Çocukların eline bir iki fırça, birkaç renk boya tutuşturarak, hiçbir kayda tâbi kılmadan, onların gizli kalan şiir dünyalarını rüya âlemlerini, ruh orijinalitelerini en saf duygularıyla beşerî dışavurumlar içinde göstermelerini istemek ne istediğini bilen her resim öğretmenin haklı bir arzusudur. Doğayı unutarak, objeyi terk ederek kaale almayarak başıboşluk içinde kendi kendisini anlatma, kendi dünyasını bulma ne demek oluyor diye bana soranlar oldu? Halbuki bu espri haddi zatında tabiat içinde, obje arasında, insan kucağında yaşamak ve onu bütün acı ve mutluluğuyla dile getirmekten başka bir şey değil. Bu başıboşluk değil, bir biçim dünya anlayışıdır. Onlar, Hayır, hayır diyorlar; desenden sakat, formdan mahrum, gölge-ışık dünyasından binasip, perspektif bilgisinden bihaber bir resimde nasıl bir dünya anlayışı sezilir. (Önsözden)
Çocukların eline bir iki fırça, birkaç renk boya tutuşturarak, hiçbir kayda tâbi kılmadan, onların gizli kalan şiir dünyalarını rüya âlemlerini, ruh orijinalitelerini en saf duygularıyla beşerî dışavurumlar içinde göstermelerini istemek ne istediğini bilen her resim öğretmenin haklı bir arzusudur. Doğayı unutarak, objeyi terk ederek kaale almayarak başıboşluk içinde kendi kendisini anlatma, kendi dünyasını bulma ne demek oluyor diye bana soranlar oldu? Halbuki bu espri haddi zatında tabiat içinde, obje arasında, insan kucağında yaşamak ve onu bütün acı ve mutluluğuyla dile getirmekten başka bir şey değil. Bu başıboşluk değil, bir biçim dünya anlayışıdır. Onlar, Hayır, hayır diyorlar; desenden sakat, formdan mahrum, gölge-ışık dünyasından binasip, perspektif bilgisinden bihaber bir resimde nasıl bir dünya anlayışı sezilir. (Önsözden)