Çocukluk, yakın akrabalar, Mardin, kitaplar, sevgiler, eski fotoğraflar... Murathan Munganın 1988-96 arasında yazdığı on metnin biraraya gelmesiyle oluşmuş otobiyografik bir anlatı Paranın Cinleri. Okurunu kendine çok yakın hisseden, paylaşan, içten dilinin yanı sıra, Mungan yapıtlarının biyografik kökenlerine işaret etmesiyle de özel bir kitap... Kitabın arka kapağında şunları söylüyor Mungan:O fotoğraflar, bizim olmadığımız zamanları aktarır bize. Tanımadığımız yakınlarımızı. Bizi beklemeden gidenleri. Bizim yaşadıklarımız gerçek, onların yaşadıkları masaldır sanki. Onların duruşları, pozları, bakışları, gülüşleri, giysileri, takıları, üstleri başları başka türlü büyüler bizi. Bu fotoğrafların çekildiği yerlerin ayrıntıları, hem bilmediğimiz bir geçmişin kapılarını açar bize, hem de ölümün gizine değgin özel işaretlermiş gibi görünür. Fotoğraflar yitirilmiş anları belgeler. Yitirilmiş anlar, zaman ile ölüm arasında en kısa yoldur. Elbette adını böyle koyamayız o yaşlarda ama, bunu bir duygu olarak, bir önsezi olarak derinlemesine yaşarız.Biz büyüdükçe, o fotoğraflar da yeni anlamlar, yeni tarihler edinir. Kimi eski öykü parçacıkları, yeni kavrayışların ışığında yepyeni anlamlar kazanır; ya da daha önceden bilmediğimiz, yeni duyduğumuz, ya da öğrenmemize ancak şimdi izin verilen kimi yeni bilgilerle birleşerek, toprak altından çıkarılan kırık parçaların birbirine eklenerek gövdeyi bütünlemesi gibi, yepyeni bir görünüş, yepyeni bir varlık kazanır. Aynı fotoğraflar gözlerimizin önünde sır değiştirir. Hikâyeler derinleşir. Pus ve ışık, aynı gölgeler üzerinde yer değiştirir.Gözlerini koruyamayanların zamanla bakacak fotoğrafları da kalmaz. Albümler kadar gözlerimizi de korumamız gerekir, diye düşünüyorum.
Çocukluk, yakın akrabalar, Mardin, kitaplar, sevgiler, eski fotoğraflar... Murathan Munganın 1988-96 arasında yazdığı on metnin biraraya gelmesiyle oluşmuş otobiyografik bir anlatı Paranın Cinleri. Okurunu kendine çok yakın hisseden, paylaşan, içten dilinin yanı sıra, Mungan yapıtlarının biyografik kökenlerine işaret etmesiyle de özel bir kitap... Kitabın arka kapağında şunları söylüyor Mungan:O fotoğraflar, bizim olmadığımız zamanları aktarır bize. Tanımadığımız yakınlarımızı. Bizi beklemeden gidenleri. Bizim yaşadıklarımız gerçek, onların yaşadıkları masaldır sanki. Onların duruşları, pozları, bakışları, gülüşleri, giysileri, takıları, üstleri başları başka türlü büyüler bizi. Bu fotoğrafların çekildiği yerlerin ayrıntıları, hem bilmediğimiz bir geçmişin kapılarını açar bize, hem de ölümün gizine değgin özel işaretlermiş gibi görünür. Fotoğraflar yitirilmiş anları belgeler. Yitirilmiş anlar, zaman ile ölüm arasında en kısa yoldur. Elbette adını böyle koyamayız o yaşlarda ama, bunu bir duygu olarak, bir önsezi olarak derinlemesine yaşarız.Biz büyüdükçe, o fotoğraflar da yeni anlamlar, yeni tarihler edinir. Kimi eski öykü parçacıkları, yeni kavrayışların ışığında yepyeni anlamlar kazanır; ya da daha önceden bilmediğimiz, yeni duyduğumuz, ya da öğrenmemize ancak şimdi izin verilen kimi yeni bilgilerle birleşerek, toprak altından çıkarılan kırık parçaların birbirine eklenerek gövdeyi bütünlemesi gibi, yepyeni bir görünüş, yepyeni bir varlık kazanır. Aynı fotoğraflar gözlerimizi... tümünü göster
Hep okumak istediğim bir yazardı Mungan; şiirlerine, hikayelerine sürekli rastlıyordum ve Paranın Cinleri'ni okuduğumda gerçekten geç kaldığımı anladım. Mungan, beklentilerimi fazlasıyla karşıladı sanırım. Tamamen kendini, çocukluğunu anlattığı hikayeler var kitapta. Hayata dair iç burkan detaylar, gülümseten anlar ve büyük acılar var içinde. Mungan'ın cümleleri, kelimeleri o kadar özenli, akıcı ve gerçekçi ki Mardin'i görmek, onlarla birlikte balkonlarla yıldızları sayarak uyumak, Muro'nun acısına ortak olmak istedim. Kısacası, çok severek okuduğum hikayeler bütünü.
murathan mungan ı tanımak için harika bir yolculuk
Otobiyografinin başarılı bir örneği. Üslubunu çok beğendiğim bir yazarın elinden çıkması da cabası.
Hayatımız, herkesin hayatı gibi orada durur, gerisi hayatımıza nasıl baktığımız, onu nasıl ele aldığımızla ilgili bir bakış sorunu ve bunu ifade etme yeteneğidir olsa olsa...
sık sık elime aldığım halde 10 günde anca bitirdim, parça paragraf ilerledim. açıkçası üsluptan biraz sıkıldım. yazar fazla egosentrik, otobiyografik bir anlatı gibi değil de kendi kendini yüceltmek gibi geldi daha çok.
yine de kitap bana birşey katmadı diyemem. güzel bölümler vardı, Mardin kültürüyle ilgili anlattığı küçük, güzel ayrıntılar mesela...
Bitmesin diyeee hikaye hikaye okudugum . Her hikayeyi sindirmek icin kendime zaman biraktigim bir kitap . Yine icime dokunan cumleler vardi
Karton Cilt, 1, 95 sayfa
Şubat1997 tarihinde, Metis Yayınları tarafından yayınlandı