On yıl süren Oslo müzakerelerinde ve ondan sonraki barış sürecinde iddia edildiği üzere, masanın iki yanına eşit koşullarda oturan iki taraf falan yok. Ortada bir işgal eden var, bir de işgal edilen. 1948den beri milyonlarcası yurtlarından, topraklarından sürülen Filistinlilerin ellerinde koz olarak bulunan yegâne dayanak, kahredici gerçeklikleri: oradalar, bir yere gitmiyorlar ve ABDnin yılda 5 milyar dolar tutarındaki yardımıyla donattığı İsrail Ordusunun tanklarla ve helikopterlerle genç-yaşlı, erkek-kadın, yetişkin-çocuk demeden kendilerine karşı dur-durak bilmeden düzenledikleri saldırılara taşla ve sopayla karşı koyuyorlar... Kadim Filistin davası kaybedilmiştir artık, fakat tam da aynı sebeplerle, kadim İsrail davası da kaybedilmiştir. Üstelik bugün, Ortadoğuda kalıcı bir çözüm bulunmasının önündeki engel, ne Arafat gibi beceriksiz Arap liderleri, ne Şaron gibi zalim İsrail yöneticileri, ne de sayıları her gün artan yerleşimlerdir. Asıl engel, Amerika Birleşik Devletlerinin ta kendisidir. Benim öngörebildiğim çözüm, güçlü tarafın, yani İsraillilerin cömertliğine bağlı olarak, gizli müzakerelerle ve kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları kovalamak değil, iki halkın tek bir devlet çatısı altında barış içinde ve birbirlerinin haklarını tanıyarak birarada yaşayabilmesinin koşullarını yaratmaktır.
On yıl süren Oslo müzakerelerinde ve ondan sonraki barış sürecinde iddia edildiği üzere, masanın iki yanına eşit koşullarda oturan iki taraf falan yok. Ortada bir işgal eden var, bir de işgal edilen. 1948den beri milyonlarcası yurtlarından, topraklarından sürülen Filistinlilerin ellerinde koz olarak bulunan yegâne dayanak, kahredici gerçeklikleri: oradalar, bir yere gitmiyorlar ve ABDnin yılda 5 milyar dolar tutarındaki yardımıyla donattığı İsrail Ordusunun tanklarla ve helikopterlerle genç-yaşlı, erkek-kadın, yetişkin-çocuk demeden kendilerine karşı dur-durak bilmeden düzenledikleri saldırılara taşla ve sopayla karşı koyuyorlar... Kadim Filistin davası kaybedilmiştir artık, fakat tam da aynı sebeplerle, kadim İsrail davası da kaybedilmiştir. Üstelik bugün, Ortadoğuda kalıcı bir çözüm bulunmasının önündeki engel, ne Arafat gibi beceriksiz Arap liderleri, ne Şaron gibi zalim İsrail yöneticileri, ne de sayıları her gün artan yerleşimlerdir. Asıl engel, Amerika Birleşik Devletlerinin ta kendisidir. Benim öngörebildiğim çözüm, güçlü tarafın, yani İsraillilerin cömertliğine bağlı olarak, gizli müzakerelerle ve kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkları kovalamak değil, iki halkın tek bir devlet çatısı altında barış içinde ve birbirlerinin haklarını tanıyarak birarada yaşayabilmesinin koşullarını yaratmaktır.