Romantizmle ateşlenmiş kolay kolay akıldan çıkmayacak bir cesaret öyküsü.
Karyn Monk dönemin romantizmini sayfalara taşırken okuyucuyu adeta büyülüyor. Takip edilmesi gereken bir yazar.Romantic Times
AriellaMacKendrick için hayatta kalmanın tek bir yolu vardı: Kara Kurt olarak tanınan kahramanı bulmak ve onu klanı için savaşmaya ikna etmek. Fakat sonunda onu bulduğunda Malcolm MacFanein, hayal ettiği muhteşem savaşçıyla hiç alakası olmadığını fark eder.
Bir zamanlar binlerce kişiden oluşan orduyu yöneten ve korkusuz bir lider olan MacFane, artık eskisi kadar güçlü değildir.
Ariellanın ise ona
güvenmekten başka çaresi yoktur. Çok geçmeden, gözden düşmüş kahramanın içinde bir şeyler kıpırdanmaya başlar.
Damarlarında hâlâ dolaşmakta olan bu ateş, güzel İskoçun onda uyandırdığı arzunun şiddetini de hiç ummadığı bir noktaya taşıyacaktır.
Romantizmle ateşlenmiş kolay kolay akıldan çıkmayacak bir cesaret öyküsü.
Karyn Monk dönemin romantizmini sayfalara taşırken okuyucuyu adeta büyülüyor. Takip edilmesi gereken bir yazar.Romantic Times
AriellaMacKendrick için hayatta kalmanın tek bir yolu vardı: Kara Kurt olarak tanınan kahramanı bulmak ve onu klanı için savaşmaya ikna etmek. Fakat sonunda onu bulduğunda Malcolm MacFanein, hayal ettiği muhteşem savaşçıyla hiç alakası olmadığını fark eder.
Bir zamanlar binlerce kişiden oluşan orduyu yöneten ve korkusuz bir lider olan MacFane, artık eskisi kadar güçlü değildir.
Ariellanın ise ona
güvenmekten başka çaresi yoktur. Çok geçmeden, gözden düşmüş kahramanın içinde bir şeyler kıpırdanmaya başlar.
Damarlarında hâlâ dolaşmakta olan bu ateş, güzel İskoçun onda uyandırdığı arzunun şiddetini de hiç ummadığı bir noktaya taşıyacaktır.
Çok dokunaklı bir kitaptı. Malcolm, yaraları ne kadar ağır olursa olsun, ayakta kalmaya, mücadele etmeye devam etti. Yer yer Ariella karakterine sinirlensemde hak vermediğim noktalarda yok değildi. "Cami yıkılsa da mihrabı yerindedir." sözü Malcolm için cuk oturmuştu. Bu kitap duygularıma hitap etti. Yalnızca fiziksel gücün değil, aslında yürekten gelen gücün yenilmezliğini yazar çok güzel anlatmış. Harika diyalogların olduğu bu kitabı çok sevdim. Çeviri güzel ve akıcıydı. bir yerde takıldım, o da tişört sözcüğüydü. Neyse o kadar hata kadı kızında da olur diyorum.
Duygulara yoğun şekilde hitap eden yer yer hoş diyaloglar ile güldüren,kişilerin içsel savaşlarını okudukça hüzünlendiren, karakterlerinin oluşumu farklı bir kitaptı..
Kişinin özünde ne varsa başına her ne gelirse gelsin her daim yüzeye çıktığını bilmek,inanmak lazım.Eskiden mükemmel,efsanevi,güçsüzün yanında,prensipli bir lider olan savaşçının sonrasında başına gelen ağır yaralanmalar,suçlu hissettiği kayıplar sonucunda güçten düşmesi,sakat kalması,bunlarla baş edemeyip ağrılarını ve yaşadığı acıları unutmak için kendini içkiye vermesi ta ki yeniden bir amaç bulana kadar..
