Türk edebiyatının özgün ismi Salâh Birsel, bir yılını yansıttığı günlük tadındaki denemelerinde yine daldan dala atlıyor, şiirlerin ve şairlerin, kitapların ve yazarların arasında dolanırken bazen kafasını kitaplığın rafına vuruyor, bazen kitap elde uyuyakalıyor. Televizyonda yayınlanan bir filmden Hüseyin Rahmi’ye, oradan sahaflara ya da Fransız edebiyatına; dergicilikten edebiyat festivallerine ve yayıncılığa; Divan edebiyatından kargalara ve insanlık hallerine değinirken hicvin ve alaycılığın bayrağını en tepelerde dalgalandırıyor.
Aynı zamanda usta bir kelime üreticisi de olan Birsel’in şallamşopluğa ve aşirementoculuğa, lafın kösteğine vuranlara, aferinbad toplamak için zittirikleşenlere ise hiç tahammülü yok. Efsus ki efsus, voyvosunu hemen çekiyor ve onları süllümsako ve bidibidibako ortalıkta bırakıyor…
“Hangi yazar, hangi kitabın sakalına maşallah oturttu, hangi kitaba fil tufanı denilen tufanla tetik düşürttü? Benim merakım da budur.”
Türk edebiyatının özgün ismi Salâh Birsel, bir yılını yansıttığı günlük tadındaki denemelerinde yine daldan dala atlıyor, şiirlerin ve şairlerin, kitapların ve yazarların arasında dolanırken bazen kafasını kitaplığın rafına vuruyor, bazen kitap elde uyuyakalıyor. Televizyonda yayınlanan bir filmden Hüseyin Rahmi’ye, oradan sahaflara ya da Fransız edebiyatına; dergicilikten edebiyat festivallerine ve yayıncılığa; Divan edebiyatından kargalara ve insanlık hallerine değinirken hicvin ve alaycılığın bayrağını en tepelerde dalgalandırıyor.
Aynı zamanda usta bir kelime üreticisi de olan Birsel’in şallamşopluğa ve aşirementoculuğa, lafın kösteğine vuranlara, aferinbad toplamak için zittirikleşenlere ise hiç tahammülü yok. Efsus ki efsus, voyvosunu hemen çekiyor ve onları süllümsako ve bidibidibako ortalıkta bırakıyor…
“Hangi yazar, hangi kitabın sakalına maşallah oturttu, hangi kitaba fil tufanı denilen tufanla tetik düşürttü? Benim merakım da budur.”
112 sayfa
Mayıs2013 tarihinde, Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı