Zamanın daha ağır aktığı, hayatın ritminin daha çok mahalle aralarında karar bulduğu vakitler.
Gaz lâmbasının ışığında içilen nohut kahvesinin ağızda buruk bir tat bıraktığı dönemler.
Arka planda Türkiye, pek çok çalkantının içinden geçerken bile kendini bildi bileli çeyiz işleyen bir genç kız Mücellâ.
Adım adım hayattan çekilirken bunu neredeyse hiç fark etmeyen... Neyi beklediğini bilmeden bekleyen...
Derken günün birinde, kıyısında kaldığı hayata son bir çabayla dönmek isteyen...
Zamanın daha ağır aktığı, hayatın ritminin daha çok mahalle aralarında karar bulduğu vakitler.
Gaz lâmbasının ışığında içilen nohut kahvesinin ağızda buruk bir tat bıraktığı dönemler.
Arka planda Türkiye, pek çok çalkantının içinden geçerken bile kendini bildi bileli çeyiz işleyen bir genç kız Mücellâ.
Adım adım hayattan çekilirken bunu neredeyse hiç fark etmeyen... Neyi beklediğini bilmeden bekleyen...
Derken günün birinde, kıyısında kaldığı hayata son bir çabayla dönmek isteyen...
Metaforik ve lirik anlatıma zaman zaman başvuran, daha açık bir anlatım var bu kitapta. Bunda kendi tarihine inme, kendi köklerini arama, kendi hayatını temize çekmenin de payı var sanırım. Belki o yüzden daha sade. Ancak eski tarzı sevenlerin fark edeceği eskiden de yer yer izler var. Özellikle sayfa 158 deki Suna'ya mektubun olduğu bölüm, Nazan hoca'nın eski tarzının bariz hissedildiği edebi lezzeti yüksek bir bölümdü. Bir zamanı arka planına alarak, yer yer hatıratı andıran bir anlatımla yapılmış mutsuz, buruk bir hikaye ama tevekkül dolu ve isyandan uzak oluşu etkileyici. Güzel ve akıcı bir anlatım, bir Nar Ağacı olmasa da Nazan Bekiroğlu romanıysa eğer, elbette okunur.
nazan bekiroğlu çoktandır okumak istediğim 'yerli yazarlardan' biriydi.. ve sonunda okudum..
evet dili akıcıydı tamam,
konusu güzeldi bu da tamam,
kitabı dikkatli okuduysanız
bazı 'önemli noktaları' farketmişsinizdir...
kızlı-erkekli eğitime
ismet inönü'ye eleştiri
ezan'ın türkçe okunması
Adnan menderes'e rahmet
tüp kuyrukları
karaborsa...
açık saçık giyime ve süse eleştiri...
sayın nazan bekiroğlu'na sormak istiyorum...
kızlı-erkekli eğitimin neresi kötü? içinde olduktan sonra ayırılmış farketmez..
ismet inönü gibi 'görmüş ve geçirmiş' ve 'savaşın acısını yaşamış' bir insanı eleştiriyorsun da başımızdaki ülkemizi hem içte ve hem dışta felakete sürükleyenler hakkında ne düşünüyorsun?
tüp kuyrukları... şimdi Rusya'nın uçağını düşürdük ve ipler tekrar gerildi.. Rusya gazı kesebilir... 'tezek yakın' diyen başımızdakinler hakkında ne düşünüyorsun???
karaborsa... geçen yıl patates'i 5 liradan, yazında bamyayı 10 liradan yedik.. eğer pazara gidiyorsan bilirsin..
ne dersin nazan hanım bütün bunlara???
ne yazık ki bundan sonra kütüphaneme sokmayacağım yazarlardan birisin artık... ben kolay kolay bu kanıya varmam... ben yazarın da, sanatçının da, tarihçinin de 'tarafsızını' severim...
nokta...
Sıradan bir hayat ancak bu kadar güzel ve içten anlatılabilirdi.Nazan Bekiroğlu benim içim gerçekten okunması gereken yazarlardan.okurken mücella ile birlikte yaşıyor,tasvir edilen mahalleyi gözünüzde canlandırabiliyorsunuz.mücella yaşanmış ama yaşanamamış bir hayat,bir yara...kesinlikle okuyun..
Nar Ağacı'na kıyasla hem dil, hem anlatım, hem de hikaye olarak daha sade bir roman olsa da Nazan Bekiroğlu farkını ortaya koymuş ve sizi ta en başından içine çeken ve bittiğinde kendinizi boşlukta hissetmenize neden olan bir roman çıkarmış...
http://kitapsevinci.blogspot.com.tr/2016/01/mucella-nazan-bekiroglu.html
Guzel bir romandı. Fakat 2 sorun var.1 bekâr bir genç kız ( doğum yapmamış ) çocuk emziremez. Bu mümkün değildir. Burada emzirtmis yazar.2 bir müslüman gayri muslim birisinin ardindan yasin-i serif okuyamaz.yazar onuda okutmuş.
Ara vererek mi okuduğumdan bilinmez ama beni çok sıktı, bunaldım , bir an önce bitsin istedim. Cümlelere kendimi veremedim..Belki benden kaynaklı bir problemdir ama sıkıldım okurken.
La dan sonra cok sevemedim bu kitabi...kitabin adi mucella olunca kadinin duygularindan bahsedecegini dusundum ama tamamen mucella nin disindaki hayatlardan bahsetmis Nazan Bekiroglu.
Nar Ağacı gibi değildi kesinlikle. Nazan Hoca edebi olarak daha fazla sadeleştirmeye gitmesin. Çok satanlar grubunda o tarz çok kitap var. En sevdiğim kısım Suna'ya yazılan mektup. Bir diğer nokta Mücellâ'nın kendi hikayesinden ziyade çevresindekilerin hikayesi. Mücellâ da aşık olsun istedim, ona da birileri aşık olsun.
Kitabın anlatım dili gerçekten inanılmaz ama hikaye ciddi anlamda sıkıcı yine de bu kitabı okuduğunuzda çok şey kazanmış olacaksınız.
Karton Cilt, 344 sayfa
Ekim2015 tarihinde, timaş yayınları tarafından yayınlandı