“Yunan heykellerine benzeyen vücudunda dolaşan ellerimiz çoğaldıkça Jean kendinden geçer, kıvranışları bizi de en tatlı günahların bahçesine davet ederdi. Peş peşe içtiğimiz şarapların tesiriyle bu sahnelerin sonu pek fena biterdi. Kışkırtıcı temaslarla çılgına dönen uzviyetin tahakkümüne teslim olurduk. Aklın gücünü kaybettiği bu zevk karnavalında vücutlarımız ateşin tüm renkleriyle kavrulur, başka bir şey haline gelir, adeta bir metamorfoz geçirirdi. ‘Vasıf, sanatçı için sınır yoktur,’ derdi Georgette, ‘vücutlarımızın her yeri, her santimi hayattan zevk almak için dünyaya gelmiştir, kendini bunlardan mahrum bırakan biri asla sanatın en yüce katına çıkamaz. Çünkü aldığımız her damla zevkin ödenmesi gereken bir bedeli vardır. Sanatçı bu bedeli boyayla, çizgiyle çalışarak öder.’”
İmparatorluğun son günlerinde Paris’te Georgette’in atölyesinde resmi, ışığı ve renkleri yeniden öğrenirken bedenini ve hazzın sınırsızlığını keşfetmiş genç bir ressam... Ali Salih Paşa’nın yeğeni, Nazmi Ziya’nın, Çallı’nın yakın dostu... Çamlıca’daki aile konağında ünlü Gritchenko’yu ağırlamış... Mütareke İstanbul’unun karmaşasında İngiliz kumandan Jackson’la günlerini tuvalin başında geçirmiş... Genç Cumhuriyet’in devrimleri ardı ardına gelirken ailesinin son kalan fertlerini kaybetmiş... 6-7 Eylül’ü, 60 Darbesi’ni yaşamış... Türkiye’nin resim tarihine yakından tanıklık etmiş... Hazla acının birbirine dolandığı uzun bir yalnızlığın, gizli kalmış aşkların, bir türlü yakalanamayan şöhretin hikâyesi... Ressam Vasıf Ekrem Yelda’nın kendi ağzından dinlediğimiz hayatı, samimi itirafları ve bitmeyen resim tutkusu...
1967 sonbaharında genç bir gazetecinin unutulmuş bir ressamla günler süren söyleşisinin kayıtları... Hiç yayımlanamamış bu söyleşi yıllar süren hukuk mücadelesinden sonra elinizdeki kitapla okuyucusuyla buluşuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
“Yunan heykellerine benzeyen vücudunda dolaşan ellerimiz çoğaldıkça Jean kendinden geçer, kıvranışları bizi de en tatlı günahların bahçesine davet ederdi. Peş peşe içtiğimiz şarapların tesiriyle bu sahnelerin sonu pek fena biterdi. Kışkırtıcı temaslarla çılgına dönen uzviyetin tahakkümüne teslim olurduk. Aklın gücünü kaybettiği bu zevk karnavalında vücutlarımız ateşin tüm renkleriyle kavrulur, başka bir şey haline gelir, adeta bir metamorfoz geçirirdi. ‘Vasıf, sanatçı için sınır yoktur,’ derdi Georgette, ‘vücutlarımızın her yeri, her santimi hayattan zevk almak için dünyaya gelmiştir, kendini bunlardan mahrum bırakan biri asla sanatın en yüce katına çıkamaz. Çünkü aldığımız her damla zevkin ödenmesi gereken bir bedeli vardır. Sanatçı bu bedeli boyayla, çizgiyle çalışarak öder.’”
İmparatorluğun son günlerinde Paris’te Georgette’in atölyesinde resmi, ışığı ve renkleri yeniden öğrenirken bedenini ve hazzın sınırsızlığını keşfetmiş genç bir ressam... Ali Salih Paşa’nın yeğeni, Nazmi Ziya’nın, Çallı’nın yakın dostu... Çamlıca’daki aile konağında ünlü Gritchenko’yu ağırlamış... Mütareke İstanbul’unun karmaşasında İngiliz kumandan Jackson’la günlerini tuvalin başında geçirmiş... Genç Cumhuriyet’in devrimleri ardı ardına gelirken ailesinin son kalan fertlerini kaybetmiş... 6-7 Eylül’ü, 60 Darbesi’ni yaşamış... Türkiye’nin resim tarihine yakından tanıklık etmiş... Hazla acının birbirine dolandığı uzun bir yalnızlığın, gizli kalmış aşkların, bir türlü yakalanamayan şöhretin hikâyes... tümünü göster
2023 tarihinde, Can Yayınları tarafından yayınlandı