Moskova metrosu'ndaki sırrı keşfetmeye hazır mısınız? Moskova Metrosu'nun renkli haritalarıyla...
Yıl 2034... Nükleer kıyamet sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde. O gün Moskova Metrosu'nda yolculuk edenler hayatta kaldı. Dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Metro, insanoğlunun son kalesi.
WDNKh istasyonunda yaşananların üzerinden bir yıl geçti.
Metro'nun öbür yakasındaki Sevastopolskaya İstasyonu yardım bekliyor. Oraya giden kervanlara ne olduğunu kimse bilmiyor. Yardıma gönderilen, genç Ahmet, kimliğini bilmeyen acımasız avcı Hunter, ölümsüzlüğü hikâyesinde arayan ihtiyar tarihçi Homer'den oluşan küçük bir birlik. Ve onlara yolda katılan Saşa. Metro, onların kaderini bir araya getirdi.
Onlar insanlığı kurtarabilecek mi?
Yolculuk devam ediyor. Metro 2033'ün beklenen devam kitabı.
Moskova Metrosu, romanda anlatıldığı gibi labirente benzer, büyüklüğü ve hatları tam olarak bilinmeyen bir gizemdir. Metroda, devlet ve gizli servislere ait yüzden fazla gizli yeraltı sığınağı bulunur. Sovyetler Birliği döneminde liderleri korumak ya da ülkeden kaçırmak için yapıldığı söylenen Metro-2, Moskova Metrosu'nun bir parçası ve en ünlü efsanelerinden biridir. Esin kaynağı olduğu çok sayıda şehir efsanesi vardır.
1979 Moskova doğumlu Dmitry Glukhovsky, 14-15 yaşlarında kafasında salt bir fikir olarak oluşturdu Metro 2033'ü. Gazeteci olarak Fas'tan Guatemala'ya, İzlanda'dan Japonya'ya kadar neredeyse bütün dünyayı dolaştı. Çernobil'deki bozulan nükleer reaktörü filme almak için bölgeye gitti. Kuzey Kutbu'ndan dünyada ilk kez canlı yayını gerçekleştirdi. Anadili Rusça'ya ek olarak İngilizce, Fransızca, Almanca, İbranice ve İspanyolca da bilmektedir. Metro-2033 kitabı ile 2007 yılında, Kopenhag'daki EuroCon yarışmasında, Avrupa Bilim Kurgu Topluluğu (the European Science Fiction Society) tarafından Teşvik Ödülü'ne değer görüldü. Bu kitaptan uyarlanan aynı adlı bir video oyunu da bulunmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Moskova metrosu'ndaki sırrı keşfetmeye hazır mısınız? Moskova Metrosu'nun renkli haritalarıyla...
Yıl 2034... Nükleer kıyamet sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde. O gün Moskova Metrosu'nda yolculuk edenler hayatta kaldı. Dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Metro, insanoğlunun son kalesi.
WDNKh istasyonunda yaşananların üzerinden bir yıl geçti.
Metro'nun öbür yakasındaki Sevastopolskaya İstasyonu yardım bekliyor. Oraya giden kervanlara ne olduğunu kimse bilmiyor. Yardıma gönderilen, genç Ahmet, kimliğini bilmeyen acımasız avcı Hunter, ölümsüzlüğü hikâyesinde arayan ihtiyar tarihçi Homer'den oluşan küçük bir birlik. Ve onlara yolda katılan Saşa. Metro, onların kaderini bir araya getirdi.
Onlar insanlığı kurtarabilecek mi?
Yolculuk devam ediyor. Metro 2033'ün beklenen devam kitabı.
Moskova Metrosu, romanda anlatıldığı gibi labirente benzer, büyüklüğü ve hatları tam olarak bilinmeyen bir gizemdir. Metroda, devlet ve gizli servislere ait yüzden fazla gizli yeraltı sığınağı bulunur. Sovyetler Birliği döneminde liderleri korumak ya da ülkeden kaçırmak için yapıldığı söylenen Metro-2, Moskova Metrosu'nun bir parçası ve en ünlü efsanelerinden biridir. Esin kaynağı olduğu çok sayıda şehir efsanesi vardır.
