Perec’in 1957-1960 yılları arasında yazdığı ilk roman olan Paralı Asker yazarın ölümünden otuz yıl sonra bulunur. Farklılığı ve yenilikçiliğiyle öne çıkan Perec dünyasını işte bu roman başlatmıştır.
Antonella de Messine’in 1475’te yaptığı Paralı Asker tablosunun sahtesini yapma işini üstlenen Gaspard Winckler’i heyecan ve gerilim dolu, hayat kadar gerçek, sanat kadar kurmaca bir serüven beklemektedir. Özgün yapıt ile sahte yapıt arasındaki karmaşık ilişkide ruhu ve bedeniyle birlikte kaybolan kahraman aslında şu sorunun peşindedir: Sahte bir sanat eseri üreterek gerçeğin kendisine ulaşılabilir mi?
Gerçeği arayan sanatın etkileyici öyküsünü anlatan Perec, polisiye roman temalarını kendi edebiyat anlayışıyla dönüştürüyor ve son derece sürükleyici ve düşündürücü bir ilk kitaba imza atıyor.
Perec’in 1957-1960 yılları arasında yazdığı ilk roman olan Paralı Asker yazarın ölümünden otuz yıl sonra bulunur. Farklılığı ve yenilikçiliğiyle öne çıkan Perec dünyasını işte bu roman başlatmıştır.
Antonella de Messine’in 1475’te yaptığı Paralı Asker tablosunun sahtesini yapma işini üstlenen Gaspard Winckler’i heyecan ve gerilim dolu, hayat kadar gerçek, sanat kadar kurmaca bir serüven beklemektedir. Özgün yapıt ile sahte yapıt arasındaki karmaşık ilişkide ruhu ve bedeniyle birlikte kaybolan kahraman aslında şu sorunun peşindedir: Sahte bir sanat eseri üreterek gerçeğin kendisine ulaşılabilir mi?
Gerçeği arayan sanatın etkileyici öyküsünü anlatan Perec, polisiye roman temalarını kendi edebiyat anlayışıyla dönüştürüyor ve son derece sürükleyici ve düşündürücü bir ilk kitaba imza atıyor.
Kitaba geçmeden önce yine ilginç bir yazarla daha karşı karşıya olduğumuzu söylemek istiyorum. Sanırım birçoğumuz Perec’in “Kayboluş” eserini hiç “E” harfi kullanmadan yazdığını biliyorsunuzdur. Benim Perec merakım bunu öğrenmekle ortaya çıktı. Düşünsenize kitabı bir arkadaşınıza içinde hiç “e” harfi kullanmadan anlatıyorsunuz.. Ama şimdi söyleyeceğim özelliğini daha önce hiç duymadığıma eminim! Yazarımız gördüğü rüyaları yazıyormuş. Tam 124 rüyasını yazmış. Bir söyleşide kendisi “aslında rüyalarımı kaydettiğimi sanıyordum ama zamanla bir baktım ki kaydetmek için rüya gördüğümü fark ettim” demiş. Hatta bir rüyasında eşini öldürüp parçalara ayırıp çuvalla taşıdığını görmüş. Paralı askerdeki Madera karakterini yazarken bu rüyadan mı etkilendi bilinmez ama bunu öğrendikten sonra benim içim üperdi :)
Paralı Asker; Fransız yazar Perec’i ömrü boyunca mutsuz etmiş bir kitap. Perec; bu kitabı 18 yaşında yazmış ancak hiçbir yayınevi basmayı kabul etmemiş ama o yılmamış 350 sayfalık hikayeyi yeniden düzenleyerek 150 sayfaya indirmiş derken bir yayınevi basmayı kabul etmiş hatta hesabına para bile yatırmış fakat son anda “ Konunun ilginç olduğunu, zekice işlendiğini düşünüyoruz ama becerisizlik ve gevezelik yoğunluğu birçok okurun dikkatini dağıtabilir” gerekçesiyle tekrar reddedilmiş. Bu Perec için büyük hayal kırıklığı olmuş. Evini taşıması sırasında müsveddeleri bir bavula asılları bir bavula koymuş yanlışlıkla asıllar atılmış daha sonra bir gazeteci bunları araştırmış bulmuş her neyse yazarın ölümünden 30 sene sonra bu kitap yayımlanmış.
Sahte tablolar yaparak herkesten uzak lüks bir hayat yaşayan kahramanımız; son yaptığı Paralı Asker tablosunun yüzündeki hiçliğe bakarak kendini sorgulamaya başlar sonunda bu hayat karşılığında kişiliğinden vazgeçmiş olduğunu fark eder ve varoluş amacını düşünerek gerçeği n peşine düşer.
Kitaptan Altını Çizdiklerim:
- Görüyorsun işte, bir adamı öldürdün sen. Bunun basit bir şey olduğunu sanıyorsun demek. Değil işte. Cinayet işlemenin bir anlamı olduğunu sanıyorsun öyle mi? Yok işte. Bir ‘Paralı Asker’ tablosu yapmanın kolay olduğunu sanıyorsun. Değil işte. Hiçbir şey kolay değil. Hiçbir şey öyle gelivermiyor insanın kucağına. Her şey yalan. Olsa olsa yanılabilirsin. Senin için başka bir son yok. Kendi kurduğun tuzaklar bitirdi seni, kendi aptallığın, kendi yalanlarınla kendi sonunu getirdin…
- Hep bir yanılgı yaşarız zaten. İşlerin yoluna gireceğine, her şeyin olağan akışına kavuşacağına inanırız.Hiçbir şeyi öngöremeyiz oysa.Yanılgılarla yaşamak kolaydır.
anlaşılması zor ama güç değil,farklı bir tarzda yazılmış kitap..tavsiye edilebilir..
Georges Perec ( 1936-1982 ) Paris doğumlu Sosyolog ve Edebiyatçı.
Edebiyat dünyası tarafından çok methedilen bir yazar olan Perec’in özellikle Condontiere ( Paralı Asker ) özellikle çok ayrı bir yere konuyor. Bende bu yüzden almıştım. Epeydir kütüphane duran kitabı nihayet okudum.
Kitabın başına bir sürü olay gelmiş. Kaybolmuş, epey aranmış sonunda bulunmuş yazarın ölümünden sonra yayınlanmış.
Yazar gençliğinde yayınevlerine götürdüğünde yayıncılar yüzüne bakmamış, sıkıcı hatta çok kötü bulmuşlar. Perec bunun üzerine “ Condontiere gellince onu okuyanında kafasına sıçayım “ diye tepkisini dile getiriryor. ( Kitabın 24 Sh lık oldukça uzun ön sözünde okuyabilirsiniz )
Ben inanılmaz sıkıldım okurken. Kısa bir kitap olmasa kesin yarım bırakırdım. Gerçi Edebiyat eleştirmenleri yere göğe koyamamalarından ötürü ikilemde kaldım. Belki ilerde bir kez daha okumaya çalışırım daha doğrusu cesaret ederim….
Karton Cilt, 168 sayfa
Şubat2013 tarihinde, Sel Yayıncılık tarafından yayınlandı