Diğer tarafta korunmak adına savaşmayı hiç bir şey bilmeyen, hep barış içinde yaşamış,korunmayı başkalarından bekleyen safça,rehavet içinde yaşamış zanaatkar ve sanatçılardan oluşmuş bir klan,günün birinde aldatılılarak saldırıya uğramaları,güç timsali kılıç için klan liderinin öldürülmesi ve sonucunda kızının klanı için her şeyi göze alması...
Biz okurken,roman kahramanı olduğunu bildiğimiz kişinin para karşılığı bir şey yapacağına inanmak istemeyiz..oysa kurulan hikayede Klan liderinin kızının karşılaştıklarına,düşüncesinin yönlenmesine empatik yaklaşırsak onun savaşçıya inanmasını güvenmesini beklemek hayalcilik olur nitekim ilerleyen safhalarda duygusal manada birbirlerine yaklaştıkça içine girdiği ikilem kalbini susturmasını iyi anlamak gerekir...
Ariella'nın beklentileri,hayal kırıklıkları,vazgeçişleri,MacFane'nin acıları,acizliği,vicdani sorumlulukları,mücadelesi -Ariella'nın onun yetersiz olduğunu düşündüğü söylediği,kendini kabullendiği yerlerde çok içim sızladı- sonunun elbette ki mutlu bağlanmasını okumanın farklı bir güzelliği vardı.
Yazarın anlatım dilini,kurgusunu,oluşturduğu karakterlerini sevdim.Çeviride güzeldi ama sonlara doğru azda olsa göze çarpan hatalar yok değildi.Umarım aynı tatda başka romanlarını da okuma şansımız olur..
Ne yazık ki bitti :(
Süper bir kitaptı hiç bitmesin istedim.
Serinin devamını dört gözle bekliyorum. Sevdim bu yazarı :)
klanı için herşeyi göze alabilen cesur kız ve savaşta aldığı görünen ve görünmeyen yaralarıyla hem fiziği hem kalbi yorgun düşmüş bir klan reisi arasında ki aşk..klasik iskoç hikayesiydi..bol bol inatlaşmalar..bana kitabı okutan kızın klanının el sanatlarında usta iken savaş eğitimi alma çabaları ve iki huysuz ihtiyarın aralarında geçen konuşmalardı..
Son zamanlarda okuduğum tarihi aşk romanları içerisinde en iyisiydi.Çok çok beğendim.
Bu aralar tipik romanlardan çok sıkılmıştım ve bu hızır gibi yetişti..Karakterler farklıydı öncelikle.Karşımızda Tanrıvari bir savaşçı yoktu. Acınası bir halde savaş yorgunu bir adam ve klanı katledilmiş bir kadın.
Okurken sıkılmadım, akıcı bir kitaptı.
Bana bu kitabı biri hediye etti, iyiki etmiş.
Orjinal adı Once A Warrior olan Karyn MOnk'in Savaşçı kitabının Goodreads Puanı :5/3,71 Benim puanım 5/4
Güzel ve dokunaklı bir hikaye idi. Baştan sona kadar severek okudum.
Karşımızda yaralı bir erkek karakter vardı..Malcolm Macfane diğer adı ile Kara Kurt bir zamanlar binlerce kişiden oluşan orduyu yöneten efsanevi klan reisi.. Ama eski günlerini tabiri caiz ise mum ile aramaktadır..
Klanındakı kadın ve cocukların ölümünden sorumlu Malcolm Macfane vücudundaki savaştan kalma yaralar yüzünden cok aci cekiyordu.
İste bu acilarinı alkolle boğmaya calismasi yuzunden klan reisliğinden kovulan bir savasci idi.
Ondan yardim isteyen Arielle caresiz durumda tutunacak dal arıyordu... Babasından kalan efsanevi kılıca sahip olan hem onunla evlenme hakkına hem de klanın resi olacaktı..Daha önce Kara Kurt lakaplı Malcolm'dan yardım ve onunla evlenmesini istemiş olan Ariella için red edildikten sonra tekrar yardım istemek kolay değildi..Ama babasının ölümünden sonra kendi arzu ve çıkarlarını geriye atmak zorundaydı..
