Efendim böyle oldukta bu Kerim bu Alinin gözünü alarak, ey göz, var söyle, seni sahibine götüreyim, dedi. Böylece sokaklardan birine girip birinden çıkarak göz elde, şehrin arka mahallelerine vardı. İlk kez gitti hem buralara. Evlerde pencereden pencereye gerilmiş çamaşır iplerini ilk kez gördü, kömür kokusunu ilk kez aldı. Çocukların sümükleri sarkmış, plastik toplar ilk kez bu kadar küçük ve sönük. Evlerde kül uçuşur, bacalar öksürerek kara dumanları. Odalar bir ısınır bir soğur, gömlek ütü bilmez, yamalı ayakkabılar cennette.Sencer ile Yusufçuk, öykücü, romancı, denemeci Faruk Dumanın Keder Atlısından beş yıl sonra yayınladığı yeni öykü kitabı. Bu kitaptaki öyküler, kendine özgü dünyaları, kişileri ve çağdaş anlatılardan geleneksel hikâyelere bağlanan yapılarıyla dikkat çekiyor. Dumanı şimdiye dek okumamış olanlar için yepyeni bir dünya, Sencer ile Yusufçuk.
Efendim böyle oldukta bu Kerim bu Alinin gözünü alarak, ey göz, var söyle, seni sahibine götüreyim, dedi. Böylece sokaklardan birine girip birinden çıkarak göz elde, şehrin arka mahallelerine vardı. İlk kez gitti hem buralara. Evlerde pencereden pencereye gerilmiş çamaşır iplerini ilk kez gördü, kömür kokusunu ilk kez aldı. Çocukların sümükleri sarkmış, plastik toplar ilk kez bu kadar küçük ve sönük. Evlerde kül uçuşur, bacalar öksürerek kara dumanları. Odalar bir ısınır bir soğur, gömlek ütü bilmez, yamalı ayakkabılar cennette.Sencer ile Yusufçuk, öykücü, romancı, denemeci Faruk Dumanın Keder Atlısından beş yıl sonra yayınladığı yeni öykü kitabı. Bu kitaptaki öyküler, kendine özgü dünyaları, kişileri ve çağdaş anlatılardan geleneksel hikâyelere bağlanan yapılarıyla dikkat çekiyor. Dumanı şimdiye dek okumamış olanlar için yepyeni bir dünya, Sencer ile Yusufçuk.