Hüznün aşka doğru attığı her adım onun kelimelerinden biri
her cümlesi acı dolu bir yüreği aşka daha çok yaklaştırıyor.
güneş demirel
klavyesinde gezinen parmaklarının yüreğinize dokunduğunu hissedeceğiniz bir yazar.
şimdi benimsin
elifle fıratın onlardan ummayacağınız aşkının romanı.
acıyla başlayan her aşk gibi yakıcı onların aşkı da. çaresizliğin birleştirdiği her çift gibi onlar da aslında yalnız.
tabii birbirlerinin olana kadar!
elifin aile özlemine umulmadık şekilde yer açan yeni ailesiyle hissettiği huzurun doğurduğu bir aşk,
fıratın kendini ispat için başladığı ama içten içe kıskanarak büyüttüğü bir aşk onlarınki.
yalnız kaldıkları her saniye nefretken önce alışkanlığa sonra da vazgeçilemezliğe doğru ilerliyor
okumaya başlayın sayfaların yetmeyeceğini göreceksiniz!
Hüznün aşka doğru attığı her adım onun kelimelerinden biri
her cümlesi acı dolu bir yüreği aşka daha çok yaklaştırıyor.
güneş demirel
klavyesinde gezinen parmaklarının yüreğinize dokunduğunu hissedeceğiniz bir yazar.
şimdi benimsin
elifle fıratın onlardan ummayacağınız aşkının romanı.
acıyla başlayan her aşk gibi yakıcı onların aşkı da. çaresizliğin birleştirdiği her çift gibi onlar da aslında yalnız.
tabii birbirlerinin olana kadar!
elifin aile özlemine umulmadık şekilde yer açan yeni ailesiyle hissettiği huzurun doğurduğu bir aşk,
fıratın kendini ispat için başladığı ama içten içe kıskanarak büyüttüğü bir aşk onlarınki.
yalnız kaldıkları her saniye nefretken önce alışkanlığa sonra da vazgeçilemezliğe doğru ilerliyor
okumaya başlayın sayfaların yetmeyeceğini göreceksiniz!
Bu kitabı çok bekledim. Okumayı en çok istediğim yazar ve kitaplardan biriydi. Kitabı elime aldığımda benden mutlusu yoktu sanırım. Beklediğim her güne, her saate değdi. Ne kadar beğendiğimi anlatamamaktan korkuyorum şuan. Sevgili Güneş Demirel'in her kelimesi duygu yüklü, her kelimesi anlamlı... Duygu aktarımı muhteşem... Her duyguyu yüreğimin en derinlerinde hissettim ve yaşayarak okudum kitabı... Elif ve Fırat oldum okurken. Onlarla üzüldüm, onlarla ağladım, onlarla umutlandım, onlarla aşkı tattım, mücadele ettim, savaştım, onlarla kaçtım ve hayatı onlarla kovaladım... Beğendiğim kitaplar her zaman olur AMA BENİ BU DENLİ ETKİLEYEBİLEN ÇOK AZ YAZAR VE KİTAP VAR!! Akşam bitirdim kitabımı ve hala etkisinden çıkabilmiş değilim... Elif'in 19 yaşındaki gencecik Elif'in hayatı zordu... Fırat ah Fırat!! O kadar büyük bir hata yaptı ki ama bedelini ödedi sanırım... O kendini affedemedi ki Elif O'nu affetsin... Herşeye rağmen hüzün ilmek ilmek işlendi ve DEV BİR AŞKA DÖNÜŞTÜ...DEV AŞKI FIRAT YARATTI... PES ETMEDİ, VAZGEÇMEDİ... Elif'e "BENİM AŞKIM O KADAR BÜYÜK Kİ İKİMİZE DE YETER" dedi...
MUHTEŞEM BİR KİTAP... İki yalnız insanın güveni ve aşkı bulduğu, zor bir hayat ama DEV BİR AŞK... Elimden bıraktığım her an aklım hep kitapta kaldı... Ne çalışmak istedim, ne insanlarla konuşmak, ne de zaman kaybetmek istedim.. İstediğim tek şey Elif ve Fırat'a dönmekti... Elif ve Fırat'ı ayrıca diğer yan karakterleri de çok sevdim... Hiç bitmesin istedim... Bir 600 sayfa olsaydı yine okurdum... Hatta 2. ve 3.kez kesinlikle okunacak kitaplar arasında yerini aldı... Çok GÜÇLÜ bir anlatım... Yüreğinizin her yanını saran kelimeler... Sevgili GÜNEŞ DEMİREL EMEĞİNE, YÜREĞİNE SAĞLIK.. İyi ki varsın ve iyi ki yazıyorsun... Kitabın her kelimesi için SONSUZ TEŞEKKÜRLER... Önce kitap ailesine de teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki bu muhteşem romanı yayınladınız...
