Kapitalizmin insanlar arası ilişkilerde yarattığı tahribatı tanımlamak için kullanılagelmiş çeşitli kavramlar arasında en çarpıcı ve en kolay anlaşılanlardan biri olan şeyleşme, sermayenin bilinç üzerindeki somut etkilerini tanımlama konusunda eşsiz bir araç gibi görünür. Gelgelelim yirminci yüzyılda ağırlık kazanan ikici, seküler düşünce modellerinin etkisiyle gözden düşmüştür.Bewes bu eğilime karşı çıkarak bir toplumsal/kültürel endişe biçimi olarak yeniden formüle ettiği şeyleşme kavramının geç kapitalizm döneminde de hâlâ çok işe yarayabileceğini öne sürüyor. Bahsedilen ikici modellere karşı, her ikiliğin, içerdiği terimleri aşan ve sentezleyen üçüncü bir varoluş düzeni tarafından dolayımlandığı üçlü diyalektik ya da dinsel modeli yaratıcı bir biçimde tekrar ele alıyor: Şeyleşme kavramını, içerdiği örtük dinsellik nedeniyle bir kenara atmaktansa... sekülarizm ile din arasındaki karşıtlığı dolayımlamaya ve bu yolla şeyleşme kavramını rehabilite etmeye çalıştım, diyor.Bewes şeyleşme kavramıyla hesaplaşırken salt akademik saikler gütmüyor. Dine dönmeyi de vazetmiyor; son derece önemli bir siyasi meselesi var: Marksizmin devrimci ve ilerici potansiyelini, tam da aşkın ya da Mesihçi yönlerinde ısrar ederek; ...uğrunda, şimdi var olan ya da geçmişte var olmuş şeylerin kurtarılabileceği bir alternatifi onaylayarak koruyabileceğini göstermek, materyalist bir aşkıncılık perspektifini geliştirmek istiyor.Adornodan Derridaya, Lukácsdan Negriye neredeyse bütün bir 20. yüzyıl fikriyatının kapsamlı ve eleştirel bir analizini sunan, Proust ve Flannery OConnor gibi edebiyatçıların eserlerinden de sık sık yararlanan bu kitabın ilgiyle okunacağını umuyoruz.
Kapitalizmin insanlar arası ilişkilerde yarattığı tahribatı tanımlamak için kullanılagelmiş çeşitli kavramlar arasında en çarpıcı ve en kolay anlaşılanlardan biri olan şeyleşme, sermayenin bilinç üzerindeki somut etkilerini tanımlama konusunda eşsiz bir araç gibi görünür. Gelgelelim yirminci yüzyılda ağırlık kazanan ikici, seküler düşünce modellerinin etkisiyle gözden düşmüştür.Bewes bu eğilime karşı çıkarak bir toplumsal/kültürel endişe biçimi olarak yeniden formüle ettiği şeyleşme kavramının geç kapitalizm döneminde de hâlâ çok işe yarayabileceğini öne sürüyor. Bahsedilen ikici modellere karşı, her ikiliğin, içerdiği terimleri aşan ve sentezleyen üçüncü bir varoluş düzeni tarafından dolayımlandığı üçlü diyalektik ya da dinsel modeli yaratıcı bir biçimde tekrar ele alıyor: Şeyleşme kavramını, içerdiği örtük dinsellik nedeniyle bir kenara atmaktansa... sekülarizm ile din arasındaki karşıtlığı dolayımlamaya ve bu yolla şeyleşme kavramını rehabilite etmeye çalıştım, diyor.Bewes şeyleşme kavramıyla hesaplaşırken salt akademik saikler gütmüyor. Dine dönmeyi de vazetmiyor; son derece önemli bir siyasi meselesi var: Marksizmin devrimci ve ilerici potansiyelini, tam da aşkın ya da Mesihçi yönlerinde ısrar ederek; ...uğrunda, şimdi var olan ya da geçmişte var olmuş şeylerin kurtarılabileceği bir alternatifi onaylayarak koruyabileceğini göstermek, materyalist bir aşkıncılık perspektifini geliştirmek istiyor.Adornodan Derridaya, Lukácsdan Negriye neredeyse bütün bir 20. yüzyıl fikriyat... tümünü göster