Parantezlerdeki RitsosYaşayan Yunan ozanlarının belki de en önemlisi olan Yannis Ritsos, trajik bir yaşam duygusunun dramatik ve simgesel anlatımında Kavafis, Sikelianos ve Seferis gibi seçkin öncülerin izinden gitmektedir. Ritsosun bu kitapta yer alan üç bölümlük şiirleri Parantezler, (1946-47), Parantezler, (1950-61) ve Uzak, (1975) otuz yıllık bir şiir serüvenini ve ozanın olgunluk döneminin değişik anlarındaki çok ince algılarını birleştiren gelişmiş bir duyarlığı yansıtıyor.Şiirlere yazdığı giriş yazısında ve kitabın adını açıklarken Edmund Keeley* şöyle diyor: İki parantez işareti, bir uzaklıktan birbirlerine bakan bükülmüş eller gibidir; bir araya gelmek, yalıtılmış varlıklar arasında insan ilişkilerinin yeniden yaratılmasına yardım edebilecek bir buluşmayı gerçekleştirmek için çırpınan eller gibi..Ama, ellerin arasındaki uçurumu kapamaya yönelik apaçık jestlerin var olmasına karşın, jestlerin kaçınılmaz bir biçimde başarısız kaldığı ve hiçbir zaman gerçekleşmediği görülüyor.Ritsosun ozansı bakışının gelişimi açısından, parantezler arasındaki uzaklık, ilk iki bölümün her birinde, son bölüme oranla daha kısadır. Son bölümde mesafe hemen hemen sonsuzdur. Ne var ki, Ritsosun süssüz ve yalın da olsa güçlü bir biçimde çağırıcı olan görüntüsü, ozanın büyüklüğünün en son işareti olan stilistik bir saflığı koyuyor ortaya.*Edmund Keeley, Princeton Üniversitesinde İngilizce Profesörü ve Yaratıcı Yazarlık Programı Yönetmenidir.
Parantezlerdeki RitsosYaşayan Yunan ozanlarının belki de en önemlisi olan Yannis Ritsos, trajik bir yaşam duygusunun dramatik ve simgesel anlatımında Kavafis, Sikelianos ve Seferis gibi seçkin öncülerin izinden gitmektedir. Ritsosun bu kitapta yer alan üç bölümlük şiirleri Parantezler, (1946-47), Parantezler, (1950-61) ve Uzak, (1975) otuz yıllık bir şiir serüvenini ve ozanın olgunluk döneminin değişik anlarındaki çok ince algılarını birleştiren gelişmiş bir duyarlığı yansıtıyor.Şiirlere yazdığı giriş yazısında ve kitabın adını açıklarken Edmund Keeley* şöyle diyor: İki parantez işareti, bir uzaklıktan birbirlerine bakan bükülmüş eller gibidir; bir araya gelmek, yalıtılmış varlıklar arasında insan ilişkilerinin yeniden yaratılmasına yardım edebilecek bir buluşmayı gerçekleştirmek için çırpınan eller gibi..Ama, ellerin arasındaki uçurumu kapamaya yönelik apaçık jestlerin var olmasına karşın, jestlerin kaçınılmaz bir biçimde başarısız kaldığı ve hiçbir zaman gerçekleşmediği görülüyor.Ritsosun ozansı bakışının gelişimi açısından, parantezler arasındaki uzaklık, ilk iki bölümün her birinde, son bölüme oranla daha kısadır. Son bölümde mesafe hemen hemen sonsuzdur. Ne var ki, Ritsosun süssüz ve yalın da olsa güçlü bir biçimde çağırıcı olan görüntüsü, ozanın büyüklüğünün en son işareti olan stilistik bir saflığı koyuyor ortaya.*Edmund Keeley, Princeton Üniversitesinde İngilizce Profesörü ve Yaratıcı Yazarlık Programı Yönetmenidir.