Behçet Necatigilin, uzak-yakın gittiği yerlerden ailesine yazdığı mektuplar Serin Mavide... Şiirlerinde olduğu gibi mektuplarında da ev-aile-yakın çevre üçgeninde dolaşıyor Necatigil. Kitabın yeniden gözden geçirilen ikinci baskısı, usta şairin sesini biraz daha yakından duyuruyor bizlere. Şiirleriyle bir bütün oluşturan gündelik yaşamını, yakın çevresini tanıma olanağı sunuyor. TADIMLIKİstanbul, 11 Ağustos 1966, PerşembeSevgili Huriye,Saat 13:00, gündüz. Çarşıya inip öteberi alacaktım. Kutuda 9 Ağustos tarihli mektubunuzu buldum, tekrar çıktım yukarı. Daha önce bir mektup yazılmış, duruyordu. Onunla gönderilmek üzere bu satırları yazıyorum. Burası iyidir. Şu on gün içinde Hamsunun daktilosunu bitirip başımdan atmak istiyorum onu. Öbür mektupta yazdım: Beyaz Geceler yattı. Evvelsi gün akşama doğru babam uğradı. Ben şimdi bir kapı çalındı mı mutfak ve banyo kapılarını kapatıyorum hemen, öyle açıyorum kapıyı. Karşı sıradaki marangoza gelmiş, uğramış bana da. Salonda oturacaktı, oda daha serin dedim, odaya aldım. Benim koltuğa oturdu. Tam karşıda, birden aklıma geldi, ALACA tablosu. Baktı, gördü, güldü hafif, bir şey diyecekti, vazgeçti. Sabahat bugün yarın geliyormuş. Ordan burdan konuştuk, o da, ben de memnun ayrıldık. Ben bu evi görmemiştim, bir göreyim dedi, kapalı kapıların ardında biri mi var sandı, yoksa bir ihbar yapıldı da baskına mı geldi ne? Açtım, gösterdim, temizdi her taraf. Hoşuna gitti. İzmire gidecekseniz, benden size izin, gidin. Yalnız, o Turgayla nasıl başedeceksiniz? Masrafa sokmayın onu, kendi masrafınızı kendiniz verin! Fazla yazmıyorum, bu satırlar zaten mektubunuzu aldığımı belirtmek için yazıldı. İyiyim, iyi olasınız!
Behçet Necatigilin, uzak-yakın gittiği yerlerden ailesine yazdığı mektuplar Serin Mavide... Şiirlerinde olduğu gibi mektuplarında da ev-aile-yakın çevre üçgeninde dolaşıyor Necatigil. Kitabın yeniden gözden geçirilen ikinci baskısı, usta şairin sesini biraz daha yakından duyuruyor bizlere. Şiirleriyle bir bütün oluşturan gündelik yaşamını, yakın çevresini tanıma olanağı sunuyor. TADIMLIKİstanbul, 11 Ağustos 1966, PerşembeSevgili Huriye,Saat 13:00, gündüz. Çarşıya inip öteberi alacaktım. Kutuda 9 Ağustos tarihli mektubunuzu buldum, tekrar çıktım yukarı. Daha önce bir mektup yazılmış, duruyordu. Onunla gönderilmek üzere bu satırları yazıyorum. Burası iyidir. Şu on gün içinde Hamsunun daktilosunu bitirip başımdan atmak istiyorum onu. Öbür mektupta yazdım: Beyaz Geceler yattı. Evvelsi gün akşama doğru babam uğradı. Ben şimdi bir kapı çalındı mı mutfak ve banyo kapılarını kapatıyorum hemen, öyle açıyorum kapıyı. Karşı sıradaki marangoza gelmiş, uğramış bana da. Salonda oturacaktı, oda daha serin dedim, odaya aldım. Benim koltuğa oturdu. Tam karşıda, birden aklıma geldi, ALACA tablosu. Baktı, gördü, güldü hafif, bir şey diyecekti, vazgeçti. Sabahat bugün yarın geliyormuş. Ordan burdan konuştuk, o da, ben de memnun ayrıldık. Ben bu evi görmemiştim, bir göreyim dedi, kapalı kapıların ardında biri mi var sandı, yoksa bir ihbar yapıldı da baskına mı geldi ne? Açtım, gösterdim, temizdi her taraf. Hoşuna gitti. İzmire gidecekseniz, benden size izin, gidin. Yalnız, o Turgayla nasıl ba... tümünü göster
118 sayfa