Romanımızın ilginç kahramanı Fausto Rasero; Voltaire, Diderot ve Robespierre ile ahbaplık etmiş, hüzünlü, kaygılı, asık suratlı bilge bir İspanyoldur. Sizi Neden Hor Görüyorum adını verdiği ahlaki bir inceleme yazısı yazmış ve vakitsiz bir şekilde ebedi geri dönüş teorisine ulaşmıştı!.. Meksikalı yazar Francisco Rebolledonun ödüllü romanı, yalnızca kahramanının adının Fausto (gösterişli) oluşundan dolayı değil, bilgeliğin onurundan ve insanoğlunun mutluluğunu tehlikeye atmak uğruna, olanaksız fetihlerden söz ettiği için de gösterişlidir. Rasero, Aklın Düşü büyük zenginlikler sunuyor bizlere: XVIII. yüzyıl aydınlanmasına ve onu sona erdiren devrime ait unutulmaz bir fresk, büyük olmadan öncü kadın ve erkek olan büyük erkekler ve kadınların bulunduğu bir galeri, öğrenme tutkusu ve bekleme çılgınlığı, cinayet işler gibi yerine getirilen, ancak buna rağmen çekilen azaba -cehennem azabı olsa bile- değen hayırseverlik projeleri ve özellikle bitmez tükenmez erotizm, içinde bulunduğu zamanla asla tatmin olmadığı için gelecekte yaşayan aşkın hayalperest esrimeleri. Kim bilir neler kazanıldı, neler kaybedildi! Nietzschenin dediği gibi, herhalde Rasero da buna karşı çıkmazdı: Sadece aşk yargılayabilir. Türk okurunun Raseronun yaratıcısının edebi cesaretini ve tutkulu ancak kaprissiz hayal gücünü kutlamak için bunca yıl beklemek zorunda kalmış olması affedilmez. Ama her buluşma gecikmiş de olsa heyecan vericidir.
Romanımızın ilginç kahramanı Fausto Rasero; Voltaire, Diderot ve Robespierre ile ahbaplık etmiş, hüzünlü, kaygılı, asık suratlı bilge bir İspanyoldur. Sizi Neden Hor Görüyorum adını verdiği ahlaki bir inceleme yazısı yazmış ve vakitsiz bir şekilde ebedi geri dönüş teorisine ulaşmıştı!.. Meksikalı yazar Francisco Rebolledonun ödüllü romanı, yalnızca kahramanının adının Fausto (gösterişli) oluşundan dolayı değil, bilgeliğin onurundan ve insanoğlunun mutluluğunu tehlikeye atmak uğruna, olanaksız fetihlerden söz ettiği için de gösterişlidir. Rasero, Aklın Düşü büyük zenginlikler sunuyor bizlere: XVIII. yüzyıl aydınlanmasına ve onu sona erdiren devrime ait unutulmaz bir fresk, büyük olmadan öncü kadın ve erkek olan büyük erkekler ve kadınların bulunduğu bir galeri, öğrenme tutkusu ve bekleme çılgınlığı, cinayet işler gibi yerine getirilen, ancak buna rağmen çekilen azaba -cehennem azabı olsa bile- değen hayırseverlik projeleri ve özellikle bitmez tükenmez erotizm, içinde bulunduğu zamanla asla tatmin olmadığı için gelecekte yaşayan aşkın hayalperest esrimeleri. Kim bilir neler kazanıldı, neler kaybedildi! Nietzschenin dediği gibi, herhalde Rasero da buna karşı çıkmazdı: Sadece aşk yargılayabilir. Türk okurunun Raseronun yaratıcısının edebi cesaretini ve tutkulu ancak kaprissiz hayal gücünü kutlamak için bunca yıl beklemek zorunda kalmış olması affedilmez. Ama her buluşma gecikmiş de olsa heyecan vericidir.