Hazzın Bilimi
Pek çok erkek için bir bakireyle birlikte olmak son derece tahrik edicidir. Ortalama bir birey televizyon karşısında dört saatten fazla zaman geçirir... Soyut sanat eserleri uçuk fiyatlara alıcı bulabilir, insanlar korkunç bir trafik kazası sahnesini dakikalarca izleyebilir ve onları ağlatacak filmleri izlemeye sinemaya giderler.
Haz, mantıkla açıklanabilecek bir olgu değildir. Arzularımız, çekici bulduğumuz şeyler, damak zevkimiz bizi güzel bir yüz, yiyeceklerdeki şeker ve yağ ya da bir tablonun güzelliğindeki ahengin çok daha ötesine götürür. Hazzın Biliminde Yale Üniversitesi psikologlarından Paul Bloom, arzuladığımız şeyi neden arzuladığımızla ilgili kapsamlı çalışmalara dikkat çekiyor. Hazzın basit bir duyusal tepki olduğuna dair süregelen açıklamaların aksini kanıtlayan Bloom, hazzın herhangi bir şeyin özüne ya da doğasına ait inançlarımıza dayandığını gösteriyor. Bu nedenle bir Rolexin taklidini değil gerçeğini takmak istiyoruz, sahte bir Picasso tablosunu tercih etmiyoruz, ikiz kardeşlerden birine âşık olduğumuzda ona tıpa tıp benzeyen diğer kardeşle birlikte olmuyoruz.
Sürükleyici ve esprili bir anlatıma sahip olan Bloom, asil ve aşağılık, seviyeli ve seviyesiz hazları irdeleyebilmek için çocuk gelişimi, felsefe, nörobilim ve davranışsal ekonomiye başvuruyor. Bunu yaparken de bugüne kadar yalnızca bir bölümü anlaşılabilmiş olan evrimsel insan psikolojisi alanına emsalsiz bir bakış açısı geliştiriyor.
Psikolog Paul Bloom, haz, arzu ve değere çarpıcı, kışkırtıcı ve yepyeni bir anlayış getiriyor.
Hazzın Bilimi
Pek çok erkek için bir bakireyle birlikte olmak son derece tahrik edicidir. Ortalama bir birey televizyon karşısında dört saatten fazla zaman geçirir... Soyut sanat eserleri uçuk fiyatlara alıcı bulabilir, insanlar korkunç bir trafik... tümünü göster
Albert Schweitzer
Albert Schweitzer
Todd Anderson ve arkadaşlarının Welton Akademisi'ndeki yaşamları, yeni İngilizce öğretmenliri Bay Keating'in gelmesiyle birlikte inanılmaz biçimde değişir. Bay Keating onlara olağanüstü ve farklı bir hayatın kapılarını açar. ondan etkilenen yedi arkadaş, Ölü Ozanlar Derneği'ni tekrar faaliyete geçirirler. Bu gizli dernekte ailelerinin baskı ve beklentilerinden uzakta tutkuları özgürce yaşayabilmektedirler. Keatng onları ünlü ozanların büyük eserleriyle tanıştırdığında yalnızca dilin güzelliğini öğrenmekle kalmayıp, yaşamın her anının ne kadar önemli olduğunu da ayrımsamışlardır.
Ne var ki Ölü Ozanlar Derneği'nin üyeleri, bu yeni kazandıkları özgürlüğün ne kadar acı sonuçlar doğruabileceğini çok geçmeden göreceklerdir...
Todd Anderson ve arkadaşlarının Welton Akademisi'ndeki yaşamları, yeni İngilizce öğretmenliri Bay Keating'in gelmesiyle birlikte inanılmaz biçimde değişir. Bay Keating onlara olağanüstü ve farklı bir hayatın kapılarını açar. ondan etkilenen... tümünü göster
Todd Anderson ve arkadaşlarının Welton Akademisi'ndeki yaşamları, yeni İngilizce öğretmenliri Bay Keating'in gelmesiyle birlikte inanılmaz biçimde değişir. Bay Keating onlara olağanüstü ve farklı bir hayatın kapılarını açar. ondan etkilenen yedi arkadaş, Ölü Ozanlar Derneği'ni tekrar faaliyete geçirirler. Bu gizli dernekte ailelerinin baskı ve beklentilerinden uzakta tutkuları özgürce yaşayabilmektedirler. Keatng onları ünlü ozanların büyük eserleriyle tanıştırdığında yalnızca dilin güzelliğini öğrenmekle kalmayıp, yaşamın her anının ne kadar önemli olduğunu da ayrımsamışlardır.
Ne var ki Ölü Ozanlar Derneği'nin üyeleri, bu yeni kazandıkları özgürlüğün ne kadar acı sonuçlar doğruabileceğini çok geçmeden göreceklerdir...
Todd Anderson ve arkadaşlarının Welton Akademisi'ndeki yaşamları, yeni İngilizce öğretmenliri Bay Keating'in gelmesiyle birlikte inanılmaz biçimde değişir. Bay Keating onlara olağanüstü ve farklı bir hayatın kapılarını açar. ondan etkilenen... tümünü göster
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum. Hayatımdaki tek iyi şey artık anaokuluna gitmek zorunda olmayışımdı. Zarardan kâr. Uzun süre annem ile babama anaokulunun bana göre bir yer olmadığını anlatmaya çalışmıştım aslında. Bütün rasyonel dayanaklarıyla. Hiçbir işe yaramamıştı maalesef. İlla ki uykumda kan ter içinde tepinmek, servis minübüsü kapıya geldiğinde küçük çaplı bir sinir krizi geçirmek gibi yöntemlere başvurmam gerekecekti derdimi anlamaları için. Kepazelik. İnsanı kendinden utandırıyorlardı.
Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor. Yaşının avantajıyla her yere girip çıkan, hem filozof, hem fırlama bir oğlan... Hikayeyi ve karakteri çevreleyen semt hayatı ve mahalle atmosferi de, bizzat karakter kazanıyor, anlatıda... Polisiye, fantastik ve mizahi edebiyatın tadlarını ustaca kaynaştıran, olağanüstü özgün, çok iddialı bir kitap.
Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar. Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışardaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü ses... tümünü göster
sakallı.. şu anda kitap okumuyor.