Rennaissance ruhu içinde prenslere tavsiyeler şeklinde regimine principum adı verilen birçok kitap yayımlanmıştır; ancak belki de hiçbiri Machiavellinin PRENSi kadar sarsıcı etki yaratmamıştır. Hemen her dönem kitap üzerine yoğun tartışmalar yaşanmış, Machiavellinin PRENSte tarif ettiği ahlaki kayıtsızlık, hiç hak etmediği halde kötü bir etiket gibi üzerine yapışarak günümüze kadar gelmiştir. Machiavellinin, kimi zaman tiranlığın destekçisi olduğu yönündeki düşüncelerin hedefi olması da düşündürücüdür.
Machiavellinin PRENSi yoğunlaşmış bir cumhuriyet idesidir; bir ayağı doğada, bir ayağı toplumda duran devletin kendisidir. Halkının özgürlüğüne bağlı olduğu oranda özgürdür; ama halka borcu olmadığı halde ortak iyiyi amaçlaması onun erdeminden kaynaklanır. Prens, bir tiran değildir; sahip olduğu Virtù ona iktidarın yolunu açar, düzenlediği yasalarla ülkesinin özgürlüğünü sağlar; bu sayede kazandığı ihtişam, halkının ihtişamı olur. O, ya bir ülkenin ilk kurucusu olarak doğru yasalarla özgürlüğün kalıcı temellerini atan kurtarıcıdır; ya da çöküntü içindeki toplumun karmaşık siyasal ilişkileri içinden kendi iktidar yolunu açan reformcudur.
Her iki durumda da elindeki temel güç, Talihi baştan çıkaracak olan Virtùsudur.
Rennaissance ruhu içinde prenslere tavsiyeler şeklinde regimine principum adı verilen birçok kitap yayımlanmıştır; ancak belki de hiçbiri Machiavellinin PRENSi kadar sarsıcı etki yaratmamıştır. Hemen her dönem kitap üzerine yoğun tartışmalar yaşanmış, Machiavellinin PRENSte tarif ettiği ahlaki kayıtsızlık, hiç hak etmediği halde kötü bir etiket gibi üzerine yapışarak günümüze kadar gelmiştir. Machiavellinin, kimi zaman tiranlığın destekçisi olduğu yönündeki düşüncelerin hedefi olması da düşündürücüdür.
Machiavellinin PRENSi yoğunlaşmış bir cumhuriyet idesidir; bir ayağı doğada, bir ayağı toplumda duran devletin kendisidir. Halkının özgürlüğüne bağlı olduğu oranda özgürdür; ama halka borcu olmadığı halde ortak iyiyi amaçlaması onun erdeminden kaynaklanır. Prens, bir tiran değildir; sahip olduğu Virtù ona iktidarın yolunu açar, düzenlediği yasalarla ülkesinin özgürlüğünü sağlar; bu sayede kazandığı ihtişam, halkının ihtişamı olur. O, ya bir ülkenin ilk kurucusu olarak doğru yasalarla özgürlüğün kalıcı temellerini atan kurtarıcıdır; ya da çöküntü içindeki toplumun karmaşık siyasal ilişkileri içinden kendi iktidar yolunu açan reformcudur.
Her iki durumda da elindeki temel güç, Talihi baştan çıkaracak olan Virtùsudur.
Ezberci sistem işte.
Sınavda sorusu gelirdi de, ''mutlak monarşici lan bu adam'' diyerek mutlak monarşinin ne olduğuna ilişkin kafamda yer etmiş tüm ezberleri, uzun cümlelerin içerisine yedirerek dökerdim kağıda. Kalırdım haliyle, hoca haklıymış yani. Beni üzen kalmam değil, Karl Marx kim sorusuna ''Che Guaveracı'' cevabını verene kızın geçmesidir ya neyse.
Ezberci sistem işte.
Kitap, elbetteki okuması keyifli bir kitap değil. Nihayetinde bir inceleme ve bir ders kitabını okumaktan hallice bir his bu kitabı okumak. Neyse ki incecik bir kitap. Machiavelli(Ah hatun milleti nelere kadirsin! Nietzsche yetmezmiş gibi şu adamın adını hiçbir yere bakmadan yazmayı bile öğrendim sayende) dönemin şartlarını göz önüne alarak İtalya' nın kurtuluşu için güçlü bir siyasi otoritenin varlığını öngörüyor. Bu siyasi otoritenin kurulabilmesi için de hükümdarda olması gereken özellikler kendince özetliyor işte bu kitapta. Okuyup anlayacağına inansam bizim başbakan bu kitaptan öykünmüş derdim ama hiç sanmıyorum ki öyle bir şey olsun. Gerçi danışmanı filan okuyup yol haritasını buna göre çizmiş olabilir.