SON OLARAK MUTLAKA AMA MUTLAKA OKUYUN DİYORUM...
Fırat'ın törenin kanunlarına uyarak intikam uğruna 19 yasındaki Elife zorla sahip olmasıyla başlıyor kitap.Törenin bir araya getirip evlendirdiği iki genç insanın hikayesi .Öyle hemen mutlu mesut aşklı bir kitap beklemeyin sakın. Biraz fazla karamsarlık ve dram vardı.Biraz dram ağır gelmez bana diyorsanız bu kitap tam size göre.
harikaaaa.... harikaaaa.... çok müthiş bir kitaptı... sayfalarla akıp gittim... konu çok güzeldi... anlatım muhteşemdi... okuyunnn :)
Uzunca bir süredir beklettiğim bir kitap. Konusu çok ağır bir konu, dramatik gelmişti özetini ve yorumları okuyunca. Belki de uygun bir ruh hali idi beklediğim. Anlatımı çok sade, hele kitap kapağına bayıldım. Konu ise çok bilindik ama bir o kadar da trajik, anlatım yavaş bir seyirde ilerlerken birdenbire yedi yıl sonrasına atlanması , fırat ile elif in barışma sonrası beraberliklerinden hemen hemen hiç bahsedilmemiş olması, bazı karakterlerin gereksiz şekilde işlenen vefatları sonuna doğru kitabı biraz zorlasa da çok güzeldi. Okuyun mutlaka okuyun, pişman olmazsınız.
Yılların değerini bilip, her şeyi zamanında yaşamak en güzeli değil mi? aşkı, sevgiyi, mutluluğu. Fırat'ın aşkı çok büyüktü ama Elif'İn aşkını göremedim ben. Kitap bu konuda biraz eksik kalmış ama genç bir yazar ve güzel bir kalemi var. Çok daha güzel kitaplar yazmasını bekliyorum. Yazık oldu heba edilen yıllara; aşk, sevgi bekler mi hiç?
Bu nasıl bir kalem gücü böyle.Duygularim birbirine girdi kime üzülüp kime kızacagimi şasirdim. Yasanan vahset,trajedi,dehset,suçluluk duygularini o kadar güzel harmanlamış ki yazar ... Kesinlikle edebiyat dünyasında degisik bir nefes getirdi yeni yazar Güneş Demirel...
Çıkan ilk kitabında ülkemizdeki kanayan töre belasını işlemiş Şimdi Benimsini bitirdikten sonra kesinlikle sevgili Güneş Demirel çok çok etkili ve güçlü bir kalem...
Bu kitabı yaklaşık 6-7 aydır bekliyordum..Beklediğime kesinlikle değdi..Okuduğum tüm satırları çok çarpıcı ve duygusaldı..Hikayeyi okurken duygularım birbiri ile çarpıştı diyebilirim..Kime kızacağımı,kime üzüleceğimi şaşırdım..Hikayedeki en büyük mağdur kesinlikle 19 yaşındaki gencecik bir genç kız olan Ağbeyinin suçunun cezasını o küçücük bedeni ile gögüs geren küçük ama dev kadın Elif'ti...Öyle ki başına ne gelirse gelsin sabır gösteren kötülükleri sabır ile tedvai eden bir genç kız..Ümitleri hayalleri vardı.hemşire olacaktı ama bir akşam kapısının önünden zor ile kaçırıldı ailesinin gözü önünde umutları söndürüldü..Yaşayan bir ölüye dönüştürlmek istendi..Bu olaylarda herkes suçlu sadece bu masum kirletileeye çalışılan genç kız suçsuzdu..
Olaydan sonra ona destek olması gerekenler toplum baskısı ve kuralı yüzünden ona sırtını döndü..Anne,baba,ağabeyi..Özellkile ağabeyi..kaçırdığı genç kızın sözlüsünün bu vahşeti yapabileceğini bilerek kaçırdı sevdiği kızı..Kız kardeşine sahip çıkmadı sadece minik bir yürek küçük Zeynep ona sırtını dönmedi..
Öte yandan onu kaçıran genç adam o yaptığı korkunç şeyden sonra vicdanının sesini susturamadı..Ona sözlüsünü kaçıran adamın kız kardeşi bu dendi..ya onu bekareti Ya da kaçan sözlün ile admaın cesedi dendi..Tahsilliydi ,yakışılıydı,başarılıydı..Ama sözlendiği sözlüsünü sevmiyordu töre denen belanın kendini canavarlaştırmasına müsaade etti..