Babasını öldüren Roderick'ten kurtulmak ve kılıcı vermememk için kendini öldü diye göstererek onüç yaşındaki oğlan çocuğu kılığına girmişti..İşte tam da bu kılıkla Malcolm Macfane'den yardım istemeye tekrar gitti..
Malcolm'u reislikten atan ve klandan kovan Harold MacFane'den öğrendi nerede olduğunu..Efsanevi Kara Kurt izbe bir kulube de buldu onu..Malcolm eski savaş yaraları yüzünden acı içindeydi..Bu acılara katlanması pek de kolay değildi..İşte o yüzden alkol ile acısını boğmaya çalışıyordu..Ama bu alkol ile tedavi ona klanındaki kadın ve çocukların öldürülmesine sebep olmuş ve bu yüzden de klanından kovularak reislikten atılmıştı..Bu gözden düşmüş adamı klanına savaşmayı öğretmesi ve savaşçı getirmesi için ikna edemedi...
Ariella bunun üzerine Malcolm'u üç ay karşılığında 100 altına klanına savaşmayı öğretmesini ve koruması karşılığında ikna etmeyi başardı...
Klan halkının onu bir kahraman gibi karşılaması çok duygusal idi..Hele Ariella'nın kız kardeşi Catherine ile Malcolm'un diyalogları çok güzeldi..
Eski Gözden düşmüş bir lider olan Malcolm ve Klanini kurtarmaya calisan bir genc kadin ve onurunu yitirmis bir eski savascinin hikayesi...Gizemli ve duygusaldı..
Tavsiye ederim.
Üç kitaplık bu serinin diğer kitaplarını da okumak için umarım fazla beklemeyiz..
Warriors Serisi:
1. Once a Warrior (1997) Savaşçı
2. The Witch and the Warrior (1998)
3. The Rose and the Warrior (2000)
Karyn Monk // Savaşçı
Uzun bir aradan sonra okuduğum ve İskoç Klan bey'lerini özlediğimi hissettiren bir kitap...
Kitabın başında biraz acemileşiyorsunuz yazarla birlikte,konuyave yazarın kalemine adapte olmaya çalışırken,nasıl olduğunu anlamadan (ki ben anlamadım) bir anda bütün karakterleri yakından tanımaya başlıyorsunuz.
Her İskoç kitabının kaderi aynıdır,mutlaka geçmişde okunan kitaplardan bişeyler bulmaya başlıyor ve kendinizi aşinalığa alıştırıyorsunuz.
Tek fark! Savaşçımız Malcom MacFane,yanı namı değer Kara Kurt alkolün pençesinde olan,ve beyliğinden kovulan bir savaşçı.
Dış görünüşü perişan,bel ağrıları ve bacağının aksamasından ilk bakışta Savaşçı izlenimi vermeyen bir savaşçı..
Yazarı bu konuda tebrik ediyorum,zira bu kadar sorunu olan bir adam "nasıl savaşçı olabilir ve MacKenrick klanını nasıl eğitebilir" diye düşünmeye fırsat vermeden,konunun içine,MacFane'nin duygularına ve pişmanlıklarına,içindeki savaşçı ruhuna hayran kalarak anlatmaya başlıyor hikayeyi..
Kısaca benim için Julia Garwood,Monica Mccarty her ne ifade ediyorsa Karyn Monk da aynı şeyi ifade ediyor artık..
Çok sevdim,kitabın son kapağını kapattığımda savaşçı kadar hüzünlendim ve mutlu oldum...
Ve her zamanki gibi bayan karakterimizi bir kaşık su da boğma isteğiyle boğuştum...
MacKendrick klanı savaş nedir bilmeyen barışçıl,daha çok değerli el sanatları olan ve yüzyıllar öncesine dayanan sihirli Klan kılıcıyla ünlü bir klan dır. Bu kılıçın Klan kızının evleneceği adama sihirli güçler kattığına inanılır..
Ve bu efsaneye inanan Roderic,silah bile tutmasını bilmeyen bu klana saldırır. Ama ne klan kızı Ariella'yı ne de kılıcı bulamaz.. Geri dönmek şartıyla klanı terk eder...
