Acı yok. Merhamet yok. Umut yok. Kurtuluş yok.
Ölüm yarışı'na
Hoş geldiniz
Bir zamanlar kendisi gibi çocuk suçlularla birlikte Ölüm Adası'nın bir tutsağı olan on altı yaşındaki Carl Freeman vücuduna yerleştirilen mikroçiplerle birlikte artık bir Feniks Gücü askeri olmuştur. O artık Ölüm Adası'nın tutsağı değil bir parçasıdır. Ya da o öyle zannetmelerini istiyordur. Kısa sürede herkesin korkup saygı duyduğu bir asker olan Carl, Komutan Stark tarafından iki takım arkadaşı ile birlikte Feniks Gücü’nü temsil etmek üzere Cenaze Oyunları adı verilen gizli bir dövüş turnuvasına gönderilir. Şeytan Çukuru adındaki bir adada düzenlenen bu kanlı turnuvayı Ölüm Adası'ndan kurtulmak için bir fırsat olarak gören Carl'ı burada bir sürpriz beklemektedir. Zira Stark'tan intikam almak için fırsat kollayan sürpriz bir isim daha turnuvadaki yerini almıştır: Carl'ın adadan kendi elleriyle uğurladığı Octavia. İkisi de artık bambaşka insanlar olsa da bir kez daha birlikte hareket etmeleri gerekecektir çünkü kana susamış bir avuç seçkin tarafından organize edilen bu Ölüm Yarışı bir spor müsabakasından çok daha fazlasıdır.
Acı yok. Merhamet yok. Umut yok. Kurtuluş yok.
Ölüm yarışı'na
Hoş geldiniz
Bir zamanlar kendisi gibi çocuk suçlularla birlikte Ölüm Adası'nın bir tutsağı olan on altı yaşındaki Carl Freeman vücuduna yerleştirilen mikroçiplerle birlikte artık bir Feniks Gücü askeri olmuştur. O artık Ölüm Adası'nın tutsağı değil bir parçasıdır. Ya da o öyle zannetmelerini istiyordur. Kısa sürede herkesin korkup saygı duyduğu bir asker olan Carl, Komutan Stark tarafından iki takım arkadaşı ile birlikte Feniks Gücü’nü temsil etmek üzere Cenaze Oyunları adı verilen gizli bir dövüş turnuvasına gönderilir. Şeytan Çukuru adındaki bir adada düzenlenen bu kanlı turnuvayı Ölüm Adası'ndan kurtulmak için bir fırsat olarak gören Carl'ı burada bir sürpriz beklemektedir. Zira Stark'tan intikam almak için fırsat kollayan sürpriz bir isim daha turnuvadaki yerini almıştır: Carl'ın adadan kendi elleriyle uğurladığı Octavia. İkisi de artık bambaşka insanlar olsa da bir kez daha birlikte hareket etmeleri gerekecektir çünkü kana susamış bir avuç seçkin tarafından organize edilen bu Ölüm Yarışı bir spor müsabakasından çok daha fazlasıdır.
https://illekitap.blogspot.com.tr/2017/09/john-dixon-olum-yars-phoenix-island-2.html
Allah'ım sen nasıl bir kitap çıktın! İlk kitaptan daha güzeldi sanırım ya da ikisi de eş değerde mükemmeldi.
Bu seriye bayıldım ve öyle bir sonu vardı ki hani bu şekilde de son olabilir ama yazılırsa bir 3. kitapta gelebilir gibiydi.
John Dixon... süper ötesi bir kurgu yazmakla kalmamış öyle bir olay döngüsü yaratmışsın ki nefessiz, soluksuz heyecanla okuttun.
Demeden geçemeyeceğim, Stark şu yukarıdaki cümleyi söyledikten sonra ilerleyen sayfalarda ne demek istediğini anladım. Resmen sırf ona sadık ve o istedi diye Agbeko'nun ölümüne neden oldu. Hakikaten etkileyici satırlardı.
Her neyse kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse; Ölüm Adası'ndan tanıdığımız Carl, Stark'la beraber kalmaya karar verdikten sonra yerleştirilen çipin özellikleriyle de neredeyse ölümsüz olabilecek kadar duyuları gelişmiş ve süper özelliklere sahip bir genç oldu. Şimdi Stark'a hem sadaakatini kanıtlamak hem de onun onuru için Few'in yaptığı dövüşlere katılması gerekmektedir. Bu dövüşlere gidene kadar nerede olduğunu bilmediğin gittiğinde de olağan üstü lüks ve teknolojiyle yapılmış bir yanardağın içerisine yapılmış bir tesistir.
Herkes kendi sıkletine uygun kişilerle dövüşecektir. Dövüşü kazanmak için ya rakibinizi öldürmeniz ya da onu pes etmeye zorlamanız gerekmektedir. Bir yerde ölümüne ya da hayatta kalmak için dövüşmek zorundasınız.
Ama bu dövüşlerin altında ve ardında daha başka olaylarda dönmektedir.
Carl'ın Stark'la kalmayı kabul etmesine neden olan kız Octivia'da turnuvada yer alınca olaylar daha da karmaşık ve büyük hale gelir.
Carl ve Octivia ya tesisteki gizemli şeyleri çözüp Fex üyelerinin kimlikleriyle oradan kaçacaklardır ya da öleceklerdir.
Tam bir hayatta kalma savaşını anlatıyordu kitap. Çünkü ya öldüreceksin ya da öleceksin gibi bir şey bu turnuvalar. Ama hayatta kalmak için güçlü olmanın yanında zeki ve akıllı da olmak gerekiyor.
Cidden Carl tam anlamıyla aklını da gücünü de kullandı. En başından beri... hele son yaptığı Davis'le beraber kurguladıkları hamle süperdi.
Octavia ise... kitabın başından sonuna kadar beni şaşırttı. Bu kızın burada ne işi olacak merakıyla okumuştum kitabı ve sonra sonra öğrendiklerim hem şaşırtıcı hem de gülümsetecek detaylardı. Ve sanırım beklemediğim sürprizlerdi.
Dövüşleri okumak cidden gözümün önünde canlanmasına neden olacak kadar detaylı yazılmıştı bu hoşuma gitti ve cidden araştırılmış gibiydi çünkü vuruş teknikleri, hamleler falan sıradan bir kurgunun parçası değildi. Yani sizin ya da benim anlatacağımızdan daha detaylı, profesyonelce yazılmıştı. Bilinçli bir şekilde yazılmıştı.
Kurgu içerisinde bazı laboratuvar detayları vardı ne olduğunu söylemeyeceğim zaten okuduğunuzda anlatacaksınız. O detay... laboratuvarda yapılanlar... o insanlık dışı mantıkla yapılmış şeyler hayretler uyandırıcı ve nasıl bir kurgudur bu ya dedirtecek kadar hayranlık uyandırıcıydı. İlk kitap Ölüm Adası'nda laboratuvardaki yapılanlar da ne canım diyeceğiniz şeyler...
Kitabın son 100 sayfası ise... soluksuz okunacak şekildeydi. Cidden artık sona yaklaştığı kurgunun gidişatından belli oluyordu ama öyle bir öyle bir atılım oluyor ki kurguda yok artık diyorsunuz. Son 100 sayfadaki bazı detaylar cidden beni şaşırttı. Beklediğim şeylerin çok dışında çıkması ise... cidden hayranlığımı kazandı.
Kitapta Yunan Mitolojisi'ne yapılan benzetmeler cidden iyiydi. Adamlar bildiğin kendilerini Tanrı yapmış ve sizlerde zayıf zavallı insanlarsınız modundaydı. Ama bu konunun kurguda duruş şekli çok sağlamdı cidden.
Müthiş bir kurgu... müthiş bir seri... ve süper nefes kesen aksiyonların olduğu bir kitaptı. Çok zevk alarak okudum her sayfasını. Bayıldım!
Ancak kitap öyle bir bitti ki... Carl ve Octivia mutlu... beraberler... ama Few ve Stark hala hayatta... yani öyle bir sonu vardı ki... kısmen hala bir yerlerde onlar yapacaklarını yapıyorlar ve bizler de onlara karşı savaşıyoruz. Kötülük devam ediyor ama biz beraber ve mutluyuz ve onlarla şavaşmaya devam edeceğiz havasındaydı.
Okur olarak hem diyorum ki kitabın devamı gelmeli onların bir sonu olmalı hem de diyorum bu şekilde esrarengiz ve etkileyici olmuş. Bilemedim şimdi :)
Ama devamı gelirse heyecanla okurum. Gelmezse de hala en sevdiğim ve şiddetle tavsiye ettim kitapların başında gelir :)
Kapak tasarımına bayıldım! Başta ne alaka bu tür bir kapan demiştim ama kitabın ilerleyen sayfalarında cestuslardan bahsedilmesi, dövüş yapılacak olan tesisin konumu falan bir araya gelince evet dedim... kitap kapağı cuk diye oturmuş!
Yorumu yazdıktan sonra yazara tweet attım ve devamını sordum. Yazar da incelik gösterip cevap attı. Meşgul olduğunu şimdilik yazamadığını söyledi. Umarım Carl'ın hikayesine devam edebilirim diye de ekledi. Dilerim yazmaya fırsatı olur ve devamı gelir diyorum =)
Karton Cilt, 447 sayfa
6Eylül2017 tarihinde, GO! Kitap tarafından yayınlandı