Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Başlarda daha samimi olup sonlara doğru üzerinde durulması gereken karakterler çoğaldıkça samimiyetini kaybetip ortalama bir hikayeye dönüşmüş. Yinede ezilen kadınların dünyasını aralamak bakış açınızı değiştirmek için okunabilir bir hikaye...
Doğu ve töre konusunun iç içe geçtiği bir çok kitap okuduğum için Canan Tan'ın kitabı basit bir kurgu olarak kalmış onların yanında. Sanki fazla duygusallık katmadan geçici bir kitap yazmış. Diğerlerinden farklı olarak dört soy öncesinden başlatıyor hikayeyi ve isimler kitabın sonunda harekete geçiyor.
Yazmak için yazdığına inandığım ; fazla duygusallık tonu katamadan günü kurtarmaya dair yazdığı bir kitap olarak görüyorum.
Canan Tan'ın tüm kitaplarını beğeni ile okudum. Anlattığı olaylar şaşırtıcı değil. Kahramanları herkesin bildiği karakterler, kitapta hoşuma giden akıcı, rahat ve anlaşılır bir anlatımın olması. Alıp, kitaplığıma eklediğim keyifli bir yazarın kitabı sadece.
Hayat devam ediyor tarzında sıradan bir.hikaye ama bizden bir hikaye olduğundan sanırım au gibi akıyor. 170li sayfalara kadar ana karakterlerden ses seda olmasa da sıkılmadan, içine girerek ve merak ederek okuyor insan.
Hayatin içinde (ne yazik ki) yaşananları çok akıcı bir dille işlemiş Canan Tan kitabinda.. Ancak olayları cok yüzeysel bir şekilde işlemiş. Ve son olarakta ne yazik ki sonu beni çok tatmin ettiğini soyleyemeyecegim...
Çok bilindik ,tanidik bir hikaye değistiremedigimiz Türkiye gercekleri, töre... Guneydogu bölgesinde Dicle nehrinin yakinlarinda yasayan Servet 'in erkek bekledigi bebekte kiz doguyor hemde yas evinin ortasina Servetin babasi Celil bey in ölüm gününde doguyor ve adi istenmedigini belli etmek ister gibi Keder konuluyor bebegin. Keder baba sevgisi ve şefkati görmeden evlilik çagina geliyor. Ablasini istemeye gelen İsmail le evlendiriliyor. Yagmurdan kacarken doluya tutulmus olan Keder in kederli hayati anlatilmis kitapta. Kizlarin söz hakkinin olmamasi, erkek evlatlarin yüceltildigi bir yasam ve töre..
Kitabın ismi 'Pembe ve Yusuf' olmasına rağmen kitabın üçte ikisinde ne Pembe vardı ne Yusuf. Üstelik onlar hikayeye katıldığında da en fazla 20 sayfa sürdü var olmaları. Bu neydi şimdi?
Sevmedim. Çok klasik bir töre romanı olmuş. Sadece keder ve fidan kısımlarını okurken beğendim o kadar, gerisi hep aynı. Bir de yazarın son sayfada arabeskle ilgili bir paragrafı vardı ki sormayın gitsin! Orada resmen abes duruyordu okurken ne alaka bu adam bu kadar tepki verdi diye düşünmekten okuyamadım, yazarın 'ben arabeske değer veriyorum' algısını gözümüze sokmaktan başka bir şeyi değildi bence.
Ha bu kadar olumsuz şey söyledim çok kötü müydü, hayır. İsmi Pembe Ve Yusuf değil de başka bir şey olsaydı 7 yıldız alırdı
Canan Tan'ın bir çok kitabını okudum ve hepsinden fazlasıyla etkilendim herkese tavsiye ederim çok beğenerek okuduğum bir kitap..
iki kızdan sonra erkek çocuk bekleyen servet, üçüncüsünün de kız doğunca çıldırır.. yetmezmiş gibi babasının öldüğü gün doğan kızına keder ismini koyar. babasına erkek torun verememenin acısı içindedir servet.
kızlarını iteklemeye başlar... kızlarını zoraki olarak okula gönderir. dördüncüsü de kız olursa karısını kuma getirmekle tehdit eder. nihayet dördüncü de oğlan çocuğunu bulur. kızlarına talipler çıkmaya başlar. en büyüğü dururken, nefret ettiği, yok saydığı kızını atarcasına verir kızını. yarın bir gün çocuklarını alıp eve dönemesin diye hükümet nikahı kıymasını şart koşar salih Efendi'ye. ( burada sinir oldum!)
keder evin küçümen gelinidir artık... kocası İsmail'den, çekmediği kalmaz kederin. üst üste oğlan doğurduğu için eltileri tarafından çekilememektedir. en büyük abla gülistan evlenip İstanbul'a gelin gider. İstanbul İsmail için umut kapısı olur, bacanak Ahmet'in yardımıyla ev alır bunu keder haricinde kimse bilmemektedir.
salih efendi vefat eder. İsmail ise, öküz öldü ortaklık bitti mantığıyla payına düşeni alıp İstanbul'a yerleşir. Keder'in esaret hayatı bir nebze olsun azalmaya başlar. İsmail yeni eve yeni bebek ister. keder uzun zaman sonra hamile kalır ve kız çocuğu dünyaya getirir. adını pembe koyarlar. pembeden sonra Yusuf doğar. Nusret ile Nevzat'tan daha çok sever son doğan çocuklarını keder. bu arada servet vefat eder. keder babasının cenazesine gitmek ister. ancak İsmail'in engeliyle karşılaşır. ( burada İsmail'e hak verdim. kendisini kız çocuk olduğu için iteklediği, hor gördüğü yetmezmiş gibi evden atar gibi kendisini kocaya veren babasına ağlayan Keder'e kızdım)
yıllar geçer ve pembe ile Yusuf büyür. pembeye babası yaşında, çocuklu, zengin adam talip olur. İsmail gözü kapalı verir kızını. pembe önce razı gibi davranıp, sevdiği mustafa' ya kaçar. ancak pembeyi acı bir sürpriz beklemektedir. çocuğunu alıp babaevine geri döner pembe. babası ve ağabeyleri karar vermişlerdir sonu bellidir: ölüm....
çoktandır töre hakkında roman okumamıştım, kız çocuklarına değer vermeyen, oğlan çocuklarını başının tacı yapan, kız doğuran eşlerinin başına kuma getiren bireyleri işlemiş canan tan. ıssız erkekler korosu adlı kitabındaki Yusuf'un yaşam öyküsüymüş bu kitap. çok beğendim.