Ariella MacKendrick için tek çare babasının yardım çağrısına yanıt vermeyen savaçcı MacFane'i ordusu ile birlikte klana davet etmek ve sihirli kılıcı ona bahşedip evlenmektir.
Ariella'nın bimediği şey ise artık MacFane'in bir ordusu yoktur ve ayakta durmayı bile beceremeyen eski bir klan beyi olduğudur.
Evet,kızımız gerçeği öğrendiğinde okuyucu olarak bende savaçcı moduna girdim ve Ariellaya resmen savaş açtım :/
Malcom MacFane,MacKendrick klanının isteğini ilk geri çevirdiğinde rahattır.Zira ağrılarını alkol ile geçiren ve geçmişinde acılarının olduğu bir savaşçıdır artık.
Pes etmeyen MacKendirck klanı üç adamla karşısına çıktığında 13-14 yaşlarında gösteren oğlan çocuğu ! Rob'un sözlerinden etkilenmek istemez ve ikinci kez isteği ret eder.
Ben burda kesiyorum,çünkü yazdıkça yazasım geliyor.
İskoçyanın klanlarını özleyen her okurun okuması gereken bir kitap,ben çok sevdim ve yayınevinin ! yazarın kitaplarına devam etmesini ümit ediyorum..
Herkese tavsiye etmekten mutluluk duyarım...
SeRpiL...
http://kitaptutkum.blogspot.com/2012/12/warriors-serisi-savasc-karyn-monk.html
Ariella, MacKendrick liderinin kızıdır. Babası ölünce ve klan istilaya uğrayınca kendisine bir eş ve en önemlisi de klanı için lider olabilecek birini aramaktadır. En uygun aday Malcolm MacFane’dir. Ama Ariella’nın bilmediği şey ise MacFane’nin klanından kovulmuş ve lider olmayan biri olduğudur.
Aradan geçen olaylar sonucu Ariella ve Malcolm karşılaşır. Ama Malcolm, Ariella’yı on üç yaşında bir erkek sanmaktadır. Bazı nedenlerden dolayı Ariella erkek kılığına girmek zorunda kalmıştır. Ben kitabın bu kısmını hiç sevmedim. Nedense okuduğum kitaplarda ya da izlediğim dizi/filmlerde kadının erkek kılığına veya tam tersinin olması durumlarını hiç sevmiyorum. Her şey bariz ortadayken erkek karakterin Ariella’yı Rob adında bir erkek sanması bana çok safça geldi. Yani bunun için eline o kadar çok fırsat geçti ki Malcolm’un bir turlu anlamadı gitti. Bu fırsatlardan biri:
Malcolm ve Ariella beraber ata biniyorlar – o sırada Malcolm, Rob ile beraber ata bindiğini düşünüyor – adamın eli Rob’un kalçalarında ve şöyle düşünüyor: Rob’un kalçaları da hiç erkek gibi değil, daha çok kadınsı hatlara sahip. Gel de sinir olma. Her şeyi anladım da sesinden de mi anlamadı onu anlamadım gerçekten de. Neyse efendim aradan yine olaylar geçiyor Malcolm bir anda gayet normalmiş gibi Rob’un Ariella olduğunu anlıyor. Ne kızıyor ne bağırıyor, olanları çok doğalmış gibi karşılıyor.
Bir de Ariella’nın kız kardeşi Catherine var. Yanlış hatırlamıyorsam kız 7 yaşında ama sanki 20 yaşında gibi konuşuyor. Malcolm, on iki gün klandan ayrı kalıyor bu durumu küçük kıza anlatırken, Catherine’den bana on iki seneymiş gibi geldi diye bir cevap alıyor. Durum böyle olunca da kitabı okumak içimden pek gelmedi, sürüklendi durdu. Yalnız kitabın bazı yerleri çok komikti, bayağı güldüm.
Karton Cilt, 363 sayfa
Ekim2012 tarihinde, Koridor tarafından yayınlandı