Modernlik projesinin dünya çapında girdiği krizin hem organik birer parçası hem de bu krize verilen birer yanıt olarak ortaya çıkan etik ve politik eleştirilerin yol açtığı kargaşa, tüm bunaltıclığıyla yayılıyor. Dünyanın gitgide küçüldüğü bi konjonktürde, ulus-devletin kendi arkaik çerçevesini korumak için yürülüğe koyduğu çatışmacı stratejiye alternatif üretemediğimiz Türkiyede ise, bunlatı sözcüğü bile hafif kaçıyor. Dünya, küçük bir uzmanlar ya da seçkinler grubunun tekelindeki yasa koyucu akılı mütevazılaştırarak, rasyonel yönetim idealinden vazgeçmeksizin yeryüzüne, sıradan yurttaş-öznelerin arasına indirmeye; kadınların eleştiri ve taleplerini dikkate alarak adalet sorunlarını kamu alnaıyla sınırlandırmaktan vazgeçmenin yollarını bulmaya; evrenselci ahlakı, bireyin sırf insan sıfatıyla eşit saygı ve muameleye değer olması idealini somut bağlamlara oturtmaya; bizden/bizim gibi olmayan insanlarla evrensel akıl, özerk birey gibi ahlaki ve politik ideallerden vazgeçmeksizin iletişim kurmaya çalışıyor. Peki, biz ne yapıyoruz?Böyle bir politik coğrafyada, yine bu coğrafyanın kırk yılda bir de olsa her şeye rağmen ortaya çıkardığı (ve yitirdiği) değerlerden birisi olan Şeyla Benhabibin bu çalışması daha bir anlam kazanıyor. Biliyoruz, pratik felsefenin eylem felsefesi olarak tercüme edildiği ve eylem ile felsefe arasında bir ilişki kurmaya alışmamış bir entelektüel ortamda Benhabibin cemaatçi düşünürlerle tartışmasını; postmodern itirazları babadan kalma olumsuzlayarak kapsama ve aşma usulüne pek benzemese de bu usulden ders almış bir çabayla alt etmesini kavramak zor olacaktır. Post-metafizik, etkişimsel evrenselcilik ya da bağlam duyarlı akıl kavramlarını Türkiyede Türkiye iin düşünmeye çalışmak çok zahmetli, çok rizikolu olacaktır biliyoruz; ama politik ve kavramsal sözcük dağarımızı genişletme zahmetine katlamadığımız takdirde, Türkiyede bize zorla dayatılan deli gömleğini yırtıp atmanın imkânsız olduğunu maalesef hep birlikte öğrenmek zorundayız. Üstelik, şu bizim eski ve tatlı tartışmamız evrenselden yerele, yerelden evrensele sorununu bu kez postlar çerçevesinde yeniden düşünme imkânı da bu zorunluluğun bir ödülü olabilir.Dünya ölçeğinde düşünce üretmenin nasıl bir şey olduğunu merak edenlere... Zahmetli okumaları sahih düşünmenin olmazsa olmaz koşulu olarak görenlere.
Modernlik projesinin dünya çapında girdiği krizin hem organik birer parçası hem de bu krize verilen birer yanıt olarak ortaya çıkan etik ve politik eleştirilerin yol açtığı kargaşa, tüm bunaltıclığıyla yayılıyor. Dünyanın gitgide küçüldüğü bi konjonktürde, ulus-devletin kendi arkaik çerçevesini korumak için yürülüğe koyduğu çatışmacı stratejiye alternatif üretemediğimiz Türkiyede ise, bunlatı sözcüğü bile hafif kaçıyor. Dünya, küçük bir uzmanlar ya da seçkinler grubunun tekelindeki yasa koyucu akılı mütevazılaştırarak, rasyonel yönetim idealinden vazgeçmeksizin yeryüzüne, sıradan yurttaş-öznelerin arasına indirmeye; kadınların eleştiri ve taleplerini dikkate alarak adalet sorunlarını kamu alnaıyla sınırlandırmaktan vazgeçmenin yollarını bulmaya; evrenselci ahlakı, bireyin sırf insan sıfatıyla eşit saygı ve muameleye değer olması idealini somut bağlamlara oturtmaya; bizden/bizim gibi olmayan insanlarla evrensel akıl, özerk birey gibi ahlaki ve politik ideallerden vazgeçmeksizin iletişim kurmaya çalışıyor. Peki, biz ne yapıyoruz?Böyle bir politik coğrafyada, yine bu coğrafyanın kırk yılda bir de olsa her şeye rağmen ortaya çıkardığı (ve yitirdiği) değerlerden birisi olan Şeyla Benhabibin bu çalışması daha bir anlam kazanıyor. Biliyoruz, pratik felsefenin eylem felsefesi olarak tercüme edildiği ve eylem ile felsefe arasında bir ilişki kurmaya alışmamış bir entelektüel ortamda Benhabibin cemaatçi düşünürlerle tartışmasını; postmodern itirazları babadan kalma olumsuzlayarak kapsam... tümünü göster