1979 Moskova doğumlu Dmitry Glukhovsky, 14-15 yaşlarında kafasında salt bir fikir olarak oluşturdu Metro 2033'ü. Gazeteci olarak Fas'tan Gu... tümünü göster
Belki çeviriden ötürü kimi kısımları anlamakta zorlandım, karmaşık anlatım insanı hikayeden soğutuyor.İlki kadar heyecan vermedi. Moskova metrosuna olan ilgim ise hayli arttı.
Bana göre gereksiz olan bir kitaptı birincisine nazaran. Çevirinin ilk kitaptan daha kötü ve yerlerde olması bir yana , 550 sayfalık kitabın 400 sayfasında "oradan oraya gittiler sonra oradan buraya geçtiler" türünde aktarılması ve karanlık havası ile konu yine Metro'nun diğer istikametinde devam ederken okuyucuya, gerilim kavramı dahil herhangi bir şey verememesi bu kitabı kesinlikle zaman kaybı sınıfına sokuyor.
İlk kitabı şevkle bitirip , ikincisinde birinciye yakın bir iz aramak boşa kürek sallamak oldu benim için. Hatta ilk kitaptan tamamen ayrı olduğunu sadece ufak bir satırda Artyom'dan bahsetmesiyle kesin çizgisini çizen bir kitap olmuş. Bu bile maalesef ki hayal kırıklığı yarattı bende. Kısacası ilk kitabına yakışmayan ve 2-3 metro istasyonunda sıkışmış konusuyla dibe saplanmış olup , benden geçer bir not alamadı.
Yine de okuyan ve beğenenlere saygı duyarım , keyifli okumalar.
Aslında ilk 100 sayfa hedefe atılmış ok gibi. Sonrasında sündükçe sündü, sündükçe sündü.
Başlangıçta, ilk kitaptaki karakterimiz Artyom'un gel-gitlerindense bu kitaptaki kahramanımız Homer'ın gözünden olayları okumak keyifliydi. Sonra ne olduysa oldu hikaye dibe düştü. Bu kadar mı sündürülür bir hikaye anlamış değilim. Benim gözümde çok sıkıcı ve kötüydü. Hiç bir şey olmuyor.
Çeviri sıkıntılı, yazım yanlışları var ki cümlenin anlamı değişiyor düzeltmezseniz. Ayrıca, anlatım da kopuk kopuktu. Hani TRT'de 90 dakikalık bir film izlemeye çalışırsınız da film kesile kesile 60 dakikaya düşürülmüştür ve siz de hiç bir şey anlamadan öylece bakarsınız, bağlantı kurmaya çalışırsınız. Bu kitapta öyleydi. Sanki hikaye fazla uzun gelmiş de orasından, şurasından paragraf kese kese tamamlamışlar gibiydi.
Serinin üçüncü kitabını almayı ve okumayı düşünmüyorum. Bu kitabı ilk hikayeyi okuyanlara dahi tavsiye etmiyorum.
Serinin bu ikinci yapıtı'nın ilk kitapla ve bundan sonraki çıkan son kitaptan bağımsız farklı karakterlerle, farklı bir istasyonda geçen olayları ele almaktadır.
Artyom bu kitapta yer almıyor.
Ancak bu kitapta hikayesini öğrendiğimiz Homer serinin son kitabı metro 2035'te Artyom'un yol arkadaşı.
Serinin bu kitabını okumadan da sonraki yapıtı okuyabilirsiniz.
İlk kitabı okurken yepyeni bir ortamla tanımıştık, olmuş bitmişlerin insanı çarpan o büyüsü bu kitapta o kadar güçlü değil ne de olsa alıştık artık. Hikayeye gelecek olursak birincisi kadar olmasa da sürükleyici olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım lakin ilkinden sonra biraz basit geldiğini ve detayın daha az olduğunu da vurgulamak gerekir. Birinci hikayesi ile olan bağı fena değil hatta bir nokta da felsefi olarak birleşiyor. Sonuç olarak ortalama bir roman sınıfında kalıyor.
Ciltsiz, 520 sayfa
2012 tarihinde, Gürer Yayınları tarafından yayınlandı