
Bu yüzden bu kadının kitaplarına tapıyorum ya... evet historical romans okuyoruz ama alttan alta da historical fiction'a da benziyor hikayeleri...
Ben bu yazarın kitaplarını çok severek okuyorum ki ilk basımlarından okumuş olmama rağmen bu kitapları yeni basımlarından tekrar alıp okuyorum.
Sizlere de tavsiye ederim. Bu türü sevenlerin özellikle kaçırmaması gereken bir yazar.
bir solukta okudum bitti desem yeridir.serinin 2. kitabı 1.sinden daha iyi olmuş gibi geldi bana nedense.daha fazla adrenalin vardı.bir de 1. kitapta Alex e olan hayranlığım yüzünden de bu kadar etkilenmiş olabilirim.Monica Mccarty cidden iyi iş çıkarmış...
iki günde bitirdiğim Asi romanından sonra Maskesiz romanı adeta elimde süründü. Sebeplerine, nedenlerine geçmeden önce romanın detaylarından ve karakterlerinden bahsedelim.
Alex MacLeod: Asi romanında karşımıza çıkan toy delikanlıyı artık yetişkin bir savaşçı olarak görüyoruz. Buradaki 'yetişkin' gerçek anlamda kullanıldı :D Demek istediğim karşımızda yine çelikten kaslarla örülü, devasa irilikte, yakışıklı mı yakışıklı bir İskoç cengaveri var. Klanı ve ülkesinin geleceği için çok gizli bir görevde iken zor durumda kalan Meg MacKinnon adlı meraklı melahat, gerizekalıdan hallice kızı kurtarınca, hem klanın hemde ülkenin geleceği sallantıya girer :D euheuhe
Meg MacKinnon: Babasının uzun süren rahatsızlığında klanın yönetimini saman altında yürüten kendince akıllı bir kızcağız :D Gerizekalı -gerçekten- abisinin klanın başına geçmesi için onunla evlenecek güçlü kuvvetli bir damada ihtiyacı var. Bu yüzden damat avlamak için kralın sarayına yolculuğa gidiyor. Yolda düştükleri tuzaktan onları kurtaran Alex'ten ilk görüşte etkilenen Meg, sarayda onunla karşılaşınca vatan millet banane, ben herşeyi öğrenmeliyim kılıklarıyla biricik Alex'imize hayatı dar ediyor euheuhe (sanki taraflı bir anlatım oldu bu :D )
Şimdi gelelim benim kitabı neden ve niçin sevmediğime. Öncelikle kitap şahane ve güzel başlıyor. Heyecanla ilk 20-30 sayfayı nasıl olduğunu anlamadan okuyorsunuz. Ancak zaten asıl meselede oradan sonra başlıyor. Yazarın ilk kitabında ana karakterler arasında yarattığı mükemmel kimya ve duygusallığı, ister istemez bu kitapta da arıyor okuyucu.
Kitap İskoçya arazilerinde başlıyor, geri kalan %80'lik bölüm ise kralın sarayında baş kahramanımız Alex'in, meraklı melahat kılıklı Meg'den sırlarını saklamaya çalışmasını seyretmekle geçiyor. Karakterler arasındaki kimya, diyaloglar ve iletişim hoşuma gitmedi. Biraz zorlama olması ve kitaba dönemin siyasi olayların da dahil olması okuyucuyu sıkıyor açıkçası.
Benim seri kitaplarda en sevdiğim özellik, diğer karakterlerin romanlarda ziyaretlerde bulunması. Asi romanımızın kahramanları Isabel ve Rory, Maskesiz romanına belki birkaç satırla misafir oluyorlar. İnsan biraz daha görmeyi en azından diyaloglarla katılmalarını bekliyor.
Kitap çok kötüydü diyemem. Ama ben Asi romanını çok severek ve beğenerek okuduktan hemen sonra Maskesiz'e başlayınca, biraz hayal kırıklığı yaşadım doğrusu. Ama yine de kitap için ortalama üstü diyebilirim. Özellikle yazarın kitap sonlarında bahsettiği 'gerçekliğe' dayanan karakter açıklamaları çok güzel. Yazar Monica McCarty yaptığı araştırmalara dayanarak o tarihte yaşamış gerçek klanlar ve gerçek insanların soy ağaçlarına, dönem olaylarını güzel bir hikaye, kurgu oluşturar romanlaştırıyor. Çok beğendiğim ve çok hoşuma giden güzel bir detay.
Fazla nazlı erkeklerden haz etmesemde, bu adama kıyamadım yahu :)
Adam haklı beyler, dağılın...
İyi okumalar...
376 sayfa
Ocak2011 tarihinde, Koridor tarafından yayınlandı