Sonra gecelerce yaptığı şey için kendine lanet etti planları tutmadı vicdanını sustaramadı..Veee Elif hamileydi..onu karnında çocuğunu taşırken kimseye bırakamazdı..bırakmadı da...Alıp evlendi onunla..Onunla evlenecek onu unutacaktı..ama vicdanını susturamadığı gibi onuda unutamadı kenara atamadı..Ona aşık oldu deliler çılgınlar gibi yandı kavruldu kül oldu.. Onun bir bakışı,saçının teli için dünyaları yakardı....
Harika duygu sağanağı olan bir romandı..çoğunlukla ağlayarak okudum..Fırat'ın devleşen aşkı Elif'in engin sabrına hayran oldum..Belki öz anne ve babasını kaybetti Elif ama kendini başka geniş bir ailede buldu. Anne,baba,ağabey iki tane de kız kardeş buldu kendine.Bazı satırlarını dehşet bazı satırlarını ağlayarak,gülerek okudum..Kitabı elimden bitene kadar bırakamadım...
595 sayfayı nasıl okuduğumu anlamadım..Tavsiye ederim...
Bu kitapta hangisine daha çok sinirleneyim bilemiyorum. Elif, Fırat ya da aileleri. Hepsi birbirinden rahatsız insanlar.
Kitap tecavüzle başlıyor. Bu satırları okurken, hemen okuyan bir arkadaşıma sordum lütfen erkek karakter olmasın diye. Benim için inanması, kabullenmesi zor bir durum. En sevmediğim durumlardan biri bu. O yüzden bu kitabın yeri ne olursa olsun belliydi. Önyargılı mıydım, sanırım.
Yazar, töre ve tecavüz gibi tutması banko iki konuyu ele almış. Kim, üstelik ikisine birden tepkisiz kalır ki? Ama şu var ben işleyişi hiç beğenmedim. Elif ki tecavüz gibi bir durumla karşı karşıya kalmış, ruhu acımasızca sökülüp elinden alınmış, bu kadar tepkisiz kalabiliyor. Üstelik okuyan, aklı başında biri. İçinde sürekli isyanlarda ama ne intihar etmeyi becerebiliyor, ne de sesini çıkarmayı. Kendi anne babası sahip çıkmadı diye kızarken, kendisine bunun yapılmasına vesile olan insanlara gidip anne baba diyor. Sanki can kırıklarının üstünde tepinen, gülen eğlenen onlar değilmiş gibi. Hele ki bir iki yerinde seni şımarık biri sanıyorduk dediler de tek laf çıkmadı Elif’ten. Ne yani kadının herhangi bir durumu tecavüzü meşrulaştırır mı????
Şartlar vs bir sürü şey gelebilir aslında akla. Töre hala olan bir şey ama beni rahatsız eden mücadele edebilecek birinin, topraklarını savaşmadan karış karış düşmana telim etmesi. Ben o satırları okuduktan sonra Fırat isminin geçtiği her yerde, kitabın ilk satırlarını hatırlıyorsam bunu yaşayan biri böyle kolay affedebilir mi? Üstelik üstünden 1 ay geçmeden. Bu kadar basit mi her şey? Üstelik vicdan azabı çektiğini söyleyen kişi, hiçbir azabı emaresi göstermezken.
Sana tecavüz eden biriyle evlenmek zorunda kalıyorsun, sırf hamile kaldın diye, tamam ama hala sana makyajını sil, şunu giy bunu çıkar gibi emirler vermesine, itip kakmasına izin veriyorsun. Bunu kabullenemiyorum ben. Kaçırsa ama fiziksel ve ruhsal zarar vermese belki derdim sonunda affetmesine, ama tecavüz! Daha azimli olması gereken, savaşıp örnek teşkil edebilecekken koyun gibi susan bir karakteri kabul etmiyorum. Özellikle gerçek hikayeleri anlatmayan kitaplarda, hele de böyle bir konuyu işlerse, daha farklı, savaşçı bir tutum beklerdim.
Ve şunu da söylemek istiyorum. En ufak bir çeviri hatasında yerlere vuruyoruz, bu kitapta o kadar hata doluydu ki sanki editlenmemiş. Yazar tek sayfaya 2 zaman eki koymayı başarmış hayret ettim. Kalkıp yürüyorum, durup gözlerine baktım gibi sürekli iki zaman arasında gidip gelmek yordu. Yazarın emeğine sağlık diyorum ama emek verilen her yemek güzel olmayabiliyor, karnı da doyurması lazım. Bu açıdan doyurucu değildi.
