1867 yılında Osmanlı İmparatorluğundayız. Dış borçlar artmış, ekonomik çöküş başlamış, enerji açığı had safhaya varmıştır. Kömür ihtiyacını karşılamak için bir kanun çıkartılır ve Zonguldak civarındaki köylerde yaşayan 13-50 yaş arasındaki her erkeğe iş mükellefiyeti, yani belli sürelerle madende çalışma zorunluluğu getirilir.
Mükellefiyet, 1940lı yıllarda tekrarlanan ve korkunç bir jandarma baskısıyla uygulanan bu kanunun trajik sonuçlarını, madenci yapılan köylülerin, çavuş ve onbaşıların, eşkıyanın, yavukluların ve dönemin yöneticilerinin dünyalarına girerek, mükemmel doğa betimlemeleri eşliğinde anlatıyor.
Köylülere Allahım yok musun! dedirtecek boyutlara ulaşan eziyet ve sömürüyü, edebiyatımızdaki Kemal Tahir-Yaşar Kemal-İrfan Yalçın çizgisine bağlı bir yapıda aktaran Metin Köseden, alabildiğine çarpıcı, unutulmayacak bir roman.
1867 yılında Osmanlı İmparatorluğundayız. Dış borçlar artmış, ekonomik çöküş başlamış, enerji açığı had safhaya varmıştır. Kömür ihtiyacını karşılamak için bir kanun çıkartılır ve Zonguldak civarındaki köylerde yaşayan 13-50 yaş arasındaki her erkeğe iş mükellefiyeti, yani belli sürelerle madende çalışma zorunluluğu getirilir.
Mükellefiyet, 1940lı yıllarda tekrarlanan ve korkunç bir jandarma baskısıyla uygulanan bu kanunun trajik sonuçlarını, madenci yapılan köylülerin, çavuş ve onbaşıların, eşkıyanın, yavukluların ve dönemin yöneticilerinin dünyalarına girerek, mükemmel doğa betimlemeleri eşliğinde anlatıyor.
Köylülere Allahım yok musun! dedirtecek boyutlara ulaşan eziyet ve sömürüyü, edebiyatımızdaki Kemal Tahir-Yaşar Kemal-İrfan Yalçın çizgisine bağlı bir yapıda aktaran Metin Köseden, alabildiğine çarpıcı, unutulmayacak bir roman.
258 sayfa