Giriti Venediklilerden, 1645te başlayan savaşlarla tam 24 yılda almıştı Osmanlı... İki buçuk yüzyıl kadar Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğinde kalan Girit adasının kaybedilme tehlikesi belirdiğinde, büyük kitleleri bir araya getiren mitinglerde ağızlardan düşmeyen slogan şuydu. Girit bizim canımız, feda olsun kanımız! Ama bütün bu protestolara karşın, Avrupanın Hasta Adam yaftası yapıştırdığı Osmanlı Devleti, Giriti adeta altın tepsi içinde Yunanistana sunmuştur. Bu süreçte, Giritteki insanımız, yani en az on beş kuşaktır adada bulunan Osmanlı Türkü, nasıl bir dram yaşamıştır? Ahmet Yorulmaz romanında, Aynakis Hasanın yaşamı çerçevesinde, yerlerinden sökülüp atılan Giritlileri anlatmaktadır...
Giriti Venediklilerden, 1645te başlayan savaşlarla tam 24 yılda almıştı Osmanlı... İki buçuk yüzyıl kadar Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğinde kalan Girit adasının kaybedilme tehlikesi belirdiğinde, büyük kitleleri bir araya getiren mitinglerde ağızlardan düşmeyen slogan şuydu. Girit bizim canımız, feda olsun kanımız! Ama bütün bu protestolara karşın, Avrupanın Hasta Adam yaftası yapıştırdığı Osmanlı Devleti, Giriti adeta altın tepsi içinde Yunanistana sunmuştur. Bu süreçte, Giritteki insanımız, yani en az on beş kuşaktır adada bulunan Osmanlı Türkü, nasıl bir dram yaşamıştır? Ahmet Yorulmaz romanında, Aynakis Hasanın yaşamı çerçevesinde, yerlerinden sökülüp atılan Giritlileri anlatmaktadır...
1897li yıllarda başlayan Girit Türklerinin hikayesi ve 1920li yıllardan sonraki mübadele dönemi... Bir anı-roman... Kısacık ama çok gerçek.
Osmanlı'nın kaybeden olduğu Birinci Dünya Savaşının Girit'e yansımaları...
Hüzünlü, dünün dostlarının hızla düşmana dönüş hikayelerinin anlatıldığı bir özyaşam öyküsü...