Jojo Moyes’in merakla beklenen kitabı Ardında Bıraktığın Kadın’la tanışmak için küçük bir başlangıç.
Âşıklar şehri Paris’te yeni evli iki çift…
Genç ve güzel Liv, 2002 yılında zengin ve çekici bir mimar olan David’le evlenir. Rüya gibi bir balayı geçirme hayaliyle Paris’e gelseler de beklenmedik bir sorun evliliklerini daha ilk günden sorgulamalarına yol açar. Acaba aralarındaki büyük aşk onları bir arada tutmaya yetecek midir?
1900’lerin başında ünlenen ressam Édouard Lefèvre, tabloları için kendisine modellik yapan Sophie’ye âşık olur. Bir kadına bağlanmayı daha önce asla aklından geçirmemiş olsa da Sophie’nin, hayatının kadını olduğuna inanıp ona evlenme teklif eder. Ancak genç Sophie kısa bir süre sonra evlilik hayatının beklediğinden çok daha farklı olduğunu, aşkı için büyük fedakârlıklarda bulunması gerektiğini anlar…
Farklı yüzyıllarda yaşanan kadın erkek ilişkilerini, sevgiyi ve evliliği anlatan Paris’te Balayı, büyük aşkların ölümsüz olduğunu kanıtlıyor.
“Mutlaka etrafınızdaki insanlara da okutmak isteyeceğiniz sımsıcak bir kısa roman. Moyes karizmatik, inatçı ve hayattan
ne beklediğini bilen karakterler yaratıyor.”
Independent on Sunday
“Paris’te Balayı kahkahalar attırıyor, yoğun hislerle gülümsetiyor ve bir bebek gibi ağlatıyor.”
Closer
Jojo Moyes’in merakla beklenen kitabı Ardında Bıraktığın Kadın’la tanışmak için küçük bir başlangıç.
Âşıklar şehri Paris’te yeni evli iki çift…
Genç ve güzel Liv, 2002 yılında zengin ve çekici bir mimar olan David’le evlenir. Rüya gibi bir balayı geçirme hayaliyle Paris’e gelseler de beklenmedik bir sorun evliliklerini daha ilk günden sorgulamalarına yol açar. Acaba aralarındaki büyük aşk onları bir arada tutmaya yetecek midir?
1900’lerin başında ünlenen ressam Édouard Lefèvre, tabloları için kendisine modellik yapan Sophie’ye âşık olur. Bir kadına bağlanmayı daha önce asla aklından geçirmemiş olsa da Sophie’nin, hayatının kadını olduğuna inanıp ona evlenme teklif eder. Ancak genç Sophie kısa bir süre sonra evlilik hayatının beklediğinden çok daha farklı olduğunu, aşkı için büyük fedakârlıklarda bulunması gerektiğini anlar…
Farklı yüzyıllarda yaşanan kadın erkek ilişkilerini, sevgiyi ve evliliği anlatan Paris’te Balayı, büyük aşkların ölümsüz olduğunu kanıtlıyor.
“Mutlaka etrafınızdaki insanlara da okutmak isteyeceğiniz sımsıcak bir kısa roman. Moyes karizmatik, inatçı ve hayattan
ne beklediğini bilen karakterler yaratıyor.”
Independent on Sunday
“Paris’te Balayı kahkahalar attırıyor, yoğun hislerle gülümsetiyor ve bir bebek gibi ağlatıyor.”
Closer
Ardında bıraktığım kadın kitabının giriş kısmı. bunun için ayrı kitap basılmasına gerek yoktu, ticari amaçla basılmış ve gereksiz olmuş. Ardında bıraktığım kadınla birleştirilip o kitap 2 cilt çıksa daha iyiymiş....
Farkli acilari yakalayan bir kitap olduguna inaniyorum. Okurun derin dusunmesini bekleyen bir kitap
Kitap oldukca surukleyici ben okumaya karar verdikten cok uzun sure sonra ancak okuyabildim ama okudugumda bitmesi uc saat bile surmemistir.ayrica sonu hic de bekledigim gibi degildi (iyi ki de degildi)kisacasi tavsiye edebilecegim guzel eglenceli bir kitap...
Evlilik insanlara sahiplenmeyi getiriyor. Sahiplenme duygusuda insanların saçmalamasına neden oluyor. Çünkü evlilik BEN'den BİZ'e geçmektir. Evliliğin başında insanlar bu duruma alışmakta zorlanıyorlar. Hele Liv ve Sophie gibi genç ve yönlendirilmeye açık iseler. Birde David ve Edouard gibi yıllarca yalnız ve kendi kararları doğrultusunda yaşamaya alışmış iseler.
Kitap cok guzel de amma cokta kisa..Boyle yarim kalmis gibi kisa kitaplari hic sevmiyorum. ama hikayesi cok guzel.. okumayanlar okumali derim
çok kısa gereksiz bir kitaptı sanki. ikinci kitapla birleştirilebilirdi.
Bence oldukça etkileyici bir kitaptı. Tabi ki hikayeden anlam çıkarmayı bilenler için.
Yazar, iliskilerde zaman zaman yasanan özgüven eksikliginin nelere sebep olabilecegini cok güzel vurgulamis.
Kitap o kadar kısaydı ki düşüncelerim hakkında düşünmeye fırsatım bile olmadı. Okunsa da olur okunmasa da...
Ciltsiz, 144 sayfa
15Temmuz2014 tarihinde, Pegasus Yayınları tarafından yayınlandı