Machiavelli diyor ki özetle; hükümdar acımasız olmalı, gerektiğinde zor kullanmaktan kaçınmamalı, etrafındaki insanların onu sevdiklerine güvenerek hareket etmemeli, etrafındaki insanlar üzerine korku duygusu yaratabilmeli. Bir hükümdar gerektiğinde yalan söylemeli, yeter ki bunu ülke çıkar için yapmış olsun, hükümdar, ülkenin çıkarları için birilerini kullanmaktan kaçınmamalı vs vs. diyor. Yalnız unutulmamalı ki tüm bunları ^mevcut durumdaki^ İtalya' nın kurtuluşu için söylüyor ve dahası burada bir ütopyadan bahsediyor. Onun kafasındaki hükümdar zaten yaptığı her şeyi ülkenin çıkarlarını gözeterek yapıyor.
Yani adam öyle bir bunalmış ki İtalya' nın mevcut durumundan, bu adamlar ancak kötekten anlarlar, amaca giden her yol da mübahtır, şimdi seçime demokrasi filan dersek işler iyice sarpa sarar bu İtalya yok olur gider hal buyken gelsin biri de bizi kurtarsın diyor.
Örnek verelim; Hitler stratejik hata yapmayıp biraz daha ağırdan alsaydı, tüm Avrupa kıtasını Almanların egemenliğine sokacaktı neredeyse. Seçimle göreve geldi ama iktidarını Machiavelli' nin önerdiği pek çok metotla güçlendirdi ve işe de yaradı. Bu mantıkla bakıldığında Machiavelli' nin aslında ne kadar doğru tespitler yaptığı, güçlü ve kalıcı bir liderlik için ne kadar doğru bir yol haritası çizdiği rahatlıkla anlaşılabilir.
Amaca ulaşmak için her yol meşrudur prensibini savunan Makyavelizm eleştirilse de, bu kitapla politika ve devlet yönetiminde günümüzde bile faydalanabilir..Sadece politika da değil kitabın insan ilişkilerinde de yol gösterici bir rolü var banagöre..Verilen tavsiyeler ikili ilişkilerde de örnek alınabilir..
Kitabın yarısı bariz belli olan gerçekleri kanıtlamaya çalışarak geçiyor. Mesela "ünvanını yetenekleri sayesinde elde eden, soyluluğundan elde edene göre daha iyidir" ve ya "yerel ordular paralı askerlere göre daha kullanışlıdır." gibi...
Türkiyedeki siyasetçilerin bu kitabı okuyarak hareket ettiklerini düşünüyorum. Halkı gerektiğinde böcek gibi ezmek bile nasıl yapılabileceğini ve zamanla ezilmeyi halkın nasıl kabulleneceğini bile anlatıyor. Gerçi Türkiyedeki siyasileri Machiavelli görse ellerine su dökemez o ayrı. Ölçülü zulüm, ölçülü sevgi, savaş zamanında müttefiklerinin askeri güçlerine ne kadar güvenebileceğin ve bunun olası sonuçları.
Siyaset Felsefesi'ne ilgi duyanların başucu eserlerinden biri olması gerekir. Niccolo Machiavelli "ne olması gerektiği" ile ilgilenmenin boş olduğunu söyler, önemli olan "ne olduğu"dur.
İktidar olmak tehlikelidir! Machievelli'den günümüzde yönetim denilince akla gelen derslerde İ.İ.B.F fakultelerinde okutulacak kadar değerli bir eser!
Siyaset Biliminin temel taşlarından biridir nazarım da... Uzun örnekler barındırdığı için bilimsellikten uzak kaldığı düşünülse de, bence kitabın kalitesinin, yazılanların manasının artması için şart olan bir durum... Siyaset Bilimine merakı olanların muhakkak okuması gerektiği inancındayım...
Yıllar önce okumuştum. Tekrar okumak istemiştim. Kitabı kaybettim.
Yönetmek için her yolu mubah gören yöntemler öğretir.:)
Hükümdar ve hükümdarlık üzerine çok basit bir anlatıma sahip olarak hazırlanmış bir kitap. Kitap hükmetme ve sonrasındaki sorunları ele alıyor. Yani daha açıklayıcı olmak gerekirse yönetim şekillerini ele alıp açıklıyor kim nasıl hata yaptığını bu hatanın sonuçlarını vs irdeliyor ve çok doğru tespitler ve dahi açıklamalarda bulunuyor. Sıkılmadan okuyabileceğiniz bir kitap.