Ölüm Adası (Phoenix Island, #1)

Telefon yok. Mesaj yok. E-posta yok. Televizyon yok. İnternet yok. Kaçış yok.
On altı yaşındaki boks şampiyonu Carl Freeman, güçsüzleri yumruklarıyla savunmayı alışkanlık haline getirdiği için bir türlü beladan uzak duramaz. Kimsesi olmadığı için hayatı koruyucu aileler ile ıslahevleri arasında mekik dokuyarak geçen Carl, girdiği son kavgada rakiplerinin hepsini hastanelik edince çıkarıldığı mahkeme tarafından cezasını çekmek üzere dış dünyayla bağlantısı olmayan bir adaya gönderilir.

Burası bir evi, bir ailesi ve bir geleceği olmayan çocuk suçluların son durağıdır. Ülkenin uzak bir köşesine kurulmuş olan bu kamp kimsesiz çocuklara merhamet göstermeyen sadist eğitim çavuşları tarafından yönetilmektedir. On sekiz yaşına kadar burada kalmaya mahkûm edilen Carl kurallara uyup cezasını çektikten sonra hayatında yeni bir sayfa açmayı planlar, hatta burada yeni arkadaşlar edinip Octavia adındaki gizemli bir kıza âşık olur. Ama acımasız çavuşlar, yorucu eğitimler, ağır cezalar buz dağının yalnızca görünen kısmıdır. Burası aslında gidenin bir daha geri dönmediği, çocukların avlanarak ya da idam edilerek öldürüldüğü, kesimhane denilen gizli bir devlet laboratuvarında denek olarak kullanıldığı bir ölüm kampıdır. Carl diğer çocuklar tarafından avlanmadan ya da kesimhaneye gönderilmeden önce buradan kaçıp dış dünyayı bu adanın varlığından haberdar etmek ve sevdiklerini kurtarmak zorundadır.
(Tanıtım Bülteninden)

Telefon yok. Mesaj yok. E-posta yok. Televizyon yok. İnternet yok. Kaçış yok.
On altı yaşındaki boks şampiyonu Carl Freeman, güçsüzleri yumruklarıyla savunmayı alışkanlık haline getirdiği için bir türlü beladan uzak duramaz. Kimsesi olmadığı için hayatı koruyucu aileler ile ıslahevleri arasında mekik dokuyarak geçen Carl, girdiği son kavgada rakiplerinin hepsini hastanelik edince çıkarıldığı mahkeme tarafından cezasını çekmek üzere dış dünyayla bağlantısı olmayan bir adaya gönderilir.

Burası bir evi, bir ailesi ve bir geleceği olmayan çocuk suçluların son durağıdır. Ülkenin uzak bir köşesine kurulmuş olan bu kamp kimsesiz çocuklara merhamet göstermeyen sadist eğitim çavuşları tarafından yönetilmektedir. On sekiz yaşına kadar burada kalmaya mahkûm edilen Carl kurallara uyup cezasını çektikten sonra hayatında yeni bir sayfa açmayı planlar, hatta burada yeni arkadaşlar edinip Octavia adındaki gizemli bir kıza âşık olur. Ama acımasız çavuşlar, yorucu eğitimler, ağır cezalar buz dağının yalnızca görünen kısmıdır. Burası aslında gidenin bir daha geri dönmediği, çocukların avlanarak ya da idam edilerek öldürüldüğü, kesimhane denilen gizli bir devlet laboratuvarında denek olarak kullanıldığı bir ölüm kampıdır. Carl diğer çocuklar tarafından avlanmadan ya da kesimhaneye gönderilmeden önce buradan kaçıp dış dünyayı bu adanın varlığından haberdar etmek ve sevdiklerini kurtarmak zorundadır.
(Tanıtım Bülteninden)


Değerlendirmeler

değerlendirme
10 puan

http://illekitap.blogspot.com.tr/2016/09/john-dixon-olum-adas-phoenix-island-1.html

Ne kitaptı ama...

İtiraf ediyorum başlarken böyle bir kurgunun beni bekleyeceğini tahmim bile etmedim ki edemezdim de. Dehşet bir hayal gücü... şok edici bir olay döngüsü... tatmin edici detaylar... hayret edici bir dünya...

Şu kitabın aon bölümünü okuduktan sonra şüphesiz 2. kitap çevrilmiş olsa sabah işe gidecek olmamı önemsemez sabahlar okurdum.

Go Kitap, ikinci kitap için bekletmeyin bizi, n'olur...

Kitabın konusuna gitmeyeceğim çünkü arka kapak yazısı fazlasıyla açık yazılmış. Kitavın bir paragraflık özeti gibi bir şey bir yerde o yüzden daha detaya girip anlatmayacağı kitabı.

Ancak... şunu demeden de geçemeyeğim kitabın bazı yerlerinde söylenen sözler, yaşanan olayların altındaki şeyler bir yerde bizim de dünya da gördüğümüz şeyler...

Kısacası güçsizsen, zayıfsan ezilirsin... ölürsün. Ölüm Adası ciddi anlamda güçlülerin dünyası... bir de acımasız, öldürmektek korkmayanların...

Carl'ın başına gelenler, yaşadığı onca acı ama her şeye rağmen mücadeleci tavrı ve gücü hayranlık uyandırıcıydı.

Parker'ın zaten pislik olduğu belliydi ancak bazı çavuşlar komutanlardan beklemeyeceğim şeyler de oldu.

Şu kitapta beni hayrete düşüren de şaşırtan da takdir ettiren de karakterler var. Özellikle Stark.. adama karşı ne hissetsem bilemedim. Evet, sözünüm eri ama... adam hasta!

Cidden bir avuç hasta vahşi adamı komutan yapmışlar kimsesiz yetim çocukları da onların vahşi kan kokan ellerine bırakmışlar. Bu çocuklar askeri eğitim adı altında eğitilirken aynı zamanda acımasız ve vahşi olmayı da öğreniyorlar.

Arkadaş... avlanmak ne ya... av zamanı ne? Nasıl bir hasta zihniyet bunu yapar?

Hele kesimhanede olanlar? Octavia'nın başına gelenler? Peki Campbell? Ya zavallı Acil Servis? Ya Ross? Peki ya diğerleri? Vahşi olmayı ret edecek olanlar?

Tanrım!!!

Carl'ın Octavia için yaptığı o son girişimi... sonrasında olanları nefesimi tutarak okudum. Hele ki sonu... o son bölüm... şaşkınlığımı arttırdı ve daha büyük bir merakla 2. kitabı beklemeye başlamama neden oldu.

Ne kitaptı be! Bir kitabı okurken kaşlarımı çattığı ya da küfretiğim olmamıştı ama bunda oldu!

Ben kitaba bayıldım! Beni şaşırtan, hayret ettiren ve tatmin eden bir kurguya sahipti!

Çok beğendim! Son kısımlara doğru soluksuz okudum. Bitmeseydi daha da okurdum.

Şimdi ise 2. kitabı merakla bekliyorum... lütfen Go Kitap, çabuk çıkarım devamını... bu heyecanlı merak içindeki bloggerı çatlatmayın.


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 462 sayfa
29Ağustos2016 tarihinde, Go! Kitap tarafından yayınlandı


ISBN
9786051880228
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Selin Esen İngiliz Lord
2 kişi

Okumuşlar

Mine sibelmert burçak. inci kkontess
7 kişi

Okumak İsteyenler

xtina
1 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski