Gecenin bir vakti, dolup taşan zihninizin sizi derin uykudan uyandırdığı oldu mu? Çıt çıkmaz etrafta. Tıpkı doğa gibi bütün kent de uykunun derinliklerinde ertesi güne güç toplamaktadır. Ama uzunca bir süre, dışında kaldığınız bu derin dinlenmenin farkına varamazsınız. Ancak bir ara, zihninizin gürültüsü kısacık bir an için dindiğinde, işte o zaman nasıl bir içsel gürültünün burgacında olduğunuzu fark edersiniz. Eliniz kolunuz bağlıymış da kulaklarınızı tıkayamadan bir ses karmaşasının orta yerinde kala kalmışsınızdır sanki. İnceli kalınlı, yüksek, alçak sesler, birbirleriyle kavga halindedir. Birinin ak dediğine diğeri kara der. Biri koruyup kollamaya çalışır sizi, diğerleri yerden yere çalar. Aralarında kalısınız. Sel sularına kapılıp gitmek gibidir: Tutunacak dal bulamazsınız...
İçimizdeki seslerin karşısında en güçsüz, çaresiz olduğumuz anlardır belki de gece vakitleri. Ama kafamızdaki seslerin zulmü bu anlarla sınırlı kalmaktan çok uzaktır. Durmadan konuşur, birbirleriyle çelişirler: Kendimize bir hedef belirlediğimizde, bir görüşümüzü savunmak istediğimizde, kendimizi ortaya koyacak olduğumuzda.
Ta ki onların doğasını anlayana, vahşi bir hayvan gibi önce dizginleyip sonra ehlilleştirmeyi öğrenene kadar... Elinizdeki kitap işte bunun için yazıldı.
Gecenin bir vakti, dolup taşan zihninizin sizi derin uykudan uyandırdığı oldu mu? Çıt çıkmaz etrafta. Tıpkı doğa gibi bütün kent de uykunun derinliklerinde ertesi güne güç toplamaktadır. Ama uzunca bir süre, dışında kaldığınız bu derin dinlenmenin farkına varamazsınız. Ancak bir ara, zihninizin gürültüsü kısacık bir an için dindiğinde, işte o zaman nasıl bir içsel gürültünün burgacında olduğunuzu fark edersiniz. Eliniz kolunuz bağlıymış da kulaklarınızı tıkayamadan bir ses karmaşasının orta yerinde kala kalmışsınızdır sanki. İnceli kalınlı, yüksek, alçak sesler, birbirleriyle kavga halindedir. Birinin ak dediğine diğeri kara der. Biri koruyup kollamaya çalışır sizi, diğerleri yerden yere çalar. Aralarında kalısınız. Sel sularına kapılıp gitmek gibidir: Tutunacak dal bulamazsınız...
İçimizdeki seslerin karşısında en güçsüz, çaresiz olduğumuz anlardır belki de gece vakitleri. Ama kafamızdaki seslerin zulmü bu anlarla sınırlı kalmaktan çok uzaktır. Durmadan konuşur, birbirleriyle çelişirler: Kendimize bir hedef belirlediğimizde, bir görüşümüzü savunmak istediğimizde, kendimizi ortaya koyacak olduğumuzda.
Ta ki onların doğasını anlayana, vahşi bir hayvan gibi önce dizginleyip sonra ehlilleştirmeyi öğrenene kadar... Elinizdeki kitap işte bunun için yazıldı.
Karton Cilt, 198 sayfa
2003 tarihinde, Sistem tarafından yayınlandı