Beyaz atlı prensimi bekleyecek yaşı çoktan geçtim ama hala ısrarla aradığım şey, umut... Ne bu açıdan ne de diğer açılardan hiç beğenmedim kitabı. Sinir krizleri geçirmeme neden olan kitap, sırf dram olsun diye yanlış yerden ele alınmıştı bence. Çok daha farklı mesajlar verebilecekken, bir karakteri nasıl parçalayıp ilgi çekici yapabilirim diye düşünülmüş gibi. Kitabı kapattığımda ne Elif’i ne de Fırat’ı sevdim. Üstelik sonundaki gereksiz uzatma yüzünden gördüğüm ölümleri de anlamsız buldum. Düşünce yapıma hiç uymayan durumlar dolayısıyla beğenmedim, belki benle aynı fikirde olmayacak çoğu kişi ama düşüncelerimi söylemeden geçemedim.
Beni ağlatmayı başaran nadir kitaplardan biri oldu. :)
http://illekitap.blogspot.com/2013/06/gunes-demirel-simdi-benimsin.html
Uzun zaman önce hediye gelen ve henüz okumadığım bir kitaptı Şimdi Benimsin. Bunca zaman geçtikten sonra nereden esti de elimi atıp okudum bilmiyorum. Aslında biraz sallantıda bırakmamın nedeni de okuduğum iyi yorumlara rağmen yeterince eleştirel yazılarda okumamdan kaynaklanıyordu en sonunda dayanamadım ve kendin karar ver be İnci dedim ve okudum. Ha evet eleştirilecek yanları vardı ama güzel olan tarafları da vardı bana göre...
Öncelikle yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve nedense yazarın dilini çözemedim. Kitap akıcı sayılırdı konusu gereği merak uyandırıcıydı ama hem Fırat'ın hem de Elif'in ağzından okuyorduk ve birden birine sonra diğerine geçişler olduğu için açıkçası kitaba kendimi tam kaptıramadım. Bu da biraz can sıkıcı oldu benim açımdan. Ha sadece Elif'in ya da sadece Fırat'ın ağzından olsa daha iyi olurdu ya da direk üçüncü ağızdan anlatılıp da olaylar ikisi tarafından gösterilmiş olsa daha süper olurdu.
Eleştirebileceğim bir diğer nokta da Fırat'ın Londra'ya gidiş kısmına dair çok hızlı geçiş oldu gibi geldi. Birden yedi yıl sonrası sanırım biraz kopuk geldi bana.
Bunların haricinde eleştirebileceğim tek nokta kitap da imla hataları vardı bunun yazarla bir ilgisi yok biliyorum ama rahatsız etti beni. Bazen cümlelerde öyle imla hataları vardı ki kimi kastedildiği anlaşılmıyordu mesela.
Tüm bu eleştirilerimin yanında kitabın konusu aslında doğu illerimizde oldukça sık karşılaşılan bir durum olduğundan kitabı biraz daha gerçekçi kılıyordu. Konusunu aslında ben sevdim, normalde sevmezdim ya da bu konu yabancı bir yazardan olsa benimsemez yarım dahi bırakabilirdim ama bunlar bizim ülkemizde ne yazık ki yaşanan şeyler bu yüzden konusu hoşuma gitti. Yarım bırakmadan okumama neden oldu. Yazarımızı tebrik ediyorum ki bu konuyu bir yerde bir aşk hikayesine çevirebilmiş.
Elif'in naif tavırları, sessizliği, sakinliğine Fırat'ın esip gürleyen tavırları beni bir yerde eğlendirdi. Hani bildiğiniz zıt kutuplar birbirini çeker misali. :)
Neyse kitabın arka kapağında pek konusu anlaşılmadığından size kısaca özet geçmek istiyorum. Fırat'ın sözlüsü Elif'in ağabeyiyle evleniyor ve Fırat'ın aşireti de buna karşılık onlar bizden kız aldı ya Fırat da onlardan kız alacak ya da kızla oğlanı öldürecek tavırlarına girince Fırat Elif'e zorla sahip oluyor ve bir süre sonra da Elif Fırat'la evlenmek zorunda kalıyor. Elif'in ailesi kızlarının lekelenmiş olmasını kaldıramıyor kızlarını siliyorlar ve Elif tamamen bilmediği bir yerde bir aşirete gelin oluyor. Bundan sonra da olaylar ilerliyor. Fırat, Elif'in büyüsüne kapılıyor ve Elif Fırat'tan nefret ediyor derken işler sarpa sarıyor...
Genel olarak kitaba dair yorum yapmam gerekirse okunabilinir bir kitaptı. Şahsen ayılıp bayılmadım, beğendiğim yerler kadar beğenmediğim yerlerde vardı. Bu yüzden orta derecede bir kitaptı diyebilirim. Yani 5 üzerinden 3,5 verirdim bu kitaba.
640 sayfa
Mart2012 tarihinde, önce kitap tarafından yayınlandı